Selam. Rose u merak edenler için, gif koydum :) Vote ve okuma bekliyorum <3
Bir kahkaha patlattım.
“-Sen benimle kafa mı buluyorsun? Gerçekten çok komikti ama bu kadar yeter, şimdi beni bırak” ayağa kalktım. Justin :
“-Tüm bunların gerçekten şaka olduğunu mu sanıyorsun? Bana bir bak, neredeyse 1 yıldır ailemi ve sevdiklerimi uzaktan izliyorum. Neden mi? Çünkü kan içmek için yaratılmışım ve onlara zarar vermek istemiyorum.” Ona ilk defa acımıştım. Gözlerindeki hüznü görebiliyordum ve tüm bunların ciddiyetinin farkına vardım. Boğazımı temizleyerek:
“-Peki bundan sonra ne olacak?” Evet merak ettiğim buydu ve gerçekten güzel soruydu. Elini saçlarına geçirerek:
“- Seni gerçek evime götüreceğim, bütün hayvan kanıyla beslenen vampirler orada yaşıyor. Yani birlikte yaşıyoruz. Gerçekten iyi çocuklardır, onları seveceğine eminim” Başımı tamam anlamında salladım. Başka seçeneğim var mıydı sanki? Austine ya da aileme zarar vermek istemiyordum. Ve yola çıktık.Justin arabayı durdurdu. İşte gelmiştik. Ev beklediğimden çok daha büyüktü. 4 katlı bir villaydı. Havuzu ve büyük bir bahçesi vardı. Justin bana bakarak:
“-Buralarda çok dikkat çekmemeye çalışıyoruz” Koca villayı işaret ederek:
“- Çokta başarılı olduğunuz söylenemez” dedim. Kapıyı çok güzel bir kız açtı. Justin gülümseyerek.
“- Selam Demi, nasıl gidiyor?” Demi denen kız güzel gülümsemesiyle:
“- Cody nin yemek yapmaya çalışması dışında mı? Ah evet onun dışında her şey güzel.” Justin bu sözün üstüne sırıtarak:
“-Aman tanrım, biri onu durdurmalı” deyip içeri doğru gitti. Demi yle yalnız kalmıştık. Konuşacak bir şey bulmak için:
“- Ah merhaba, ben Rosalie ama bana Rose diyebilirsin.” Demi kusursuz gülümsemesiyle:
“-Bende Demi, memnun oldum Rose. Demek seçilmiş kişisin, bu büyük bir şans” Ben omuz silkerek:
“-Ne demezsin, büyük şans.” Dedim ve Demi bana evi gezdirmeye başladı. Mutfağa doğru ilerlediğimizde çok yoğun yanık kokusu aldım (aslında vampir olmam sayesinde 1 km öteden bile kokuyu alabiliyordum) Demi mutfağa doğru bağırarak:
“- Cody seni baş belası, gel buraya” Ve evet mutfaktan, yüzü dumandan simsiyah ve saçları elektrik çarpmış gibi olan bir çocuk çıktı. Şu hali çok komikti ama böyle bile yakışıklı görünüyordu. Arkasından gelen Justini gördüm. Cody bana bakıp gülümseyerek.
“- Şey selam, kötü bir karşılama oldu farkındayım. Sadece Martha Showda verilen tarifi denemeye çalışıyordum, hepsi bu.” Dedi masum bir tavır takınarak. Gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Justin iç çekerek:
“- Bu Rosalie, daha 12 saat önce dönüştü. Burada bizimle kalacak. Ha bu arada o seçilmiş kişi.” Cody o anda su içiyordu, Justinin son lafını duyar duymaz suyu ağzından püskürttü. Bu sefer kendimi tutamadım ve güldüm. Cody Justine bir bakış atarak:
“- Lanet olsun dostum, pat diye söylememeliydin . özellikle de ben su içerken” Kaşlarımı kaldırdım ve şaşkınca:
“- Hadi ama, o kadar büyütülecek bir şey değil” dedim. Demi bu dediğime gülerek:
“- Seçilmiş kişi demek en güçlü demek, en güçlü demek hayvan kanıyla beslenen vampirleri korumak demek. Çaktın mı? Dedi. Tam olarak anladığım söylenemezdi.
“- Sizi kimden koruyacağımki?
“- İnsan kanıyla beslenen vampirlerden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE VAMPİRE STORY- TANITIM
VampireRosalie, normal bir lise öğrencisiydi. Sevgilisine çok aşıktı ve okulunda gayet sosyaldi. Ta ki o gün gelene kadar... Sadece 1 gün insanın hayatını değiştirebilir mi dersiniz? Ailesinden ve sevdiği herkesten ayrılmasına neden olabilir mi?