THE VAMPİRE STORY- BÖLÜM 5

163 11 0
                                    

Selamm. Bu sefer Multimedia ya Demi yi koyayım dedim <3 Lütfen Vote lar ve okumalar artsın <3 :) Bu bölümde olaylar biraz yön değiştiriyorr :)

Justine böyle davranmak istememiştim ama Austin bir türlü aklımdan çıkmıyordu ki. Justinin zarar görmesini falan istemiyordum, ona değer veriyordum ama Austine aşıktım. Gerçekten. Onunla 3 senedir sevgiliydik. Şu an ne yapıyordur acaba? Aşağı inip televizyonu açtım. Haberleri açtığımda gördüğüm şey karşısında şok oldum. Benim koskocaman fotoğrafım ve altında “KAYIP”. Ailem canlı yayındaydı ve ve o Austin miydi? Ne işi vardı orda öyle? Yüzü herzamankinden daha yakışıklıydı sanki. Austin konuşuyordu:

“- 3 senelik kız arkadaşım Rosalie  Tween. Onu çok seviyorum ve özlüyorum. Eğer gören varsa bizi arayın.” O anda gözlerim doldu ve ağlamaya başladım. Beni arıyorlar ! Austin beni sevdiğini televizyonda söylemişti. Hıçkırık krizlerinin ardı arkası kesilmiyordu sanki. O sırada bir el omuzuma dokundu. Justin. Hemen gözlerimdeki yaşları sildim ama hıçkırıklarım hala geçmemişti. Çok acınası görünüyordum herhalde. Justin:

“- Üzülme, bunların hepsi geçecek, üzülme” diye mırıldanıyordu bana sarılıp saçlarımı okşayarak. Sarılışı çok içtendi ve içimde bir sıcaklık hissettiriyordu. Bende ona karşı çıkmadım ve daha sıkı sarıldım. Vampir olmasa boğulabilirdi. Justin hafifçe gülerek:

“- Beni bu kadar sevdiğini bilmiyordum prenses” dedi. Ondan ayrıldım ve omuzuna hafifçe vurarak:

“- Gıcıksın işte gıcık” dedim hıçkırıklarımın arasından. O anda gülüşü gitti ve gözleri doldu. Hayır, ağlamamalıydı. Ağlaması gereken bendim. Justinin yüzünü ellerimin arasına aldım. Hıçkırıklarım geçmişti ve ne konuştuğum anlaşılıyordu artık. Üzgünce :

“- Şştt, ağlaması gereken benim şapşal. Şimdi erkek bir vampir gibi davran ve sulugözlülüğü bırak. Sen güçlüsün ve hepimizi bu durumdan kurtaracaksın. Birlikte kurtaracağız” dedim. Justin gözyaşlarını silerek bana sıkıca sarıldı:

“- Umarım Rose umarım.

Gözlerimi kırpıştırarak açtım. Cody şarkı söyleyerek yemek hazırlıyordu, Demi de televizyon izliyordu. Herşey normal gibiydi. Tek normal olmayan şey Justinle koltukta sarmaş dolaş uyuyakaldığımızdı. Gözlerimdeki kurumuş gözyaşlarını farkettim. Justine baktım, bayağı derin uyuyordu. Elini üzerimden çektim ve bu manzarayı Demiyle Cody nin görmemiş olmasını umuyordum ki, Cody:

“- Hey şuna bak Demi çifte kumrular uyanmış” dedi pis pis gülerek. Ona elimin altındaki yastığı fırlatarak:

“- Kapa çeneni çakma Martha Stewart. Sadece uyuyakaldık o kadar.” Dedim umursamazca. Demi gülmemek için kendini zor tutuyor gibiydi. Justin de gözlerini kırpıştırdı. Şu an gerçekten çok tatlı görünüyordu. Onu öpesim geldi. Hey, ne oluyor bana böyle?! Austin i aklımdan çıkarmamalıyım. O benim hayatımın aşkı. Justin esneyerek:

“- Günaydın millet. Nasılsınız ?” dedi. Cody yine pis sırıtışıyla:

“- Rose benim de kollarımda uyusaydı daha mutlu olabilirdim. Hey Rose bunu gerçekten düşünür müsün? “ dedi şakayla. Ben ona bakarak dil çıkardım. Justinde sırıtarak Cody nin tam suratına yastığı fırlattı. Cody gülerek:

“- Bu ciddi bir soruydu ama” dedi aynı şakacı sesiyle. Demi mutfaktan bağırarak:

“- Millet bu kadar gırgır yeter. Kahvaltı hazır hadi.” Dedi güzel sesiyle. Bende mutfağa gitmek için hazırlanıyordum ki kapı çaldı. Şaşırdım çünkü bu pek sık olan bir şey değildi. Etrafıma bakındım ama herkes mutfağa gitmişti ve kahkahalarından kapının sesini duymadıkları anlaşılıyordu. Bir of çekerek kapıyı hızla açtım ve donakaldım. Ağzım bir karış açık kalmıştı ve gözlerim dolmaya başlıyordu. Bu Austin di! O da en az benim kadar şaşırmıştı. Şaşkın bir sesle:

“- Rose, bu sen misin? Kendine ne yaptın böyle? Rose cevap ver yalvarırım” diyordu ama ben sadece bakakalmıştım. Ve o an aklıma dank etti. Ben vampirdim ve ona zarar verebilirdim. Bu gerçekle yüzleşince kapıyı Austinin suratına kapattım. Evet suratına! Arkamdan Justinin sesini duydum:

“- Sorun ne Rose, kim gelmiş?” dedi. Donuk ve buğulu gözlerle ona bakarak:

“- Austin geldi” Justin de en az benim kadar şok olmuştu. Yakışıklı yüzünü bir endişe kaplamıştı. Kapı bir daha çaldı. Austinin sesi geliyordu:

“- Rose kapıyı aç, konuşalım. Rose bana her şeyi anlatman gerek. Şey Rose ben s-seni s-seviyorum. Her ne olursa olsun.” Dedi. Son cümleyi söylerken sesi boğuk çıkmıştı. Bende yere çöküp ağlamaya başlamıştım bile zaten. Justin beni yerden kaldırdı ve gözümdeki yaşları sildi. Ona soran gözlerle baktım, o ise bir şey söylemeden başını onaylarcasına salladı ve kapıyı açtı. İşte Austin oradaydı. Gözlerinden yaşlar dökülmüş ve şaşırmışçasına bir bana bir Justine bakıyordu. Sonra öfkeyle bağırarak:

“- Bu yanındakiyle beraber yaşamak için mi ortadan kayboldun ha? Biz seni orada merak ederken sen burda bu herifle keyif çatıyordun sanırım” dedi. Ben ağlayarak:

“- H-hayır öyle bir şey yok Austy” dedim ama hıçkırıklarımdan fazla bir şey anlaşılmıyordu. Austin daha da kızarak:

“- Bana Austy deme. Her şey bitti artık” dedi ve tam arkasını dönüp gidiyorken Justin onu sertçe kolundan tuttu. Justin öfkeyle:

“- Sana sadece 2 şey söyleyeceğim ufaklık. Ona böyle bağırma yoksa ses tellerini kopartıp boğazına dolarım ve seni boğarım. İkincisi ise, düşündüğün gibi bir durum yok bunu içeride oturup konuşmalıyız” dedi Austine bağırarak. Austin afallamıştı sanki. Gözleri benim gözlerimle buluştu ve bir şey söylemeden başıyla Justini onayladı. İçeriye girdik. Justin olanları Austine anlatmaya başladı ama ben sadece Austinin ifadelerine bakıyodum. Bir ara şaşkınlıktan dilini yutacaktı sanırım. Justin olayları anlatınca kalkıp odasına çıktı. Yalnız konuşmamızı istiyor gibiydi. Austin bana üzgünce bakıyordu.

“- Özür dilerim Rose. Sana güvenmeliydim ama o herifi senin yanında görünce…” dedi. Ben kaşlarımı çatarak:

“- Onun adı herif değil, “Justin.” Ve onunla iyi anlaşsan iyi olur, o bana çok yardım etti , ona Değer Veriyorum.” Son 2 kelimem Austini beyninden vurmuş gibiydi. Onu üzmek istemiyordum, hemen ona sarıldım. Bir an onun insan olduğunu hatırladım ve sarılışımı biraz gevşettim. Ve Austine, en güzel gülümsememle:

“- Ama sana aşığım. Bu senin için yeterlidir herhalde.” Dedim ve Austinin dudağına bir öpücük kondurdum.

THE VAMPİRE STORY- TANITIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin