Aşktan Fazla ~2~

62 12 16
                                        

Multimedia Yusuf

  İnsanın aklına kurcalayan binlerce şey vardı. Onu zorlayan, düşünmeye yoran şeyler. Benimse hayatımda ilk defa bu kafamı kurcalayan tek bir şey ve o şeyden doğan binlerce soru vardı. Ahmetcan. Bir anda nasılda girmişti kanıma. Ben böyle miydim? Hayatımdan erkekleri savurup atan biriydim. Onlar ne kadar hayatıma girmek isteselerde ben onları kabullenemiyordum. Ya da daha önce hayatıma hiç böyle bir erkek girmediği içindi.

  Kızlarla sınıfta ayrılmıştım. Onlar hep beraber bir şeyler yapmak istemişler bense bunu güzel bir şekilde reddetmiştim. Aklımı kurcalayan şeyler beni bambaşka yapıyordu. Gözümün önünde hep o gülümsemesi vardı. O harikûlâde gülüşü. Fakültenin kapısını sonuna kadar açıp kendimi dışarı attım. Hava hafiften serinlemişti. Üzerimdeki kıyafetlere baktığımda yüzümü tarif edemediğim bir gülümseme kapladı. Pudra rengi tşörtümün üzerinde kahve lekesi vardı. Ahmetcan'ın kahvesi. Başımı iki yana sallayarak çantama sıkı sıkı tutunarak durağa doğru yürümeye başladım. Akbilimi cüzdanımdan çıkartarak avucumun içine aldım. Sapağı dönerek belediye otobüslerinin durağına doğru yürürken yanımdan biri koşarak geçti. O yanımdan geçerken sanki dünya durdu. Bu koku onun kokusuydu. Ben birinin kokusunu mu tahmin etmiştim! Gözlerim hızla önümde koşan kişiye takılınca arkadan ilk önce kim olduğundan emin olamadım ama otobüse binerken yan profilinden onu tanımıştım. Kafasını yana çevirdiğinde o bir kaç saniyede göz göze geldik. Kahve gözleri gözlerimi delip geçerken otobüse bindi. Otobüs kalkış yaptığında öylece arkasından baktım. Ellerim istemsizce tşörtümü kavrarken gülümsedim. Daha yirmi dört saat bile olmamıştı, ben bu kadar çabuk değişemezdim.

  Durağa bineceğim otobüs gelince binip kartımı okuttuktan sonra boş bulduğum bir yere geçip oturdum. Çantamdan telefonumla kulaklığımı çıkarttıp sevdiğim şarkılardan birini açıp dinlemeye başladım. Şarkının sözleri o kadar etkileyi geliyordu ki sanki beni anlatıyor gibiydi. Aklıma geçen yıl Umut'la olan konuşmamız gelince yutkundum. Haklıydı. Kahretsin ki o da haklıydı.
  
"Şarkıların sözleriyle duygulanmayı nasıl başarıyorsun? Gerçekten çok saçma."

"Sevmeyi bilmeyen insanlar duygusal şarkılar dinleyemez. Onların sözlerinden etkilenemezler. Sen sevmeyi bilmiyorsun, Kıymet. O şarkıların sözlerinde duygulanamazsın bile."

Ben hiçbir zaman birini sevmemiştim. Şimdi ise bu duyguların hepsini bir gün içerisinde yaşıyordum. Elbetteki ilk görüşte aşk değildi ama yinede onu ilk gördüğüm anda etkilenmiştim. Farklı bir şey vardı onda. Gizem gibi.  

Otobüs bizim evin durağına yaklaşınca butona bastım. Durunca hemen inip yolun karşısındaki markete girip ev için bir kaç şey alıp marketten çıktım. Hızlı hızlı yürüdüm. Bir an önce eve gidip karnımı doyurmam lazımdı. Evin önüne gelince bahçeden içeriye girdim. Ben daha anahtarımı çantamdan çıkaramadan kapı sonuna kadar açıldı. "Teyzecim." Elimdeki poşetleri kapının kenarına koyup Göktuğ'u kucağıma aldım. "Teyziş." dedi gülerek. Göktuğ'un yanağına öpücükler kondurduktan sonra onu yere indirdim. Ayakkabılarımı çıkartıp ayakkabılığa koydum. Ev terliğimi ayağıma geçirip poşetleri yerden aldım. Mutfağa geldiğimde ablam aygazın başında yemekle uğraşıyordu. Poşetleri masanının üzerine koyup arkadan ablama sarılıp yanağına öpücük kondurdum. "Kız dur saçın başın düşecek yemeğin içine."

Gülerek "Tamam tamam." dedim geri çekilirken.

"Hadi sende üstünü başını değiştirde salatayla masayı hazırla."

"Tamamdır ablaların balı." Mutfaktan çıkacakken arkamdan seslendi. "Gitmeden buzdolabından sütü verde öyle git."

Başımı sallayıp buzdolabından sütü alıp tezgahın üzerine koyup mutfaktan çıktım. Sarmal merdiveni hızla çıkıp odama girdim. Aşırı büyük bir evimiz yoktu. Küçüktü ve çok da yeni durmuyordu. Ama çok güzel bir görüntüsü vardı. Küçük bahçeli şirin bir evdi. Çatı katında sadece küçük bir oda vardı onu da zorla yaptırtmıştım. O oda için babama o kadar yalvarmıştım ki ağlamalarıma dayanamayıp çatıya bir oda yaptırmış, odaya birde küçük bir balkon ekletmişti. Yazları o balkonda harika kahve keyfi yapıyordum. Herkes uyuduktan sonra kitabımla sütümü alıp küçük ahşap sandayeme kuruluyordum. Balkonumun sürgülü kapısını sonuna kadar açtım. Odayı dışarıdaki o hafif serin hava doldurduğunda rahatladığımı hissettim.

Aşktan FazlaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin