Hava çok güzeldi. Tatlı bir sıcaklık vardı. Güneşli ve özel bir gündü. Kıyafetlerini hazirlayip yeni aldigi duş jelini de aldi banyoya gecti ve küveti doldurdu. Küvetin icinde yine hayallere dalmıştı. Etrafı kıpkırmızı gül yapraklarıyla doluydu. Her yer mis gibi kokuyordu. Lamia gülleri çok severdi. Onlarla yeri geldiğinde konuşur dertleşirdi. Çocukları gibiydiler.
Evin önünü bir araba gelmişti. Arabadan 1.77 boylarında, güneş gözlüklü, beyaz ceketli, mavi pantolonlu, yakışıklı elinde çantasıyla bir adam indi.
Lamia'nın telefonu onu hayallerinden gerçeğe döndürdü. En yakın atkadaşı Kübra arıyordu. Telefonu açti. Kübra:
- Uyandın mı Lamia? diye sordu.
- Evet, bu büyük günü kaçıramam, diye karşılık verdi Lamia ve:
- Mutlu musun? diye sordu.
- Evet ama çok heyecanlıyım.
- Ne heyecanıymış? Tek demen gereken "evet"
- Tamam, dedi Kübra beni güldürdün, ofiste görüşürüz.
Telefonu kapattılar. Lamia Pınar'ı aradı ama telefon sesli mesaja yönlendirildi.' Hala uyumuyordur değil mi?' diye geçirdi içinden. Pınar ve Kübra Lamia'nın en yakın arkadaşlarıydı. Bugüne kadar beraber ağlayıp beraber gülmüşlerdi.
Altay bahçeye doğru yürümeye başladı. Çocukken anne ve babasıyla bu evde yaşarlardı. Şuan Lamia' nın oturduğu evde!
Geçmişi hayal etti. Babası onu bahçeye yapmış oldukları salıncakta sallıyordu. Bu arada annesi de bahçedeki masayı donatıyordu. Çok mutluydu o zamanlar hep gülümserdi. Artık eskisi gibi gülmüyordu.
'Ben döndüm' dedi içinden. Bahçedeki güller dikkatini çekti. Gülleri sevmezdi. Bir tane gülü kopardı ve avucunda sıktı. Yaprakları birbirinden ayrılmıştı. Elini ters çevirip yaprakları yere savurdu.
Lamia banyodan çıkmış Pınarla konuşuyordu ' dün aldığımız duş jeliyle yıkandım, çok güzel kokuyorum. Çabuk ol da gel, seni bekliyorum' derken kapının kilidini açtı. Pınar'ın evi çok yakındı.
Lamia'nın bi de balığı vardı. Shan Shan turuncu bir japon balığıydı. Onunla vakit geçirmeyi çok severdi , konuşurdu. Hatta bazen fanusu kucağına alıp dans ederdi. Ailesi gibiydi Shan Shan. Yemini almak için çekmeceyi açtı. Yem bitmişti. Shan Shandan özür diledi. Çekmeceyi kapatırken havlunu kenarı takılmıştı çekmeceye. Tam o sırada kapı açıldı. Lamia, Pınar'ın geldiğini zannederek 'Pınar gel de kokla...' dedi ve sözleri yarım kaldı. Karşısında Altay vardı çünkü. Geri çekilmesiyle üzerindeki havlunu düşmesi bir oldu. Lamia:
- Sen de kimsin? dedi kendinden habersiz. Altay havluyu işaret edince bir çığlık attı ki dışardakiler bile duydu. Hemen yukarı çıkıp kıyafetlerini giydi. Altay:
- Bu evi satın aldım. İşte senet diyerek senedi uzattı. Lütfen 24 saat içinde taşın diye ekledi. Lamia şaşkındı hâlâ:
- Ne diyorsun? Altay:
- Dediklerimi tekrar etmek istemiyorum. Lütfen 24 saat içinde bir ev bulup taşın, diye tekrarladı. Lamia:
- Bu nasıl bir şaka ? Sessizce kapıyı açıp içeri sızdın, dedi. Altay:
- Burası benim evim olduğuna göre istediğim zaman girebilirim, dedi ukalaca. Lamia:
- 3 ay önce burayı ben kiraladım. Burası benim evim. Senediniz olsa dahi yarım yıllık kirayı ödedim. Yasalara göre 3 ay daha burada kalabilirim. Bu yüzden taşınmayacağım. Ayrıca işe gitme vaktim geldi. En iyi arkadaşımın çok özel bir günü geç kalamam. Tartışmayı uzatmaya gerek yok, dedi. Altay:
- Arkadaşının benimle alâkası yok. Burası benim evim olduğuna göre iş sırasında yeni bir ev aramanı tavsiye ederim. İnternet bugünlerde epey kullanışlı, dedi. Lamia:
- Reddediyorum, taşınmayacağım. Dönünce konuşuruz. Geç kalıyorum diyerek kapıyı hızla kapattı. Altay ' taşınırken bahçedeki gülleri de kaldır' demişti çıkarken.
Lamia şirin, cana yakın, tatlı kızdı. Küt, kızıl saçlı ve kahküllüydü. Her gün önünde sepet bulunan pembe bisikletiyle işe gider gelirdi. Arkadaşlarıyla vakit geçirmeyi severdi.
Ayakkabılarını giyip bisikletini aldı. Tam çıkacakken yerdeki gül yapraklarını gördü. Tam sinirle kapıya yöneldiği anda Pınar:
- Lamia, diye seslendi eğlenceli bir ses tonuyla. Kişiliği de eğlenceliydi. Gülümsemesi dudaklarından eksik olmazdı. Lamia sinirli olduğunu ofise paketi getirince neler olduğunu anlatacağını söyleyip yola koyuldu.
Altay evi şöyle bir inceledi. Gayet dağınıktı. Hatıraları canlandı çekmeceli ufak masayı görünce. Bu masa babasının doğum gününde kendisine hediye ettiği masaydı. Çekmeceyi açtı içine resim çizmişti yıllar önce. Annesi, babası ve kendisi.. Evet hâlâ eskisi gibi duruyordu, gülümsedi.
Biraz daha etrafı inceledikten sonra oturup eline Gaze lmd. şirketi satış sözleşmesini aldı. Yeni bir şirket satın almıştı. Tabii bu şirketi almak için çok çalışmıştı.
Lamia güvenliği selamlayarak bisikletiyle beraber asansöre bindi. Yukarı çıktığında Defne:
- Herkes burada geç kalacaksın diye korktum, dedi. Lamia:
- Hepsi o şeytanın yüzünden. Neyse hadi içeri geçelim, dedi. Kübra beyaz bir elbise giymişti. Az sonra ofiste romantik bir gösteri olacaktı.
Kübra planlar kraliçesiydi adeta. Bir ajandası vardı. Herşeyi planlardi. Şimdiye kadar planladığı gibi geçiyordu hayatı. Lamia ajandaya bir kez daha bakmak istedigini söyledi. Ofisin kızları Lamia, Defne, Berfin Kübra'nın etrafına toplandılar.
'Yaş 27, Kaan bana evlilik teklifi edecek.
Yaş 28, Kaanla evleneceğiz.
Yaş 29, ilk bebeğim dünyaya gelecek.
Yaş 30, ikinci bebek hazırlıkları..'
Berfin 'Kübra, ya planların yolunda gitmezse ne yapacaksın? diye sordu. Kübra:
- O zaman yeni planlar yapıp onları gerçekleştiririm, dedi gülümseyerek.
Bu arada ofisteki erkekler Kaan, Bora ve Doğan da salonu hazırlıyorlardı. Mumlar, balonlar, çiçekler vs. Kaan evlilik teklifi yapacaktı ve heyecanlıydı. Fotoğraflardan slayt yapmıştı, duvara 'Evlen Benimle Kübra' yazmıştı ve daha bir sürü şey.. Hemen hemen herşey hazırdı.
Ofise bir kargo geldi. Defne imzaladı kağıtları. Birkaç kutu gelmişti ve üzerinde 'Patron' yazılıydı. Berfin:
- Genç bir patronun şirketi satın aldığını duydum, dedi saçlarıyla oynarken.
Kutuyu açtılar içindeki kağıtta ' lütfen bugün tamamlayın' yazıyordu. Ve odanın planı vardı santim santim ayarlanması gerekiyordu. Yeni patron seçiciydi, düzenliydi demekki. Kızlar metreyle ölçerek eşyaları kağıtta yazdığı şekilde yerleştirdiler. Herkes yukarı salona çıktı. Lamia ile Defne maytapları almak için masalarına yöneldiler. Tam yukarı çıkacakken Altay da içeri adımını iceri atmasıyla Lamia'nın:
- Beni mi takip ediyorsun? Ne işin var burada? demesi bir oldu. Defne:
- Lamia bu..
- Sana bahsettiğim şeytan, dedi Lamia. Altay'a:
- Sakın bana evin yanında şirketi de satın aldım deme, dedi. Altay sırıttı hafiften. Neyse güvenliğe deriz atarlar O'nu diyen Lamia Defne ile beraber aşk dolu anlara şahitlik etmeye çıktı.
Yukarıdakiler 'evlen onunla' diye bağrışıyorlardı. Kaan 'izninizle' diyerek Kübra' ya:
- Kübra benimle evlenir misin? dedi. Kübra:
- Evet, dedi. Tam yüzüğü takacakken yeni patron Altay elinde bir A4 kağıdıyla içeri girdi. Kağıdı duvara yapıştırdı. Kağıtta ' iş verimliliğini artırmak için çalışanların ofiste aşk yaşaması yasaktır. Birisi bu kuralı bozarsa hemen işine son verilecektir. Patron Altay.' yazılıydı.
Herkesin ağzı şaşkınlıktan açık kaldı. Kaan elindeki yüzüğü takmadan elini geri çekti. Altay:
- Merhaba ben Altay. Bugünden itibaren sizinle çalışmaya başlayacağın. Lütfen bana yardımcı olun, dedi sonra da lütfen devam edin, diye ekledi. Lamia:
- Kaan, takma onu devam et. Çabuk ol, dedi. Kaan Altay'a:
- Sen gerçekten patron musun?
- Evet. Kaan tekrar:
- Neden böyle bir kural koydunuz? Altay:
- Çünkü burası benim şirketim, kimsenin aşk yaşamamasını umuyorum, dedi ciddi bir şekilde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece Sen
RomanceKARAKTERLER: Altay - Lamia Diğerleri: Meriç - Levent (Altay'ın anne babası) Leyla - Alper (Lamia'nın anne babası) Duman (Altay'ın arkadaşı) Pınar (Lamia' nın yakın arkadaşı) Polat (Altay ve Duman'ın samimi kafeci agabeyleri) Kahve gurmesi : İsmet (...