-5. Bölüm-
Aman tanrım! Bu olamaz. Karşımdaki Harry'di. Nasıl olur. Tanrım o kadar mutluyum ki anlatamam. O da benim kadar şaşırmışa benziyordu. Biz böyle aptal aptal birbirimize bakarken Harry'yi içeri davet etmeli miyim diye düşündüm. Acaba davet etsem yanlış anlar mı? İlk günden beni sürtük sanmasını istemem ama yine de davet etmeye karar verdim.
Alexis: İçeri geçebilirsin
Harry: Rahatsız etmek istemem.
Alexis: Yo hayır benim için problem değil. Geç hadi.
Harry: Tamam senin için sorun yoksa benim içinde yoktur.
Beraber içeri geçtik. Ona bir şey ikram etmemi ister mi diye sordum. Limonata istediğini söyledi. Limonata ne alakaysa. Hemen mutfağa doğru ilerledim. Tezgahta onun limonatasını hazırlarken. Ocakta ki tencereden Harry'nin yansımasını gördüm. Arkadan beni izliyordu. Bu beni mutlu etmişti. Ona çok feci şekilde aşık olmuştum. Vazgeçemeyecek kadar. Bunları düşünürken Harry'e limonatasını götürdüm. Bir an çok sessiz oldu. Sessizliği bozan Harry oldu.
Harry: Emm şey ben bu gün olanlar için üzgünüm. Bir anda yanından gittim. Birde sana karşı sanırım fazla yakınlık gösterdim. Seni rahatsız edebileceğimi düşündüm.
Alexis:Sorun değil. Beni üzmedin veya kırmadın. Rahatsız etmedin tam tersine mutlu ettin. Hem de çok.
Harry bu cevabım karşılığında mutlu olmuşa benziyordu. Gülümsemesi tüm suratına yayıldı.
Harry: Valizim nerede?
Alexis: Yukarıda odamda. Tek başıma taşıyabileceğimi sanmıyorum. Gerçekten oldukça ağır.
Beraber valizi almak için yuları doğru ilerledik. Ben önde o arkada ilerlerken odaya geldik. Odamın içine girdik. Harry odamı incelemeye başladı. Beğenmiş olmalı ki yüzünde hafif bir tebessüm oluştu. Sonra bir anda gözü yatak baş ucumda duran onun bana resme ilişti. Onun bana çizdiği resmi baş ucuma bantlamıştım. Bunu görünce arkasını dönüp sırıttı. Çok tatlı. Valizi alıp beraber aşağıya indik. Gitmesi için kapıyı açtım. Tam çıkarken cüzdanını düşürdü ama o bunu fark etmemişti.
Cüzdanı yerden alıp koşarak yanına doğru ilerlerken ayağım babamın bahçeye koyduğu merdivene takıldı. Az kalsın yere düşecektim ki Harry beni belimden kavradı. Çok yakındık. Beni kendine biraz daha yaklaştırdı ve kulağıma bir şeyler fısıldadı.
Harry: İç çamaşırların gerçekten güzellermiş. Renk seçimin iyi.
Eyvahhhhhh! Harry valize ki iç çamaşırlarımı görmüştü. Utancımdan ölmek istiyorum, gebermek istiyorum, kendimi bıçaklamak istiyorum. Utandığımı anladı ve bir anda kahkaha atmaya başladı. Bende dayanamadım ve kahkaha atmaya başladık ikimizde. Ardından elini belimden yavaşça çekti ve arabaya doğru ilerlemeye başladı. O çok fazla uzaklaşmadan arkasından bağırdım.
Alexis: Senin de boxerların güzelmiş.
Harry: Emin ol iç çamaşırlarımı gören tek kadın sen değilsin.
Ne yani? Nasıl ? Yüzümde ki gülümseme solmuştu. Yıkılmıştım. Harry bir sürü kadınla tanışmıştı. Ben onun için önemsizdim. O çapkındı. Kendi kendime hayal kurmuştum. Hepsi o anda bitti. Üzüldüğümü ve kırıldığımı anlamıştı. Hemen yanına geldi.
Harry: Bak ben öyle demek istemedim. Ağzımdan bir anlık çıkıverdi.
Alexis: Harry bence gitmelisin.
Harry bu cevabıma bozulmuştu ve sinirlenmişti. Sanırım kendine kızmıştı. Hızlı ve sinirli adımlarla arabaya doğru ilerledi ve gitti. Gittiği anda ağlamam bir oldu. Göz yaşlarımı tutamadım. Eve girip yatak odama çıktım ve dilediğimce ağladım. Sonunda ağlamam durdu ve toparlanmaya çalıştım. Tabi bu bir kaç dakikada Harry'den tonlarca mesaj ve çağrı gelmişti. Tabi hiç birisine cevap vermedim. Moralim gerçekten çok bozuktu. Aklıma Nora geldi. O benim moralimi düzeltebilirdi. Hemen onu aradım.