-KARIŞIK-

33 2 1
                                    

    Aklıma gelen ilk şey bunu anneme acaba söyleyecek miyim? Bence bir iki hafta beklemeliydim. Belki beni... Ne diyordum ben, o adama yoksa inanacak mıydım? Salaklaşma Eylem! Bu esnada acaba başka bir şeyde var mı diye bakıyordum, ama yoktu zaten bu bulduklarım bana yetip artmıştı bile fazlasına gerek yoktu...Gece neredeyse bitmek üzereydi ben hala gözlerimin altı mor ama içi kıpkırmızı olmuş vaziyette hem ağlamak hem de bağırmak istiyordum, bunun tek suçlusunu da gününü göstermek. Zaten yıllar önce düşünmüştüm o elbet bana muhtaç kalacak diye ve kalacak da, işte o zaman her şey daha iyi olacaktı. Annemin bütün acılarını ondan çıkartacaktım. Her hareketine her kelimesine kadar...

   Sabah 06:00 suları pencereye gözümü dikmiş vaziyette bomboş düşüncelerle, sadece kargo değil hayatımda ki tüm olumsuz olayların gözümün önünden geçip daha da dertlenmiş şekilde, durmayan gözlerimde ki yaşları silmekten yorulmuş artık uykuya dalmak istercesine hayal kuruyordum. 

   Yine bir pazar sabahına uyandım, yeter artık uyanmak istemiyorum diye bağırmak isterken dikkatimi havanın karanlığı çekti ve çok akıllı olduğumdan olayı hemen kavrayıp akşam olduğunu anladım. Peki annem beni neden uyandırmamıştı ki, herhalde sabahladığımı anladı ki uyandırmadı diyecekken aklıma odanın ortasına bıraktığım kargo aklıma geldi. Büyük bir telaş içerisinde gözlerimi bir oraya bir buraya çevirirken aklıma annemin yapabileceği şeyler geliyordu ve ben daha da telaşlanıyordum.

   1-2 gün önce sevdiğim çocuk bana neden mesaj atmıyor diyerek yakınırken, şimdi hayatım diziye mi dönüşecekti? Hemen yerimden kalkıp anne diyerek evde gezinmeye başladım. Ama hiçbir yerde yoktu o yüzden korkar vaziyette annemi aradım ve telefonu açmıyordu neden ki acaba gerçekten bir işimi vardı yoksa gerçek bir işimi? Yılların işi... En iyisi dayım aramalıydım sonuçta başka ne çarem vardı ki. Aradım ve açtı olayları tek tek anlattım, o da sinirlenmişe benziyordu ama pek umursamadım artık normal gelemeye başlamıştı olaylar fakat ne olur ne olmaz diye onuda kaç kere tembihledim, kötü bir şey yapmaması için.

  Saatler geçmişti ama hiçbir şey yoktu, acaba kötü bir şey mi olmuştu? Bir insanın hiçbir şey yapamadan hiçbir şey bilmeden çaresizce beklemesi ne kadar da...  Belki şuan abartıyorumdur ama bildiklerimi bilseniz anlarsınız benim ne düşündüğümü. Saat fazlasıyla geçmişti ve sonunda kapı çalmıştı, heyecan ve korku birleşimi bir duyguyla kapıyı açtım belkide karşımda babamı görecektim kim bilir ama öyle olmadı dayım ve annem vardı. Annem gayet sakindi, dayım ise yorgun, çok aramıştı belli ki. Hemen soru sormadım ya da konuşamadım o an. O gün böyle geçmişti en sıra dışı, en filmsi günüm. Acaba arkadaşlarım da böyle şeyler yaşamış mıydı? Kim bilir belki de daha kötüsü...

   Sabah kalktım, ellerim uyuşmuştu saçım her zaman ki gibiydi, üşümüştüm yastığım ve yorganım yerde düşmüştü çünkü. Kalkmak istememe rağmen zorla kalktım anneme moral için üzmeyecektim, inatlaşmayacaktım artık, derken annem hazırlanmıştı mutluydu veya öyle olmak istiyordu ama buradan gayet mutlu gözüküyordu. Kahvaltıyı da en sevdiğim gibi yapmıştı galiba amacı dünü unutturmaktı, bende öyle yapacaktım. Hemen gülüp anneme güzel sözler söyleyip elimi yüzümü yıkadım ve saçımı öylesine düzelttim veya düzeltemeye çalıştım  ama en azından çalıştım, çalışmaya da bilirdim ama ben çalıştım çünkü akıllı birisiyim.

    Kahvaltı yaparken ve yaptıktan sonra her şeyi unutmuştum yani tam değil ama üzülmüyordum, takmıyordum ne olacaksa olurdu, alışmadım aslında çünkü alışacak kadar fazla olmadı ama bir gün alışırım belki... Artık eski Eylem olacağım, her dakika aklımda sevdiğim bey Kerem olacak, onun son görülmelerini kovalayacağım öyle daha eğlenceli olur bence. Yetişkin bir kız olmaktansa ergen bir kız olmayı tercih ederim. 

   Ergen kız Eylem, yani o kişi ben oluyorum tabii ki de. Odasına çekilmiş elinde telefon saçma videolar izleyip Kerem' in çevrimiçi olup bana yazmamasına üzülerek dua edecektim ki öyle de yaptım. Resmen çıldırıyordum bana yazmıyordu, bana yazmamak, bana, yazmamak. Her neyse beni ilgilendirmiyor kendi sorunu sonuçta demi. Bende boş kalır mıyım, hemen Damla' ya mesaj attım. Sıradan mesajlardandı fakat konu dönüp dolaşıp duygulara karşılık vermeyen erkeklere geliyordu. Damla' da benim gibiydi hatta onun durumu daha da vahim. Diğer arkadaşlarım da birilerini seviyor fakat kimse Damla' yı geçemez aslında ben geçerim ama boşver, onun olayı başka. Sevdiği çocuğun adı Emre, Emre maalesef Damla'nın en yakın arkadaşlarından biri olan Rümeysa' yı seviyor. Bu durum herkesi etkiliyor ama bence olayın en masum karakteri Emre. Sonuçta o ne yapabilir ki? Herhalde Rümeysa' da seviyor onu. Kim bilir...

    Gün yine basit bitmişti, her şey basit, dünden daha basit. Gece yine annemden süt istedim ve 15 saniye olmadan bitirdim. Artık uyuya bilirdim. 

     Karanlık fakat bir yandan da aydınlık gibi bir odadaydım. Korku fazla yoktu, boşlukta gibiydim sanki huzurluydu ama değişikti. Şuan okuldayım duvar kenarı en ön sırada ama sadece oturmak için bir sıra, oturduğum yerde renkli kalemler dağılmış vaziyette. Ve yanımda Kerem, gayet gülüyorduk fakat sadece gülmek. Daha sonra bizim oturduğumuz evin bir üst caddesinde bir cenaze, Ölü yok, haberi var. Sanki ölen kişi tanıdığım ve sevdiğim ama bir o kadar da yakınım değil gibi. Yine aynı cadde ve ben kaldırımdayım. Bodrum katta oturan bir teyze bana anneannemi soruyordu, cevap vermedim. Daha çok yere gittim ama unuttum...


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 28, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ERGEN KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin