-KARGO-

47 4 2
                                    


   Günlerden cumartesi saat 10:00 civarları, yatakta gördüğüm rüyaları hatırlamaya çalışırken daha da unutan ben ve artık saçıma saç denilmeyecek vaziyete gelmiş halde dönüp duruyorum. Annemin cumartesi günleri de tatili olmadığı aklıma gelince evde tek oluğumu fark edip saçma bir korkuyla yataktan sıçradım. Kahretsin bu korku hikayeleri sabahın körüğünde bile korkuyorsam...

  Bugünde her cumartesi gibi pijamalarımla evde dolaşacaktım. Önce banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Daha sonra her zaman ki gibi kahvaltı için üşendim ve aç aç bilgisayarıma sarıldım, en sevdiğim müziği açtım ve o esnada kurt gibi aç olan karnımı 13 yaşlarında bir kızın hazırlayabileceği bir kahvaltıyla doyurdum. Saçımı taramadan öylesine ev topuzu yaparak televizyonu açtım. Kanallarda sevdiğim bir çizgi film bulmaya çalışmak ve buldum! Elimde ki telefona bakmaktan sıkılmış bir vaziyette odaları dolaşmaya karar verip küçük maceralı geziler yapmak en büyük hobimdir. 

 En sonunda tüm odaları dolaşmıştım ve ne yapacağım diye düşünmeye başlarken bugün hiç çalmayan telefonum çaldı arayan Damla idi. "Efendim Damla" "Eylem sana bir haberim var sana şimdi mesajla bir fotoğraf atacağım bak bakalım attığım kişi kime benziyor." Daha ne oldu demeden her zaman ki gibi telefonu yüzüme kapattı nedense herkese böyle yapıyor. Tam o esnada telefonuma bildirim geldi. Mesajı atan kişi Damla idi ve bana attığı bir fotoğraf da ise Kerem'e aşırı derecede benzeyen bir çocuk bir an gerçekten o sandım. Alta da şu şekilde eklemiş canım arkadaşım. "Eylem çabuk Kerem' e mesaj at, işte sana ne kadar benziyor değil mi? Konu sonra ilerler." Şuan gerçekten heyecanlanmıştım Damlaya kısa bir mesaj atıp Kerem' in açık olup olmadığını kontrol ettiğimde tam isabet açıktı. Şimdi konuya nasıl girecektim o kadar zaman sonra ilk konuşmamız. Biraz düşündükten sonra normal arkadaşım gibi basit bir şekilde mesajı atacaktım."Naber, baksana şu fotoğrafa sana çok benziyor Damla bulmuş." Evet şimdi ki konu ise mesajımı neden görmüyor olmuştu. Bütün konuları yazmak istemediğim için telefonun ekran görüntüsünü aldım ve Damla' ya attım. Damla ile hem konuların analizini yapıp hemde sınıfta ki kızları çekiştirirken, mesajımın gideli yarım saat olduğunu ve Kerem' in açık olmadığını gördüm. Atmayacaktım o mesajı o beni sevmiyordu ki, neden bu kadar inanıp heveslenmiştim ona karşı...

  Cevap geldi! Bu kadar üzüldükten sonra onun bir tek mesajı nasılda mutlu ediyor insanı. Peki ne yazmıştı? "Aa! gerçekten benziyor, bu arada iyi sen nasılsın?" Mutluydum en azından sen demişti ve sohbet uzayacaktı. Bende hiç bekletmeden,  "Bende iyiyim, ne yapıyorsun." Şuan o kadar sevinçliydim ki  mesajımı hemde atar atmaz görmüştü ve cevap yazıyordu, Damla' ya bir teşekkür borçluydum. Herkeste olduğu gibi nasılsın sorularını yazdıktan sonra ne yazılacağı hakkında hiç bir fikrimiz olmaz ki bu seferde olamamıştı. Ama bir şey fark etmiştim sanki konuyu uzatmak ister gibi Damla nereden bulmuş vs. sorular sormaya başlamıştı. Şuan kalbim çıkacak sanki sonuçta ilk defa ona mesaj yazıyordum. En sonunda konuşmanın sonuna geldik. Ama baya bir konumuz çıkmıştı konuşacak samimiyetim ona karşı bir adım daha artmıştı. Belkide ilk mesajı ben attığım için diğer seferde o atacaktı. Aklıma geldikçe mutlu oluyordum, ama artık bu konudan uzaklaşamam gerekiyordu kendimi fazla kaptırmıştım.

  Annemin evden tekrar yorgun geleceği aklıma gelince en iyisinin evi toplamak, toz almak ve süpürge yapmak. İşi eğlenceli hale getirmek için saçıma bir bandana taktım, üstüme de bir önlük geçirdim. Artık hazırdım! İşe önce toparlamadan başlayıp daha sonra toz aldım, şimdiden sıkılmıştım sanki ama önemli değildi. Daha sonra da süpürge yaptım. Gerçi sadece oturma odasını yapmıştım ama olsun odamı da olduğu kadar topladıktan sonra rahat rahat televizyon izleyecektim. Saat 17:00 gibi olmuştu. Annem hafta içi her gün çalışıyor sadece pazar günleri tatil fakat cumartesileri biraz daha erken gelir. 

 Tam zamanın da bitirmişim işleri annem zili çaldı. Kapıyı açtığımda karşımda ki annem değildi, kargocuydu. Hatta bana geldiğini söylemişti bu kutunun. Önce şaşırdım ama daha sonra imzalamam gereken yeri imzaladım. Kimden geldiğini öğrenememiştim. Kutuyu incelediğimde bir yazı buldum."Daha tanıyamadığım kızıma.." Kan beynime sıçramıştı, resmen ağlamak üzereydim zaten bu konu açılınca bu hep olurdu ama. Ben bu şekildeyken tekrar kapı çalınca nasıl irkildiğimi bilemiyordum. Ya annemdi, yada bana bu kargoyu gönderen daha yüzünü canlı canlı göremediğim babamdı. Hemen kapı deliğinden baktığımda annemi gördüm o sırada bir rahatlama gelmişti ama geçici çünkü annem bunu görmemeliydi veya daha sonra görmeliydi, çünkü anlaşmalı bir boşanma geçirmemişti anneannemden duyduğum kadarıyla resmen zulüm çekmişti bende nefret ediyordum ondan 13 sene bir kere bile aramadığı kızına nasıl şimdi  böyle bir cesarette bulunabiliyordu. Anneme bunu daha söylememeliydim içinde ne var bilmiyordum çünkü hemen kutuyu odamın kapısının arkasına fırlattım zaten pek bir önemi yoktu. Kapıyı açtığımda annem benden cevap bekler gibi baktığında tuvaletteydim o yüzden geciktim dedim ve konuyu temizliğe çevirdim. Annem evi görünce sevindiğinde benim aklım kutudaydı. Sanırım betim benzim atmış ki annem bana su getirdi ve ne olduğunu söyledi sanırım yine bayılacağımı düşünmüştü. Bende yok bir şey demektense "karnım acıktı kahvaltıyı doğru dürüst yapamadım da." Annem hemen yemek hazırlamaya koyulmuştu. Ben ise bir aralık bulup kutuyu yatağımın altına saklayıp önüne bir şeyler koydum.

  Annemle yemek yedikten sonra canım annem mısır patlatmıştı. Birlikte hiç kaçırmadığımız dizimizi izledik ve zaten saat 23:00 olmuştu bile. Ben sütümü ısıttıktan sonra anneme öpücük verdim ve odama doğru gitmeye başladım düşünceliydim, kendimi şuan bir dram filminde ki küçük kız gibi hissediyorum ki kafamı çarptım, bu duvarı kim buraya koymuştu derken sütü çok hafif damlattığımı görünce omuz silktim ve ayağımda ki çorap ile sildirdim. Bu gece düşünme gecesi olacaktı o yüzden kulaklığı takıp düşünmeye başladım.Yarın annem evde olduğu için kutuya bakmam imkansızdı, ne yani pazartesi mi bakacaktım? Ya önemli bir şey ise. Yavaş yavaş uykum gelmeye başlamıştı ama önce bir çözüm bulmalıydım bu gece dayanacaktım ve gece bakacaktım yani annem uykuya dalınca. Saatler geçmek bilmiyordu ara sıra uyku bastırıyordu ama en sonunda annemin uyumuş olduğunu ve beni duymayacağını düşündüğüm için yataktan kutuyu almak için doğruldum. 

  Odamda her ihtimale karşı olan feneri aldım elime, ışığı eğer açarsam görebilmesinden korktuğum için gece yarısı fenerle odamda korku filmi yaşıyordum. Şimdi nasıl açacaktım bu kutuyu, ne çıkacaktı içinden. Hiçbir fikrim yoktu. En sonunda derin bir nefes alıp tuttum. Yavaş yavaş açmayı düşünüyordum ama nedense paldır küldür açmıştım. 3 tane fotoğraf ve birkaç oyuncak. Bu da neydi şimdi. Fotoğraflara baktığımda ilkokulda gittiğim bir yerdi bu yeri tam bende hatırlamıyorum ama bir adam bana birkaç oyuncakla masal anlatmıştı."Bir oyuncağı benmişim bir tanesi de annemmiş masala göre ve tam o sırada babam geliyormuş, soru şuydu: Ben ilk defa babamı gördüğümde tepkim ne olurdu? Cevabım küçük bile olsam asla yüzüne bakmam ve konuşmam olmuştu." Evet bunu çok iyi hatırlıyordum. Ve o anları biri çekmişti ve babamın eline geçmişti veya bunları babam çekmişti ne yani o oradamıydı hemde yanımda annem olmasına rağmen belki önümden de geçti... Bilmiyorum. Baktım da ne kadar küçükmüşüm. Bu oyuncaklarda orada oynadığım oyuncaklardı. Altta kalmış bir kağıt vardı ve üstünde yazılar. "Her anın benimle geçmesini isterdim ama olmadı benimseyemdim seni ilk başlarda ama seni yıllar önce gördüğümde ben ne yaptım dedim, üzgünüm."


ERGEN KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin