Jane: Pek misafirperverliğe girmez bu yaptığın.
Damon: Burası benim evim ve benim odam. İstediğin odayı kullanabilirsin, geniş bir ev burası.
Jane: Peki burayı istersem?
Damon: Benimle paylaşmak zorunda kalacaksın sanırım.
Jane: Benim için sorun değil. Kendine hakim olmanı öneririm, bu kadar açık görünebilirim ama vampir cazibene kapılıp kucağına atlamayacağım.
Damon: Tamam, merak etme.
Jane: Anlaştık. Bana pijama vermeyi düşünmüyor musun?
Damon: Arkandaki dolapta, istediğini alabilirsin. Ama benim için fark etmez, burası gayet sıcak.
Jane: Kapa çeneni ve o maviş gözlerini üzerimden uzaklaştır.
Damon: Pekala, sen kazandın yine.
Jane: Sevdim bu oyunu.
Damon: Alışmasan iyi edersin.
Üstündeki kanlı gömleği çıkarıp Damon'ın pijama takımlarından birini alıp giydi. Damon gözünü açtığında sabahın o köründe bir kahkaha daha attı. Pijamaları Jane'e biraz büyük gelmişti ve bu haliyle öyle tatlı görünüyordu ki?
Damon: Ah, seni yanımdan ayırmamam lazım.
Jane: İyi olur. Amacım bu zaten.
Sessizce yanına sokuldu ve arkasını döndü. Üşüyordu, odası gerçekten soğuk sayılabilirdi.
Damon: Üşüdün mü?
Jane: Biraz. Ama ısınırım, sen uyumana devam et.
Damon: Birşey daha getireyim örtmek için.
Jane: Hayır, gerek yok. Yeterince rahatsızlık verdim zaten.
Damon: Öyle birşey olmadı. Madem kalkmamı istemiyorsun, başka bir fikrim var.
Damon, yatakta biraz daha Jane'e yaklaştı ve kolunu ona doladı. Jane'in kalbi yerinden çıkacakmış kadar hızlı atıyordu. Ondan hoşlanmıştı.
Jane: Nasıl olur da bu kadar sıcak olabilirsin?
Damon: Oluyor işte, kan akışını kontrol edebiliyorum. Hızlandırıp ısınmasını sağlıyorum.
Jane: Bu harika bir şey. Hiç üşümemek.
Damon: Evet, güzel. Ama vücudunda yeterince kan olması gerekiyor. Her zaman...
Jane: Biliyorum. Yine de çok güzel bu.
Son sözleri fısıltıyla karışık çıkmıştı ağzından. Uykuya dalmıştı Jane, Damon bir süre daha uyanık kaldı ama onu o kadar masum uyurken gördüğünde ağırlaşan göz kapaklarına hakim olamadı.
Stefan: Damon, biz geldik.
Elena: Evde yok sanırım.
Stefan: Dün gece burada birisi varmış.
Elena: Nereden anladın?
Stefan: Masaya bak! 2 kadeh var... Kan içmiş!
Elena: O zaman bir insan değil, değildir yani.
Stefan: Eğer onu hipnotize ettiyse olabilir. Lanet olsun Damon, ne zaman vazgeçeceksin?
Stefan ve Elena hızla yukarı çıkıp Damon'ın odasına yöneldiler.İçeri girip etrafa bakındıklarında kanlı bir gömlek bulunca Stefan doğruca başına gitti. Yatakta bir kız vardı ve Damon ona sarılmış uyuyordu. Elini kaldırıp kıza dokunacaktı ki, Damon sertçe yakaladı kolunu.
Damon: Stefan? Ne arıyorsun odamda?
Stefan: Kim bu kız Damon? Yine hangi masum insanı kurbanların arasına aldın?
Damon: Saçmalama, kimseyi tabii ki.
Elena: Peki bu gömlek ne?
Damon: Seni ilgilendirmez.
Sert bir bakışla cevap vermişti ona. Elena, hemen elindeki gömleği yere bıraktı. Bu arada Jane uyanmıştı.
Jane: Sakin ol Salvatore. Beni içmedi... İçmez zaten!
Stefan: İyi misin?
Jane: Bu yatakta ve onun yanında uyanıp kötü olmak mümkün mü?
Stefan: Ne?
Damon: Boşver.
Jane: Ben Damon'ın bir arkadaşıyım, adım Jane Carter. Memnun oldum...
Stefan: Arkadaşı mı? Damon'ın hiç arkadaşı yok ki.
Jane: O senin görüşün, buradayım işte. Ve elimi geri çevirebilecek kadar kaba birisin bence.
Jane yataktan kalkmış pantolonunu giyiyordu. Kendine çeki düzen vermeye çalışırken Elena ve Stefan'da onu şaşkınlıkla izliyordu.
Stefan: Özür dilerim. Stefan Salvatore.
Jane: Biliyorum. Önemli değil...
Elena: Peki bu gömlek ne böyle?
Jane: Pek önemli birşey değil. Bir yaram vardı yolda kanamaya başlayınca aklıma Damon geldi. Uğradım işte. Değil mi Damon?
Damon, bu kadar hızlı yalan sıralaması ışığında ve o sabah mahmurluğuyla sadece kafasını sallayabildi.
Jane: Buraya taşınıyorum ben de. Bazı ufak sorunlar çıktı, soluğu burada aldım. Sadece pansiyonlardan hoşlanmıyorum o kadar. Korkma evini işgale gelmedim Stefan. Benim de bir evim var, en azından olacak yakında.
Stefan: Vampir misin?
Jane: Alakam yok. Ben de Elena gibi sadece insanım...
Damon: Özel bir insansın sen.
Jane: Teşekkürler tatlım. Ben gidiyorum, tekrar görüşeceğiz.
Stefan: Bu kadar mı yani? Vampir değilsin, bizi biliyorsun. Seni öylece salacağımızı mı düşünüyorsun?
Jane: Evet, çünkü benden korkmana gerek yok. Bunu yıllardır biliyorum, merak etme. Benden değil etrafındaki başka hainlerden kork sen.
Damon: İşte benim kızım.
Jane: Ve beni görmeye alışsan iyi edersin. Sık sık karşılaşacağız... Size iyi günler!
Damon yatakta kollarını bağlamış kapıdan çıkışını izliyordu Jane'in. Nasıl da mest olmuştu Stef'e söylediklerinden, anlatılamazdı. O şaşkın yüzler şimdi Damon'a çevrilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAŞAMIN KIYISINDA (DAMON SALVATORE)
FanfictionÖlüm nelerin başlangıcı olabilir? Ölmemek için ne kadar ileri gidebilirsin? Ona yardım edebilecek tek kişinin, bir vampir olduğunu öğrenen Jane'in; Dünya'nın en karşı konulmaz vampiri Damon Salvatore'la olan sınavı yeterince zor iken, buna bir de...