Son 6 aydır her hafta sonu part time işler bulup ćalışmama rağmen ameliyat için yeterli miktarı toparlayamamıştım. Kefil bulamadığım için kredide vermiyorlardı. Bir kaç haftada 20 bin tlyi nerden bulucaktım ben. Bütün bunları bir kenara koyup kapıdan içeri girdim. Iki yataklı bir hastane odasıydı işte annemi görmeye alıştığım yer.
Hayatım boyunca kaybetmekten ve nedense bağlanmaktan korktuğum fakat engel olmadığım bir kahramandı annem. En çok onun susmasından nefret ederdim, sahtekar gülüşünden tıpkı şuan ki gibi yüzüme bakıyor ve ben iyiyim demeye çalışıyordu annem iyi bir yalancı sayılmazdı, göz yaşlarımı görmesinden nefret ederdim kaçtım ordan her zamanki gibi.
Bir haftadır annem hala hastanedeydi ve ben aynı yerimde sayıyordum. Metal görünümlü saatime baktım 20:23 tü. Işten henüz işten çıktım önce annemin yanına uğrayıp sonra eve gideceğim diye planlar yaparken telefonumun sesi beni bunlardan sırıp aldı. Ferhan arıyordu yine cevap verdim.
-efendim ablam
-heva!
-evvett ferhan
-şey nasılsın?
-cidden bunu sormak içinmi aradın
-tamam her neyse direk annemin yanına geliceksin dimi
-evet ne oldu bişeymi oldu ferhan
-hayır hayır. Kötü bişey yok gercekten. Sadece gel tammı seni bekliyorum.
Tamam bile diyemeden yüzüme kapadı telefonu. Sesi çok mutlu geliyordu. Enson benimle böyle konuştuğunda doğum günümü ayarlamıştı..
Telefon sonrasını pek hatırlamıyorum sadece o girmekten nefret ettiğim hastane girişindeki iki basamaklı merdivende buldum kendimi.
Bu hastaneye o kadar çok girip çıkmıştımki kaç hemşiresi, kaç doktoru, tuba hemşiyle tan doktor arasında ki şeyleri, ilk çocuklarının en ufak rahatsızlıklarında bile bu hasraneye koşturan ve neredeyse tüm personelin yaķından tanıdığı sümbül çiftini ve hatta hastane yöneticisinin kaç çocuğu olduğunu bile biliyordum. Ve bütün bunları kadınlar tuvaletine girince kimsenin duymayacağını zanneden çenesi düşük dedi kodu makinesi halime hemşireden ögrenmiştim.
Diyalize giren hastaların bulunduğu kata çıkarken her basamakta içimde garip bir merak uyanıyordu. En son basamağa ulaştığımda gözlerimle kardeşimi aradım fakat soluma döndüğümde babam oturduğu klasik hastane sandalyesinden bana bakıyordu içimi kaplayan merağa şimdi korkuda eklenmişti. Yavaşça yaklaştım yanına. Onun gözleri parlıyordu. Uzun zamandır yüzünde göremediğim o gülümseme vardı. Gülümsedim o kadar güzeldiki bu an. Yanına oturdun gözlerine baktım
-baba?
-heva annen amelyat oluyor.
Şaşkınlığım bütün mimiklerimdeydi bunu hissede biliyordu.
-ne! Nasıl??
Aynı sırada annemin odasından annem amelyat kıyafetleriyle bir sedye üzerinden çıkarılırken bana gülümsüyordu. Ardından başka bir sedye bu ayşe idi ayşe nur benim çocukluğumu beraber geçirdiğim kız. Beraber durman yamazlık yaptığım kız. Ünüverste okumak için izmire gitmişti. Durup ordan bana gülüsüyordu ve ben şaşkınlıktan tek kelime edemiyordum.
- kızım dedi annem gözlerini kırptı. Ve bi kaç hemşirenin onları gözümün önünde amelyat haneye götürmesini izledim.
Babama döndüm durup öylece bişeyler söylemesini bekledim. O sabrı nasıl gösterdiğim hakkında en ufak bi fikrim bile yok. Ferhan geldi ardından yanıma kolumdan tuttu babam
-anlatıcam heva ama şimdi değil.dedi. ferhan a baktım huzur dolu bir gülümsemeyle bana bakıyordu. Alt kattaki amelyat haneyi kast ederek hadi gidelim dedi.
Aradan bir buçuk saat geçmişti. Babam AMELIYATHANE yazan kapının dibinde çömelmişti kardeşim durmadan yürüyordu ben duvara yaslanmış ikisininde sağlam çıkması için dua ediyordum. Ayakta durmaktan sıkılmış koyu ve soluk laciver ofis koltuğunu andıran altılı koltuklardan birine oturdum geriye yaslanıp gözlerimi kapadım aradan kaç dakika geçti bilmiyorum o heyecanla beklediğimiz kapı açıldı içerden ilk olarak ameliyatı gerçekleştiren doktor çıktı onun başına üşüştük babama bakarak ve gülerek operasyonun gayet iyi geçtiğini, birazdan ikisininde çıkarılacağını söyledi.
Annem ve ayşe nur kendilerine geleli bir kaç saat olmuştu fakat ikiside çok halsizdi ne konuşa biliyorlardı nede uyanık kalabiliyorlardı. Annemin nasıl ameliyat edildiği konusunda kimse birşey söylemiyordu. Bende sormuyordum. Ertesi sabah ayten ablayı arayıp haber verdim iş çıkışı toplanıp gelmişlerdi. Istende bi süreliğine izin almıştım. Tek sorun bana yapılmayan o açıklamaydı. Ameliyatın üzerindwn iki gün geçmişti. Babam ve annem konuşuyorlardı kardeşim temiz kıyafet için gittiği evden henüz dönmüştü. Odanın kapısının önünde bekledim o içeri girince kapıyı kapattım. Kardeşim elindeki poşetleri annemin yatağının üzerine koyup montunu çıkardı ve babamın yanındaku koltuğa oturdu.
5.sınıf matematik hocamın sözlüye kaldırırken takındığı o ciddiyeti fazlasıyla takındım kollarımı bir birine kenetleyer hafif sert bi sesle
-evet nihayet artık bana iki gün önce neler olduğunu anlatıcakmısınız!!
Annem ve ferhan önce birbirlerine sonra babama baktı lar ardından babam zemin beyaz parke kaplı zemin üzerinde gözlerini bir süre gezdirdi. Söze nerden başlayacağını biomiyor gibiydi. Derin bir nefes aldı önce. Sonra
-tamam...