-4. Bölüm-
Aman tanrım!! Hayallerimde ki yakışıklı şu an tamda karşımda duruyordu. Ben Harry' e bakarken Nora beni karşımda duran bu beş taş varlıkla tanıştırmak için araya girdi.
Nora: Evet arkadaşlar. Bu Alexis. Okulumuza Fransa' dan geldi.
1D: Hoş geldin
Alexis: Hoş bulduk. Umarım iyi anlaşırız. (Çok heyecanlı olduğumdan dolayı ne diyeceğimi bilemedim)
Zayn: Demek Fransızsın??
Alexis: Sayılır. Aslında tam olarak kökenimin neresi olduğunu bilmiyorum. Ben ve ailem babamın işi nedeniyle hep ülkeden ülkeye taşınmak zorunda kaldık.
Niall: Senin yerinde olmak isterdim doğrusu. Böyle bir hayat harika olmalı. Hep yeni yerler görmek ve yeni insanlar tanımak güzel olmalı.
Alexis: Şundan eminim ki hiç bir güzel yanı yok. Senelerden beri oradan oraya savrulmak beni yoruyor. Ama...
Bunu söyleyebilir miydim? Bir directioner olduğumu söylemeliydim
Niall:Ama ne?
Alexis: Yani şunu söylemek gerekirse hayatımda ilk defa taşındığımız için mutluyum. Çünkü burada sizinle karşılaşacağımı tahmin bile etmezken şu an sizin yanınızdayım ve bu bir directioner için hayatın en güzel anı olmalı.
Louis: Tanrım directioner olman çok güzel. Bu demektir ki sende bizim meleklerimizden birisin.
Liam: Dostum direcitoner arkadaşımızın olması bence harika. Seni asla bırakmayız. Yani sen farklısın. En azından bizi gördüğün için çığlık. Değil mi Harry?
Hepimiz güldük. Fakat Harry çok sessizdi. Sadece bana bakıyordu. Ne yapmaya çalıştığını anlayamadım. Bana bakması beni rahatsız etmişti. Utanmıştım.
-Harry'nin ağzından-
Alexis'e bakmam onu rahatsız etmişti sanırım. Ama bakmadan duramıyordum. Mükemmeldi. Güzeldi. Akıllı bir kıza benziyordu. Aynı zamanda bir directionerdı. Belki de ilk görüşte aşk dedikleri buydu. Gülüşü ve saçlarını eliyle savuruşu beni büyülüyordu. Onunla daha tanışmamıştım. Ortamı sessizlik kapladı. Bence tanışmak için uygun bir zaman.
Harry: Seninle tanışmadık. Ben Harry.
Alexis: Evet seni tanıyorum. Hatta tüm dünya tanıyor.
Harry: Kesinlikle. Bu arada tanıştığıma gerçekten çok sevindim. Sen harika birine benziyorsun. Hoş birisin. Bence kesinlikle iyi anlaşacağız. Bundan şüphe duyma. Ben duymuyorum çünkü.
-Alexis'in ağzından-
Tanırmmm! Sonunda konuşmaya başlamıştık. Çok güzel gülüyordu. Beni büyülemişti. Farklı aynı zamanda güzel bir enerjisi vardı. Son söyledikleri benim kalp krizi geçirmeme sebep olabilirdi. Beni hoş bulmuştu. Bu bile bana yeterdi. Bana en son attığı bakış sanki beni sevdiğini söyler gibiyidi. Farklı bakıyordu. Tanrım!! Harry'e aşık olamazdım. Evet ona aşıktım. Ama acı çekmekten korkuyordum. Ya beni sevmezse veya bana soğuk davranırsa. Korkularımla yüzleşmeliyim. İçimden geldiği gibi davranacağım.
Zil sesiyle beraber resim atölyesine gitmeye başladık. Arkamızdan onlarda geliyordu. Aaaa tabi ya onlarda bizim sınıftaydı. Tamamen unutmuştum. Bunun aklıma gelmesi beni mutlu etti. Ayyy çok heyecanlandım yine. Sınıfa girdiğimizde yerime geçtim. Yanıma Nora'nın oturacağının beklerken Harry oturdu. Bu beni fazlasıyla mutlu etti. Ders resim dersiydi. Bu öğretmen biraz kafada kaçık birisine benziyordu açıkçası.
Harry: Bu bayan Volter. Kendisi tuhaftır. Ama özünde çok iyi bir bayan.
Alexis: Umarım öyledir. Beni ürkütüyor.
Biz konuşurken Bayan Volter büyük torbasından bir sürü bıçak çıkarttı. Tanrım sanırım bizi öldürecekti. Harry' de şaşırmıştı. Birbirimize endişeli bir şekilde bakıyorduk. Tabi bu bakışma beni kısa süreliğine heyecan patlaması yaşamama sebep oldu. Sanırım Harry bunu anlamış olmalı ki bana doğru sırıttı. Ama biz hala bıçakların amacını anlamaya çalışıyorduk. Çok geçmeden Bayan Volter bize açıklama yaptı.
Bayan Volter: Evet gençler. Bunları neden çıkardığımı merak ediyorsunuz. Bakışlarınızdan bu kolayca anladım. Bu gün dersimiz bir objektif yani bir nesne çizeceğiz. Sizden bu bıçakların resme dökmenizi istiyorum. Tüm sıralara teker teker bıçakları yerleştireceğim.
Bu sırada Harry'nin bana baktığını ve beni incelediğini hissetim. Ona gerçekten aşık olmuştum. Bana bakışıyla ona karşı bir kez daha büyülenmiştim. Bunları düşünürken Bayan Volter masamıza bıçak bıraktı. Resim kalemlerimizi alıp çizmeye başladık. Resme karşı yeteneğim olduğu için pek zorlanmadım. Harry'nin ne çizdiğini pek göremiyordum. Tüm ders boyunca çizim yaptım ve Harry'nin kendimle ilgili sorduğu soruları cevapladım. Onun benimle ilgilenmesi hoşuma gidiyordu. Sonunda zil çalmıştı. Harry'nin çizimini merak etmiştim. O bunu anlamış olmalı ki hemen resmi bana gösterdi ama bu bir bıçak resmi değildi. Benim yandan görünüşümü çizmişti. Ona bir kez daha aşık olmuştum. Sanırım birbirimizden hoşlanmıştık. Bana doğru yaklaştı.
Harry:Benden sana küçük bir hediye.
Bunu söylerken kulağıma fısıldamıştı. Ayrıca sıktığı parfümde müthiş kokuyordu. Bir süre o şekilde kaldık. Sonra benden özür dileyip gitti. Neden ki anlamadım? Keşke gitmeseydi ama yine karşılaşacağız. O yüzden yanımdan gitmesini pek kafama takmadım. Ona gerçekten bağlanmıştım. Tüm kalbimle ve tüm benliğimle.
Sonunda lanet olası okul bitmişti. Bende eve doğru ilerliyordum. Birden aklıma valizin sahibin geleceği aklıma geldi. Eve geldiğimde hemen üstümü değiştirdim. Valizi aşağı indirdim. Sahibinin gelmesini bekledim. Sonunda kapı çalmıştı. Kapıya doğru valizi sürükleyerek ilerledim. Ve kapıyı açmıştım. Aman tanrım!!! Ama bu... Tesadüfe bak.