Deniz'den
Minibüse 3 kızın binmesi ile herkes şaşkınlıkla bir kızlara baktı bir birbirlerine. Yaklaşık beş dakikadan sonra iki kız 'Erkek kampı mı!?' diye bağırınca gülmemek için kendimi zor tuttum. Fakat diğerkilerinde gülmesiyle ben de kahkahamı patlattım.Siyah saçlı kız yerin dibine girmek ister gibi koltuğun aşağısına kaydı. Erkekler hala gülerken iki sarışın kız erkeklere dönüp "Gülmesenize be!" diye bağırdı.
"Erkek kampında ziyafet var desenise" diye ortamın en sapık çocuğu konuştu.
"Tamam yeter susun" diye bağırdı öğretmen arkaya gelip. Sonra kızları görünce şok olmuş bir şekilde bize baktı. Sonra da öne geri geçti.
Seda'dan
"Arabadan inelim bence" dedim."Aynen bence de" dedi Eda. Tam ayağa kalkacaktık ki araba çalışınca gözlerimi büyütüp kızlara baktım.
"E biz şimdi erkek kampında mı kalacağız?" dedim. Miğdem bulanmaya başlamıştı.
"Ay bu kız kusacak ver telefonunu Eda" dedi Melek ve Eda'nın telefonunu aldı.
"Kulaklığın nerede?" diye Eda'nın üstünü başını taradı. Buluncada müzik açıp kulaklığı kulağıma soktu. Azıcık daha soksa sağır olacaktım.
"Sen şimdi yat uyu ben gelince uyandırırım" diye beni yatmam içon cama itti. Kafam cama çarpınca inledim.
"Özür dilerim" dedi ve önüne döndü. Bende gözlerimi kapattım.
*****
"Seda kalksana kızım. Seda. Kime diyorum ben?" diye Eda'nın böbreğime kadar parmak sokmasıyla uyandım."Ha? Ne oldu? Geldik mi?" diye etrafıma baktım.
"Çoktan geldik ama seni uyandırmaya çalışmaktan geç kaldık"diye söylene söylene minibüsden indiler. Bende uyku sersemi olduğum için bir sağa bir sola yalpanarak minibüsten indim.
Minibüsün garaj kısmına gidip bavulumu aldım ve kızlarla birlikte 'Uygur Erkek Kampı' yazan kapıdan girdik.
Yemyeşil çimenlerin kokusu ve toprak kokusu karışmış, güzelliğiyle insanı rahatlatıyordu. Sımsıcak hava ve yol yorgunluğu ile yemyeşil çimenlerin üstüne uzandım. Sanki çimenlerin özel güçleri vardı. Yorgunluğumu sanki birden çimenler çekmiş gibiydi.
(Kampı böyle düşünebilirsiniz)
"Hadi Seda kalkta çadırı kuralım" diye elimden tutup beni kaldırdı Eda. Evet yorgunluğum yine geri gelmişti.
Kendi çadırı bavulumdan alıp kurmaya başladık. Yaklaşık on beş dakika sonra çadırı kurmuş derin nefes almıştık. Ben yorgunluğumla yere oturacağım sırada "Evet çocuklar herkes yanıma gelsin!" diye hoca bağırdı.
"Gitmesek yorgunum" diye mırıldandı Eda.
"Herkes gelecek!" diye sanki Eda'nın mırıldanmasını duymuş gibi yine bağırdı. Bizde mecburen hocanın yanına gittik.
"Bu akşam yağmur yağacakmış. O yüzden şimdi çadırlarınızın üstüne bir şey örtün. Evet ateş başını istiyordunuz fakat elimden bir şey gelmiyor. Yağmur yağana kadar özgürsünüz. Yağmur yağdığı an çadırlarınıza gireceksiniz." dedi. Erkekler oflaya puflaya çadırlarının üstüne bir şeyler örttüler.
Bende çadıra girip çarşafımı çadırın üstüne örttüm. "İkinizde çarşafınızı benimle paylaşacaksınız. Yoksa sizin çarşaflarınızı çadırın üstüne örterim" diye onları tehdit ettim.
"Tamam tamam zaten benimki üçümüzede yeter" dedi Eda. "Aynen benimki de" dedi Melek.
"Aferin işte böyle böyle olun" deyip çadırı içine girdim. Kalın bir yorganı çadırın zeminine örtüp yastımı en kenara koydum. Küçükken ne zaman ailemle kampa gitsek hep en kenarda yatardım. Bende bu alışkanlık yapmıştı.
Çadıra sonra kızlarda girdi ve onlarda yastıklarını yerleştirdiler. Bende sonra dışarıdan bavulları alıp çadıra soktum.
"Ben biraz dışarıda dolaşacağım" diyerek çadırdan çıkıp ormana doğru ilerdim. Dümdüz gidersem kaybolmam diye düşünüp ormanda dümdüz ilerledim.
Hava yağmur bulutlarıyla rengini maviden gri yapmıştı. Ama o gri bulutların içinde öyle bir bulut vardı ki. Gri bulutların içinde beyaz beyaz parlıyordu.
"O kızlarla neler yapılır ya" diye bir erkek sesi duydum.
"He valla. Birini sen, birini ben, birini de Mert alır" diye başka bir ses duydum. Yanlarına gidip "Ne diyorsunuz siz be!?" diye bağırdığımda şimşek çakmış ve gök gürlemişti. Galiba bu yüzden korkmuş olmalılar ki ufak çığlık atmışlardı.
Bende onların yanından uzaklaştım. Yine şimşek çakıp gök gürleyince bardaktan boşalırcasına yağmur yağmaya başlamıştı.
İki dakika da sırılsıklam olduğum için koşarak kamp alanına gidip çadırı gözlerimle aradım. Bulduğumda da koşmaya devam edip çadıra girdim.
"Kızlar gözlerinizi kapayın üstümü değiştireceğim" dedimde hemen gözlerini kapattılar. Bende beş dakika da üstümü değiştirdim ve ıslak kıyafetleri bavulumun üstüne koydum.
Yağmurun çadıra değdiğinde çıkan o sesle, yağmura özel o toprak kokusuyla ve büyük bir yorgunlukla gözlerimi kapattım.
İlk bölüm attığınız o yorumlar için çok teşekkür ederim. Beni çok mutlu ettiniz ^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Erkek Kampında 3 Kız
Adventure"Bazen sadece 'Köfte' olmak istersin" •••••••••••• Yanlışlıkla bir kampa gidiyorusunuz. Ama durun biraz! Bu bir erkek kampı. Bir 'Köfte'nin ve 2 arkadaşının erkeklerle olan imtihanı... Deniz, Toprak ve Ozan'la sevgi ile karşılaşırken, Can, Mert ve T...