"Oha oha oha süperdi harikaydın kızım sen! Ama sesin daha güzel olsaydı" dedi Eda.
"Sesimin kötü olduğunu söyleyip durmasana salak! Ben bu sesle nasıl şarkı söyledim ona bile şaşırıyorum. Yani bir an gelen adrealin hormonuyla böyle şarkı söyledim. Of! Sesim berbat!" diye söyleniyordum.
"Yağmur mu çiseliyor?" dedi Melek. Elini açmış havaya bakıyordu.
"Sanırım" desim burnuma değen yağmur damlasına bakarken.
"Hadi klübe gidip üstünü örtelim" diye koşarak klübe ilerleyip üstünü kapatmaya başladılar. Ben klübe girdiğimde toprak ıslandığı için bazı kıyafetler ve çarşaflarda ıslanmıştı. Bizim kızlar ise bana kötü kötü bakıyordu.
"Aman be!" diyerek klübeden çıkıp ormana doğru ilerledim. O kadar erkek arasında kalmaktansa ormanda kurtlar arasında kalırım daha iyi!
Bir ağaca yaslandım ve yere oturdum. Gökyüzüne bakıp yere usulca inen tek tük yağmur damlalarını izledim.
Yavaş yavaş sert ve hızlı yere inmeye başlayan yağmur damlaları ruhum gibiydi. Benim o kadar erkek arasında ne işim vardı? Neden buradan gidemiyorum? Neden hocalar erkek olmadığımız için bizi bırakmıyorlar? Neden erkekler bu kadar kaba? Neden bize iyi davranmıyorlar? Neden? Bu aklımda ki sorular uzadıkça uzuyor başıma ağrı giriyordu. Belki de hasta oluyorumdur?
Yağmur ve sisten görünmeyen etrafı fark edince olduğum yerden kalkmadım. Kaybolma ihtimalim yüksekti.
****
"Seda! Seda! Nasıl bir kız bu?" diye sesler duyuyordum. Sanırım kamp beni arıyordu.Ayağa kalkıp seslerin geldiği yöne ilerledim. Ya da ben öyle sanıyordum çünkü sesler bir süre sonra durdu.
"Hey buradayım!" diye bağırıyordum. Ama kulağıma gelen tek ses kurt uğuldamasıydı. Kamptayız biz ne kurdu!?
"Hey! Kimse yok mu?" diye yne bağırdım. Donuma kadar ıslanmıştım ve donuyordum.
"Seda!" diye sesler duyuyordum ama nereden geldiğini kestiremiyordum.
"Buradayım!" di arkama bakmadan yürüyordum. Arkamda hareketlilik hissedince hızladım. Tabii o da hızlanınca kurt olduğunu sanıp koşmaya başladım. Havlayınca fikrimin doğru olduğunu öğrendim.
Çığlık ata atabir ağacın dalına tırmandım. O da tırmanmaya başlayınca oturduğum dalda geri geri gitmeye başladım. Dal inceliyordu ve beni taşıyamayacaktı.
Ve dal kırıldı! Ben çığlık atarak yere düştüm. Kafamı vurmadığım için hâlâ yaşıyordum.
Kurtta here inince ayaklanmaya çalıştım ama ayağım burkulmuştu. Ben de yanımda ki taşı gördüm. Alıp kurta fırlatınca ve benim iğrenç 'Kışt! Kışt' sesimi duyunca kaçtı. Ben ise olduğum yerde çırpınıyordum.
"Kimse yok mu? Öleceğim ya ben burda! Yardım edin! Burası nasıl kamp ya?!" diye bağırıyordum. Ama ses seda duyamayınca yere yattım. Yağmur damlaları yüzüme vuruyor, oradan sekiyor ve toprağa karışıyordu.
Son kes boğazım yırtılıncaya kadar bağırdım "KİMSE YOK MU!?" bekledim. Ve saymaya başladım "Beş, altı, yedi, sekiz... Kırk iki, kırk üç, kırk dört... Seksen beş, seksen altı, seksen yedi, seksen sekiz... Doksan yesi, doksan sekiz, doksan dokuz, yüz!" saydım. Ama kimse gelmedi. Korkuyordum. İçimde anlam veremediğim bir duygu vardı. Korkuyla karışık bir duygu içimi kemiriyordu. O öldürüyordu beni. Belki ölürsem o duygu beni öldürecekti...
Deniz'den
"Seda! Seda! Nasıl bir kız bu?" diye arkadaşlarına döndüm."Siyah saçlı uzun boylu. Allah aşkına bizden başka kız mı var?" dedi bir tane kız.
"Aynen ya!" diye diyer kızın omzuna vurdu sarışınlardan diğeri.
"Ben şu tarafa gidiyorum" diye kızların zıttına doğru ilerledim. Yaklaşık beş dakika sonra bir çığlık sesi geldi. Koşarak çığlık sesine ilerledim. Ama sis vardı sadece. Önümü kapatan koca bir sis tabakası.
"Yardım edin!" diye yine aynı sesi duydum. Sesin geldiği yönü tam kestiremiyordum. Ama bana yakın geliyordu.
"Nerdesin?" diye bağırdım. Ama bu sefer ses gelmedi. Büyük ihtimal duymamıştı beni.
"Seksen sekiz, seksen dokuz" aynı kızın sayıları saymasını duyuyordum. Ama o beni duymuyordu.
"Sayı saymayı kes!" diye bağırdım. Ama yine beni duymadı.
"Doksan yedi, doksan sekiz, doksan dokuz, yüz!" ve ses gitti. Artık sayı sayan bir Seda yoktu. Susuyordu. Ve karşımdaydı. Rüya alemindeydi sanki. Beni görmüyordu. Sadece benim olduğum tarafa bakıyor ve susuyordu.
Yanına koştum. Yüzünü ellerimin arasına aldım. Sırılsıklamdı. Kıyafetleri, yüzü, saçları, bedeni.
"Duyuyor musun beni?" dedim.
"Duyuyorum. Götür beni burdan" diye fısıldadı. Kucağıma aldığımda direk gözleri kapandı. Buz gibiydi, sırılsıklam ve soğuk...
Merhaba! Evet bu bölüm kısa oldu...
Kusura bakmayın...
Bu kadar kısa sürede 100'ü geçmemiz ve hatta 200 olmamız beni çok mutlu etti.. Size çok teşekkür ederimm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Erkek Kampında 3 Kız
Aventure"Bazen sadece 'Köfte' olmak istersin" •••••••••••• Yanlışlıkla bir kampa gidiyorusunuz. Ama durun biraz! Bu bir erkek kampı. Bir 'Köfte'nin ve 2 arkadaşının erkeklerle olan imtihanı... Deniz, Toprak ve Ozan'la sevgi ile karşılaşırken, Can, Mert ve T...