YAŞAMIN KIYISINDA (DAMON SALVATORE)

Bölüm 9

Jane: Seni dinliyorum.

Damon: Şu söylediklerin aklımdan hiç çıkmıyor. Gerçekten daha iyi olabilir miyim?

Jane: Evet, olabilirsin.

Damon: Nasıl?

Jane: Benim bildiğim ve senin bilmediğin bazı şeyler var. 

Damon: Peki sen nasıl öğrendin?

Jane: Uzun hikaye... Yılların araştırması diyelim, bir de aile mesleği sayılır.

Damon: Ne yani baban vampir geliştiricisi miydi?

Jane: Tabii ki hayır.

Damon: O zaman ne?

Jane: Bir karar vermişe benziyorsun?

Damon: Evet, verdim. Öğrenmek istiyorum.

Jane: Nedir bu şerefi bana bahşetme sebebin?

Damon: Düşündüm ki, dediğin doğruysa harikulade bir fırsatı tepmiş olacağım. Yaptığım ya da yapmak isteyip de yapamadığım bir sürü şeyden pişmanım zaten. O listeye bir tane daha eklensin istemedim, artık yaptıklarımdan pişman olmak istemiyorum. Sonunu düşünmemeye karar verdim hiçbir şeyin.

Jane: Sonunu düşündüğün bir şeyi zaten başaramazsın. Anı yaşayalım, Damon Salvatore. Senin şerefine...

Damon: Bence bize. 

Jane: Öyle olsun.

Jane, kendine bir içki ve Damon için de hem kan hem de içki getirdi. Damon'ın kararından memnun görünüyordu Jane. Ama Damon hala onun neden sabah sabah yine içki içtiğine anlam veremedi. İkisinin de düşünceleri farklıydı. 

Damon: Ne yapmam gerekiyor?

Jane: Her şeyin bir sırası var Damon. Öncelikle kuralları belirleyelim.

Damon: Hmm, ben kuralsız oynamaya alışkınım ama.

Jane: O Katherine'nin oyunu. 'Kural yok' bile bir kuraldır aslında Damon. Ama benim var.

Damon: Pekala, önce sen.

Jane: Bu konuyu Stefan bilmeyecek. Çünkü bazen çok kalın kafalı olabiliyor.

Damon: Benim için sorun yok. Ona hesap vermem ben...

Jane: Söylediğim her şeyi yapacaksın. Sorgulamadan.

Damon: Ouch! Bu biraz sert geldi.

Jane: Ben sert oynamayı severim.

Damon: Ben de öyle ama, emir almaktan hoşlanmam.

Jane: Sana emir vermeyeceğim zaten. Olanları gördükçe sen benden daha hevesli olacaksın...

Damon: Buna da peki. Başka?

Jane: Bu kadar. Sen söyle?

Damon: Seninle ilgili her şeyi öğrenmek istiyorum. Birlikte olacaksak kimle uğraştığımı bilmeliyim. Bilmeliyim ki yeri geldiğinde savunabileyim.

Jane: Korunmaya ihtiyacm yok.

Damon: Doğru. Ama ne olacağı belli olmaz. Seninle ilgili her soruma cevap vereceksin.