Frida ve F'ye

145 5 0
                                    

F bana kahve getirdiği sırada ona sordum "kim  bu bıyıklı çirkin kadın?" Biraz bozuldu önce sevgilim, kızgın bir ifade  ile anlattı bana Frida'yı, bende dinledim onu, kızgınlığını, öfkesini,  mutluluğunu bir anne gibi bana bir şey öğretme çabasını.

Bir  yandan kahvemi içerken sigaramdan bir duman aldım. F hala iştahlı  şekilde bana adını yeni öğrendiğim Frida'yı anlatıyordu. Belki ikisi de F  diye sevmişti ya da bir kadının nasıl bu kadar sevebileceğini düşünerek  sevmişti Frida'yı. Lakin öyle güzel anlatıyordu ki, sıkılmadım dinledim  saatlerce onu, normalde bendim çok konuşan ama susmasın istiyordum.  Kocaman yanaklarının altından görünen hafif çekik kocaman gözleri ile  Frida'nın çektiklerini ve o devasa aşkını anlatırken bir umut besliyordu  belki. Ben sadece dinledim.

F bana Frida'yı anlatırken  "Acaba o da beni, Frida'nın Diego'yu sevdiği kadar seviyor muydu?" Bunu  o anda nasıl bilebilirdim ki? "İçten Frida gibi sevsin" demiştim. Çünkü  ben onu seviyordum Frida gibi, bir kadın gibi, bir ana gibi, baba  gibi  adam gibi seviyordum onu.

Çirkin diye tabir ettiğim  kadın şuanda benim için dünyanın en güçlü ve en güzel kadınıydı. Utandım  ama Frida'dan özür dileyip sarılamazdım ben F'ye sarıldım, öptüm,  saçlarını kokladım. Bahane aramaya gerek yoktu ama ben yine de buldum  işte bahaneyi. Frida'yı çok sevdim ama F'yi daha çok seviyordum.

Bir  sonbaharda sevmiştim ben F'yi, her günüm acı ve ızdırapla geçiyordu.  Tek mutluluğum onun mutlu olduğunu görebilmek ve tek çabam onu mutlu  edebilmekti. Çünkü çok seviyordum.

F'nin ailevi  problemleri hergün dahada büyüyordu. Anne ve babası arasında sorunları  F'yi ve doğal olarak bizim ilişkimizi etkiliyordu. Sarmaş dolaş  sarılırken aşk ile okşarken o mübarek yanaklarını ağlayıp "olmayacak,  biz olmayacağız" deyip ağlayıp kendi evine giderdi. Bitirirdi.  Sinirimden  sabaha kadar ağlardım, arkadaşlarım duymasın diye başımı  yastığa gömerdim. Hiçbir zaman bilmedi zaten bilmesinde çünkü sevgim,  acımdan büyüktü.

Sonra birgün kafede arkadaşlarımla  otururken F geldi. Şaşırmıştım. "Ne işin var senin burada? dedim. "Asıl  senin ne işin var?" dedi. O an anladım ki arkadaşlarım bizi bir araya  getirmek için bunu planmıştı. Kızamadım, sustum, konuşmadım ama içimde  küçük bir çocuk dokuz aylık oynayıp baba çıkmıştı, sevinçten sokakta fır  dönerken annesinin camdan sepetle saldığı salçalı ekmeği yediğinde ki  yüzünde ki ve içinde ki o çoşku çağlıyordu bedenimde ama belli etmedim.  Çünkü adam gibi seviyordum, sessiz ama derinden...

Frida ve F'ye...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin