Nerede olduğunu, nasıl buraya geldiğini bilmiyordu. Karanlıktı. Korkuyordu. Cep telefonunu çıkarıp gelen aramalara baktı. Anne ve babası onu defalarca aramıştı. Bir an onları arayip aramamakla tereddüt etti; kardeşi onlar yüzünden ölmüştü. Bu olanların tek sorumlusu onlardı. O an söz verdi kendine; onları aramayacak, o evden ayrılacaktı. Gözünden bir damla yaş daha aktı. Dizleri onu daha fazla taşıyamadı, yere çöktü. Başını ellerinin arasına alıp tekrar ağlamaya başladı.
Ağlamayı sevmezdi aslında. O ağlayınca herkesin ona acıyarak bakacağını düşünürdü hep. Daha önce birçok kez zor durumda kalmış, kendini çaresiz hissetmiş ama ağlamamıştı; ağlayamamıştı. Hep içine attı; yaşadıklarını, çektiği acıyı kimseye belli etmedi.
"Neden" diye isyan etti gözyaşları arasından. Aklına, doktorun söylediği o iki kelime geldi. Sonra da salon kapısının önünde gördüğü tablo. Unutmaya çalıştı bunları, başka şeyler düşünmeye zorladı kendini; yapamadı. Ayağa kalkıp yürümeye çalıştı. Dizleri de ona ihanet etti. Tekrar yere düştü. Bu kez yanına bir genç koştu. Masal'ı yerden kaldırmak istedi; Masal buna izin vermedi. Genç adamın ellerinden kurtularak tekrar yere diz çöktü.
Kendisine ne oluyordu böyle? Neden böyle davrandığı hakkında hiçbir fikri yoktu. Genç adam bu kez bi elini Masal'ın dizlerinin altına, boşta kalan elini de onun sırtına koyup onu yükledi. Masal çırpınıyor, çığlık atıyordu. Genç adam onu zorla bir banka oturttu. Arabasına koşup bir şişe suyu aldığı gibi Masal'ın yanına geldi. Masal, ona uzatılan şişeyi elinin tersiyle itti. Ayağa kalkmaya yelteniyordu ki, genç adam onu yerine oturttu. Bir kez daha su şişesini kıza uzattı. Masal, kendinde direnecek gücü bulamadığı için şişeyi titreyen elleriyle aldı; içemedi. Genç adam, Masal'dan şişeyi alıp ona içirmeye başladı.
Yaklaşık yarım saat ikisi de konuşmayıp öylece karanlığa baktılar. Sessizliği genç adam bozdu:"Neden bu kadar üzgünsün?"
"Bunun seni ilgilendirdiğini düşünmüyorum" dedi Masal sert bir şekilde.
"Doğru, bu beni ilgilendirmez ama sana yardım edebilirim."
"Sen kimsin ki bana yardım ediyorsun? Sen kendini ne sanıyorsun? "
"Bak,benim amacım sana yardım etme-"
" Neden? Neden bana yardım etmek istiyorsun? Beni nereden tanıyorsun?"
"Bak ben sa-"
"Kapa çeneni. Birdaha da sakın karşıma çıkma" Sinir içinde banktan kalktı ve yürümeye başladı.
Şimdi ne yapacaktı? Nereye gidecekti? Birkaç arkadaşını aramak istedi ama vazgeçti; hiçbirine bu benim arkadaşım diyecek kadar güvenmiyordu. Gidecek sadece bir yeri vardı, o da eviydi. İstmeye istemeye evinin yolunu tuttu. Oraya yaklaştıkça kalp atışları hızlanıyordu. Kapının önüne geldiğinde içeri girip girmemek konusunda tereddüt ediyordu. Onu, düşüncelerinden uyandıran şey kapıyı açan annesi oldu.