4. BÖLÜM GERÇEKLER

15 3 0
                                    

Salondaki sessizlik Masal'ı korkutmaya başlamıştı. Ne annesi, ne de babası tek kelime ediyorlardı. Masal da konuşmaya korkuyordu ama bu sessizlikten de korkuyordu.
  Göz ucuyla anne ve babasına baktı. Annesinin gözleri oldukça şişmişti ağlamaktan. Babasının yüzünü tam olarak göremese de yere diktiği bakışlarından pişman olduğu anlaşılıyordu. Neyin pişmanlığıydı bu?
  Yaklaşık yarım saat sonra babası Ahmet,bu korkutucu sessizliği bozdu. Kısık sesiyle;

"Kızım, kardeşinin başına gel-"

"Bu sabah ne oldu baba?"

"Kızım dinle, bak yarın..."

"Ben bugünü soruyorum anne. Yarınla ilgilenmiyorum" diye sinirle çıkıştı annesine Masal.

"Bak kızım sakin ol"

"Sakin filan olamıyorum ben baba. Benim bu sabah kardeşim öldü, sen bana sakin ol diyorsun. Sakin olmayacağım ben" Masal, sesini iyice yükseltmişti. Kendine hakim olamıyordu.

"Tamam kızım. Sana sabah olanları anlatacağız."

"Dinliyorum" dedi Masal koltuktaki duruşunu dikleştirerek.

"Biz...Biz, annenle-"

"Baba, söyle şunu. Siz annemle?"

"Birkaç gün önce  Fidan Abla'mın kızı Defne, süs balıklarını yıkarken cam fanus elinden kayıp yere düşmüş. Defne şimdi balıklarını su dolu küçük bir kabın içinde besliyor ve onlara bir şey olacak diye endişe ediyor. Biliyorsun, o balıkları ona ölen babası almıştı-"  diye anlatmaya başladı annesi. Babası Ahmet, karısının konuşmasını böldü ve kızının yüzüne değil de yere bakarak konuşmaya başladı;

" Annen de ona bir cam fanus almış."

"Eee, ne var bunda?"

"Benim tek suçum o cam fanusu Defne'ye almamdı kızım" diyerek araya girdi annesi.

"Neden ona hediye alsın ki? Buna ne hakkı var? "

"Ne demek ne hakkı var? O benim ablamın kızı. Tabi ki- "

"Ona ödediğin para da benim param. Sen o parayı- "

"Yeter! İkiniz de susun artık. Beni ne Defne'nin balıkları, ne de sizin paranız ilgilendirir. Benim umurumda olan tek şey bu sabah olanlar " Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştı ve sesini yükseltmemeye özen göstererek konuşmasına devam etti.

"Anne? Baba? Bu sabah neler yaşandı aranızda?"

"Annen, o fanusu satın alınca ben sinirlendim. Onlar gibi değersiz kişilere sen ne haklarla hediye alıp paranı boşa harcasın? diye çıkıştım. O sinirle elinden fanusu alıp kardeşinin beşiğini dayadığımız duvara attım. Fanus, duvara çarpınca kırıldı. Cam parçaları beşiğin içine ve yere düştü. "
  Babası duraksayıp, bakışlarını uzun süredir baktığı halıdan kızına kaydırdı.
   Masal, o an ne hissettiğini bilmiyordu. Bir şey hissedip hissetmediğini de bilmiyordu. Ne olmuştu ona böyle? Konuşması gerekiyordu. Dolaylı olarak da olsa, kardeşinin ölümünden annesi ve babası sorumluydu.
  Onlara kızması, bağırıp çağırması gerekiyordu. Ya da susup kardeşinin yasını tutması. Hangisini yapmalıydı? Doğru olan hangisiydi? Bunlardan başka bir seçeneği var mıydı? Bilmiyordu. O an tüm duygularını unuttuğu gibi; düşünmeyi, akıl yürümeyi de unutmuştu.
  Gözlerinden bir damla yaş aktı. Birkaç saniye sonra da sağ omzunda bir el hissetti. Bu, babasının eliydi. Kızını teselli sözcükleriyle sakinleştirmeye çalışıyordu.

"Geçecek bunlar kızım. Geçecek. "

"Ama kardesim geri gelmeyecek " bir damla yaş daha yanağından süzüldü. Hâlâ boşluğa bakmaya devam ediyordu.

*****
 
Annesi, Masal'ı durdurmaya çalışıyor, Masal ise eline aldığı giysileri bavuluna doldurmaya devam ediyordu. Son eşyalarını da bavulunun içine yerleştirip zor da olsa bavulunu kapattıktan sonra kapıya yöneldi. Kapının karşısında babasını görünce durdu. Babasını ilk defa böyle görüyordu; babası ağlıyordu. Masal buna inanmadı. Babası ağlamazdı. Babalar ağlamazdı. Onlar güçlülerdi. Çocuklarını, özellikle de kızlarını korurlardı. Böyle düşününce içi sızladı Masal'ın. Babası kardeşini koruyamamıştı. Babası, ona doğru bir adım atınca olduğu yerde kilitlendi Masal.
  Şimdi ne yapacaktı?
  Gitmeli miydi yoksa kalmalı mı?
  Babasını bu halde görmeye dayanamıyordu. Bu evde kalırsa da hep bu sabahı hatırlatacak, hep acı çekecekti.
  Birden kendini babasının kollarında buldu. Babası, ona ilk defa böyle sarılmıştı. Masal ilk defa babasının kollarında kendini güvende hissediyordu. Kararını verdi; gitmeyecekti. Onları bu halde bırakmazdı. Acı çekiyordu ama anne ve babası da aynı acıyı çekiyordu. Babasının gömleğinde bir damla yaş bıraktı. Ona daha sıkı sarıldı. Bu arada bir gürültü ve...

BANA GÜLMEYİ ÖĞRETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin