Hastane kapısının önüne geldiklerinde Masal hâlâ kendinde değildi. Bu sabah neler olduğunu bile tam olarak bilmiyordu. Aklındaki tek şey kardeşinin kanlar içindeki o görüntüsüydü. Beynini zorlayarak o anı unutmaya ve nerede olduğunu hatırlamaya çalıştı. Ağır adımlarla hastane kapısından içeri girdi.
Hastaneleri sevmezdi Masal;oranın ağır kokusu midesini bulandırır, sessizliği içinde boğulurdu. Küçük ve istemsiz adımlarla koridorun ortasına doğru yürüdü. Annesinin acı içindeki seslerini duyunca başını sağ tarafa doğru çevirdi. Başını çevirmesiyle doktorun odadan çıkması bir oldu. Adımlarını hızlandırarak anne ve babasının olduğu yöne doğru yürüdü.*****
Masal yürümüyor, hastanenin o soğuk betonu ayaklarının altından kayıp gidiyordu sanki. O an hayatta olup olmadığından emin değildi. Doktorun sözleri kulaklarını acı bir şekilde çınlatıyordu. "Bebeğinizi kurtaramadık."
Bu iki kelime hayatının sonunu getirmiş gibi hissediyordu. Kardeşi ölmüştü. Onu kaybetmişti;bir daha göremeyecekti. O yoktu artık.
Neden yoktu? Bu sabah o evde ne olmuştu? Kardeşinin ölümüne sebep olan kişi kimdi?
Bunların cevabını bulacaktı. Ne pahasına olursa olsun bulacaktı.
Hızla otobüsten inip eve doğru koştu.
"Lanet olsun" diye bağırdı; evin anahtarı babasındaydı. O soruların cevabını da hemen bulmak istiyordu. Hastaneye gidip gelmek onun için zaman kaybı olurdu. Ayrıca babasının hâlâ hastanede olup olmadığını bilmiyordu. Düşünmeye başladı. O eve girmeliydi.
Eline bir taş alıp mutfak penceresinin camına doğru fırlattı; cam kırılmadı. Bu kez daha büyük bir taş alıp attı. Cam sadece çatladı. Sağ elini yumruk haline getirdi ve sinirle cama yumruk attı. Cam kırılmıştı ama eli de kanamıştı. Elinin kanamasına aldırmayarak pencere kenarındaki cam parçalarını çıkarmaya başladı.
Salona girdiğinde gözünden sadece bir damla yaş aktı. Bu sabah olanları hatırlamaya çalıştı; sabah anne ve babasının kavga sesine uyanmıştı. Kardeşinin o sesler yüzünden uykusunun bölünmesini istemediği için yanlarına gitmeye karar verdi. Sonra cam sesleri ve annesinin çığlığı. Salon kapısının önünde, şu an durduguy yerde gözüne görünen, o içini acıtan tablo.