"Neyse..." dedi DS ayağa kalkarken.
"Nereye?!"
D'nin gözleri tekrar Jane'e kaydı nedense.
"Bilmem; ama sen evine gidip sevgilinle yatacaksın değil mi?"
Damned Shadow'un sesindeki ruhsuzluk Donghae'yi ürkütmüştü.
"Neyin var? Ben öyle biri miyim?" dedi.
"Aptal. Benimle konuşma bir daha. Seninle iletişime geçmek istemiyorum."
Aslında kimseyle istemiyorum diye düzeltti içinden.
"Ama-"
"Ah! Sesin kulağımı tılmalıyol!"
Bozuk aksanı Donghae'nin dikkatini çekmişti.
"Sen... Koreli değil misin? Aslında benziyo-"
Damned, iç çekti ve sinirle gökyüzüne baktı. O küçük anda, maviliğin ne kadar güzel olduğunu düşünmüştü.
"Koreli değil say."
"Dur gitme!"
Damned arkasını dönüp uzaklaşırken Donghae telaşla ayağa kalktı.
"Adın ne?!"
Halk içinde çok fazla dikkat çekmişti. Burada biraz daha durursa idol olduğunu anlayacaklardı. Buna rağmen içindeki heyecanı bastıramıyordu. Bu sırada Jane ile göz göze geldi. Kız kısık bir sesle "Hey..." dedi. Selam verirken kaldırdığı sol elinin işaret parmağında bir yüzük vardı. Donghae kızın yüzünden çok o yüzüğe dikkat kesilmişti. Aynısından D'nin elinde var mı diye gözleriyle arayıp durdu. Belki bu onu bulması için iyi bir nokta olabilirdi. Ama kızın beyaz parmakları boş görünüyordu.
"Off..." diye söylendi Damned'ın gidişini izlerken. Gerçekten arkasından koşmak istiyordu ama kendini riske atamazdı. Yumruklarını sıktı. Neredeyse sokağın sonuna gelmişti koşarak ama zaten radyasyona alıştığı için geldiği yöne doğru gitmeye karar verdi. Ayağı üzerinde geriye dönerken metal bir şeyi ezdiğini fark etti. Dik durduğunu tahmin ettiği şey ayağını ağrıtmıştı. Gözlerini kısıp yerdeki parlak yüzüğe baktı. Birden heyecanlanmıştı. Hızla eğilip yüzüğü aldı. Onun iri elleri içinde biraz kayboluyordu. Damned'ın parmakları çok inceydi anlaşılan. Bir yarısı parlak siyah, diğeri gümüş renkli yüzüğü aldı eline. Bu ona selam veren kızın elindekiydi işte! İçinde yazanlar dikkatini çekince yüzüğü de başını da yukarı kaldırıp okudu:
Kyuhyun&Rex
Siyah yere denk gelecek şekilde Kyuhyun yazılmıştı. Gümüş yerde Rex yazıyordu.
"REX!" diye haykırdı ve kızların döndüğü sokağa doğru koşmaya başladı. Damned tanıdık ismi duydukça adımlarını hızlandırdı. Bir taraftan da Jane'i kolundan sürüklüyordu. Durup yaklaşan taksiye el salladı. Tam kapıyı kapatmıştı ki Donghae onlara yetişti.
"Aç kapıyı." dedi nefes nefese ama taksi hareket etmişti bile. Genç adam eğildiği dizlerinin üzerinden şaşkınlıkla kalkarken D, camdan sarkıp muzip bir gülüşle el hareketi çekmeye hazırlanıyordu. Donghae belli belirsiz yüzünü ekşitip yüzüğü işaret ederek "REX?!" diye bağırdı. Bu kızın beklemediği bir hareketti. Damned'ın gözleri irileşti, boş olmaması gereken parmağına dehşetle baktı ve haykırdı:
"NO WAY! FIRLAT BANA! BANA AT ONU!"
"Ne oluyor?" dedi Jane. Taksici de telaşla Korece bir şeyler diyordu. Ama Damned o kadar heyecanlıydı ki Korece konuşmayı akıl edemiyordu. Kendi dilinde bağırıp durduğu için şoför onu anlamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Damned Shadow
FanfictionYaşını, ırkını saklıyor. Adını bile... Damned Shadow'a güç veren şey ince parmağından çıkarmadığı yüzüğün verdiği manevi güç. Hayatta çok sevdiği üç şey var: Jane, farkında olmasa da annesi ve idol grubundan bir üye. Hayatının tam tersi hale gelişi...