Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip...
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne - üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının...
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni.Gör, nasıl yeniden yaratılırım,
Namuslu, genç ellerinle.
Kızlarım,
Oğullarım var gelecekte,
Herbiri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun?"
-Ahmed Arif
Korkunun habercisi, hatta korkunun ta kendisi gibi duran adam, gözlerini kısmış bana bakıyordu. Sarımsı saçları, mavi gözleri koskocaman cüssesiyle bana yaklaşmaya başladıkça, Kenan'ın arkasına daha çok sokuldum. Bu hareketime, yarım ağız sırıtırken, hemen bakışlarımı kaçırdım.Görüş alanıma bir el girdiğinde, korkuyla geriye sıçradım. Kenan, tek elini adamın göğüsünün üstüne koymuş, adamda beni yakalamak için elini uzatmıştı.
"Bir şey mi istiyorsunuz?" Cılız, güçsüz sesim, sessiz odanın duvarlarına çarparak, kulaklarımı doldurdu. Adamın kendine uyum sağlayan kırmızı polarının kollarını yukarıya sıvayıp, bana üstten bakmaya başladı.
Kırmızı renk kötüydü... Kırmızı renk hayatımı temsil eden, korkunç bir renkti... "Anlat. Herşeyi. O evi. O adamları. Kimler olduğunu!" Cümlenin sonuna doğru, bağırırken, elimdeki Pembe Panter yere düştü. Neyin öfkesi, neyin siniriydi bu? Çok öfkeliydi. Kimseyi yanında tutamacak, kimsenin yanında kalmak istemeyeceği kadar büyüktü öfkesi.
"Kes sesini!" Kenan'ın sert sesi araya bir yağmur tanesi gibi düşmüştü. Daha önce hiç hissetmediğim yağmuru, kitaplar özgür hissetmek olarak tanımlıyordu. Sesi beni özgür hissettiriyordu... Sesi beni kendime getiriyordu...
Sesinden güç alarak, koca adamla gözlerimizi birleştirdim. "Çok öf-öfkeli si-siniz." Gözleride korkunçtu. Bakamaya korkacağınız, baktıkça alev alabileceğinizi düşüneceğiniz kadar korkunç. Adam alayla bakışlarını Kenan'a dikti. "Daha bu kız konuşmayı bile doğru düzgün beceremiyor! Bize bir şeyler anlatabileceğine emin misin?" Dişlerinin arasından tıslıyordu aynı zamanda sinirli nefes alıp veriyordu.
Söylediği şey gözümü doldururken, bakışlarımı ayaklarımdan kaldırmadım. "Git kahvaltılık için bir şeyler al." Adam hızla yanımdan geçerken yan tarafa doğru kaydım. Odayı, çarpan kapı sesi doldurduğunda, gittiğini anladım.
Kenan kolumdan tutacakken, hızla kolumu çektim. "Masaya geç, otur." Bu bir rica değildi, emirdi. Kafamı olumlu anlamda sallarken, dört kişilik masanın, kapının gözüktüğü tarafa oturdum. Bacaklarımı sımsıkı birbirine bastırıp, ellerimi kucağımda birleştirdim.
Adamın sözleri kullağımda çınlarken, bir göz yaşı ellerimin üstüne düştü. Kenan'ın, adama kızmasını beklerdim. Beni korumasını, düzgün konuşabileceğimi söylemesini beklerdim. Ama ne beni korudu, ne de sesini çıkardı. Ufak ufak ağlarken, ses çıkarmamak adına dudaklarımı sımsıkı birbirine bastırmıştım.
"Yine mi ağlıyorsun? Ağlama artık! Her söze, her cümleye ağlama!" Elindeki tabakları hızla masaya fırlattığında, dudaklarımın arasından bir hıçkırık kaçtı.
"Yeter! Sus artık!" Kenan konuştukça, göz yaşlarım şiddetleniyor, ben ağladıkça O daha çok bağırıyordu. Sandalyemi hızla kendisine çevirip, yüzlerimizin arasında milimler bırakacak kadar yaklaştırdı.
"Ağlama!"
Dişlerini sıkarak sarfettiği bu kelimenin beni ne kadar yaraladığını bilseydi, hala bakar mıydı o kahverengiler bana öyle? İlk defa kahverengilerden korktum. Kafamı olumlu anlamda sallayıp, elimin tersiyle göz yaşlarımı sildim. Derin bir nefes verip, yanımdan uzaklaştı. Dur deyince duruyor muydu ki bu göz yaşları? Beynime göre değil, duygularıma göre akıyordu bu göz yaşları. Göz yaşlarım aktıkça ben siliyorum, sildikçe yenileri ıslatıyordu yanaklarımı...Umutlarımı sönmeye yüz tutmuş bir balonun içine sıkıştırdım. Ucuna ince bir ip bağladım. Uçup gitmemesi için sımsıkı tuttuğum ip bugün gevşemişti. Umutlarım benden bir milim uzaklaşmıştı.
**Merhaba güzel insanlar!! ( Gözünde kalp olan emoji) Yarın okul var ve ben okuldan önce ufak bir bölüm yayınlayayım dedim. Umarım iyi demişimdir. Haydi bakalım pamuk eller vote ve yorumlara. Yorumlarınız benim için çok değerli. Hayırlı pazarlar. (Gözünden kalp fışkıran emoji, sırıtan emoji, pembe kalp emojisi)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRINTILI UMUTLAR
Teen FictionNeydi ruhumdaki bitmek bilmeyen bu umut? Bir serçe misali konmuş ruhumun en derinliklerine, dışarıya çıkmak için kanatlarını hızlıca çırpıyor. Yüreğimi dağlıyor, canımı yakıyor... Göz yaşlarım durmak bilmiyor, ruhumda çırpınan serçenin kanatlarını...