SAĞIR

Operation ( Operasyon)

" Jaxon beni eve götür." diyebildim sadece. Ama ağzımdan çıkan kelimeleri ben bile duyamadım. Bunun nedeni cihazın yine bozulmasıydı. İçine su kaçmış olmalıydı. Daha kötü başıma ne gelebilirdi ki acaba ?
Jaxon' ın kıpırdayan dudaklarına bakıp, muhtemelen sözünü kesip " Duymuyorum, sanırım cihazım bozuldu." diye yüzümü ekşiterek konuşmaya başladım. Elleri yanaklarımı bulup birşeyler söylediğinde gözümden düşen bir damla yaş elleriyle buluştu. Daha sonra beni hızla kucağına aldı ve kalabalığı yarıp ilerlemeye başladı. Görüş alanıma Nicola girince heyecan ve endişeyle birşeyler anlattığını daha sonra Jaxon ona dönüp sanırım duymadığımı söylediğinde mahcup bakan ve ağlamaya yakın gözlerini izledim.
Rezil olmuştum , yine rezil olmuştum. Yine tanıdık simaların kahkalarına şahit olup acırcasına diktikleri bakışları altında ezilmiştim. Yoruluyordum. Belki bunu söylemek için erkendi ama ben çok yoruluyordum.

~ Yazarın Ağzından ~
Genç oğlan yine her zaman ki donuk suratıyla odaya girdi. Bir yandan içindeki neden büyüdüğünü bilmediği volkanın patlatmasını istiyordu. Fakat bu sefer duygularını her zamankinden daha çok saklaması gerektiğini düşünüyordu. Daha da çok zincir vurmak istiyordu mimiklerine aslında. Sahi niye sinirliydi? Neye sinirlenmişti? Daha birkaç gün önce gördüğü kız neden dünyasına bu şekilde dalmıştı? Niye ona bunu yapanları yumruklamak istiyordu. Belki de kardeşinin partisini mahvettikleri için diye düşündü. Düşmanı olarak gördüğü , sevgilisinin biricik kuzeni Jaxon' ı daha iyi tanıyordu. Belki de o kızın ,düşmanının yanında olmasını istemiyordu. Birkaç adımda odanın bir duvarını kaplayan camın önüne geldi ve bahçedeki havuzu izlemeye başladı. Sıkıntılı bir şekilde ellerini saçlarından geçirdi.
Arkasından dolanan bir çift kol duraksamasına neden oldu.
" Eğlenceli geceydi , şu sondaki şey Dave'lerin işi olmalı. Tanrım! Çok komikti, bir yandan da üzücü. Kızın yüz ifadesini gördün mü ?"
ardından nedense o an itici bulduğu kıkırtıyı duydu.
" Neden gidip yatmıyorsun? " diye hızla ve hafif yüksek bir sesle konuştu.
Kızın şaşkın yüzüne kısa bir bakış atıp kollarının arasından çıktı ve duş almak üzere banyoya doğru ilerledi. Kızın kendi yatağının örtüsünü kaldırdığını görünce " Senin için oda hazırlattılar Travis. İyi geceler." diye net bir şekilde konuştu ve banyoya girip kapıyı kapattı. Umarım geldiğinde Travis' i içeride bulmazdı. Tek istediği biraz yalnız kalıp dinlenmekti..

~ Madelyn ~
Gözlerimi zorlukla açıp etrafa baktım, odamdaydım.
Dün Jaxon arabayla eve bırakırken uyuyakalmış kendimi bu sabah burda bulmuştum. Sahi nasıl getirmişti odama ?
Başıma aniden giren ağrıyla elimi ateş içinde olan başıma götürdüm. Şu an bunları düşünemeyecektim. Çok kötü durumda olduğumun farkındaydım.
Dün ki havuzun soğuk olan suyuna bi de rüzgarlı hava eklenince hasta olmam gayet tabi kaçınılmazdı. Bi de bağışıklık sisteminin olduğundan şüphe ettiğim hassas vicudum hemen kendini bırakınca sabah korkunç bir ağrı ve ateşle güne merhaba demiştim.
Ağır hareketlerle yatakta dikleşip ayaklarımı aşağıya sarkıttım.
Dolabıma doğru ilerleyip üstümü değiştirmek için kalın eşofmanlarımı aldım. Bir an kulağımdaki basıncı hissedince olanların farkına vardım. Cihazım bozulmuştu ve ben duymuyordum. Elim hızla kulağıma gitti. Cihazı yerinden yavaş bir şekilde çıkarıp inceledim. Bunu gizlice yaptırmam gerekiyordu. Hızla yatağımın yanındaki kilitli çekmeceye doğru ilerledim. Dolabımı her zaman kilitlerdim çünkü içinde 3 yıldır bütün duygularımı döktüğüm 3 defterim ve David Beckham' a olan aşkımı anlattığım birçok yazı vardı. Cihazlarımı aldıktan sonra da annemin onca ısrarına rağmen cihazların bende kalmasını isteyip bu çekmeceye yerleştirmiştim. Çekmeceyi açıp iki kutudan birini alıp içinden cihazları çıkardım ve kulaklarıma yerleştirdim. Rahatlamış bir şekilde dolabıma ilerlerken kapımın tıklanmasıyla başımı kapıya çevirdim. Sanırım tam zamanında takmıştım.
" Gel" annemin içeri adımladığını görünce tepkisini ölçmek için yüzünü inceledim.
" Anlaşılan dünki parti pek iyi geçmedi. "
Tam itiraz edeceğim sırada yine konuşmaya başladı.
" Hadi ama, bunu anlamak zor değil, ayrıca dün seni bırakan çocuk ustaca yalan söylediğini sanıyordu ama ıslak elbisenin üstüne giydiğin eşofmanlar gözümden kaçmadı. Tırnak içinde söylüyorum " Islak elbisen". Şimdi konuşmaya başla, hemen."
" Ama "
" Hadi. "
Çaresiz bir şekilde nefesimi vererek anlatmaya başladım.
" Bir kız var , işitme cihazımı aldığım gün, okuldan beni alacağın zaman bana herkesin önünde çelme taktı. Ve dün gece de beni havuza itti "
Gözleri kızgınlıkla açılırken sinirle konuşmaya başladı.
" Ne yani sen de şu filmilerdeki saf kızlar gibi tepkisiz mi kaldın?! Neden hiç bana çekmedin bilmiyorum! " Gözlerimi devirdiğimde gözlerini daha da büyüterek bakmaya başladı. Daha sonra durumumu farketmiş olacak ki elleri hemen yüzümü buldu.
" Bu halin ne !" bağırdığında gözlerimi devirdim.
" Üstünü değiştir hastaneye gidiyoruz."
Gözlerimi büyüterek ona baktığımı görüp " İtiraz kabul etmiyorum." diyerek ayağa kaldırdı beni. Kapıya doğru yürürken konuşmaya başladı
" 10 dakikaya hazır ol yoksa en alt çekmecene sakladığın David Beckham posterlerini parçalara bölünmüş bir şekilde bulursun.
Dehşetle gözlerim açıldı. " Onları nasıl buldun?" diye korkuyla konuştum.
Dönüp bir bakış attığında bunun 'sabrımı zorlama' demek olduğunu anladım ve hızla dolaba ilerleyip içinden siyah dar pantolonumu ve beyaz salaş tişörtümü alıp giydim alt dolaptan da beyaz sporlarımı çıkarıp giydim ve çekmeceme ilerleyip posterlerimi kontrol ettim. Çok şükür ki yaşıyorlardı.David' in dudağına bir öpücük bırakıp çekmeceyi kapattım.
Saçımı yukarıdan at kuyruğu yapıp kızarmış yüzüme birşey sürme gereği duymadan aşağıya indim.

4 Saat sonra

"Anne gerçekten yeter, ben iyiyim. "
Ağzıma hızla sokulan portakallı şurubun arasından iğrenerek konuşmaya başladım. 3,5 saat önce hastaneye gidip doktorun verdiği ilaçları aldıktan sonra eve gelip annemin zoruyla yatıştım. Aklıma gelen şeyle hemen yatakta dikildim.
" Telefonum !"
Annem omuzlarımdan itip tekrar yatağa yatırdı ve dolabımın kenarından daha yeni orda olduğunu farkettiğim çantamı alıp içinden telefonumu çıkardı ve bana uzattı. Hızla telefonu elime alıp açtım. Çok şükür ki o da benimle birlikte havuzu boylamamıştı. Gelen mesajları görünce gözlerimi hayretle açtım. 72 mesaj gelmişti. Jaxon' dan 19, Nicola' dan 51 mesaj gelmişti. Diğer iki mesaj da tanımadığım numaradan gelmişti. Nicola' nın mesajları hep merak mesajlarıydı. Jaxon ise ne yaptığımı sorduğu bir kaç mesajdan sonra " melek , prenses" gibi içimi rahatlatabilecek şeyler yazmıştı. Diğer numaradan gelen iki mesaja baktığımda şokla açılan ağzıma ve ardından düşen omzuma engel olamadım.
" Küçük karınca suya mı düştü."

" Neden okulun haber sitesine bakmıyorsun? Belki sen de dayanamaz kendi rezilliğine gülersin. Lol."
Hızla "Cambridge Üniversitesi" yazıp çıkan sonuçlardan okulun sitesi olduğunu tahmin ettiğim adrese tıkladım. Önüme çıkan videoyla ne yazık ki bunun okulun kendi sitesi olduğunu anladım. Videoyu açtım ve izlemeye başladım. Aslında bunlar baştan beri planlanan şeylermiş, yaklaşık 10 kişi bunu grup şeklinde planlamış.Çünkü videoda birçok kişi kameraya bakıp gülüyordu. Suyun içinde yüzüme yapışan saçlarımla çırpınışlarımı görünce bana doğru hızla gelen "o"na takıldı gözüm. Daha sonra beni çekip çıkaran Jaxon'a. Video burada bitiyordu.
Tanrım. Neden benimle uğraşıyorlardı? Hadlerini bildirmemi mi istiyorlardı?
O zaman beklemelerine gerek yoktu. En kısa zamanda başta o sürtük olmak üzere hepsine haddini bildirecektim. Sadece bu rezilliğin kaldırılmasını istiyordum. Bu yaşananlar ne külkedisi masalıydı , ne de onları güldürecek bir tiyatro.
Telefonu kulağıma götürüp birkaç çalıştan sonra cevap veren Jaxon' ın uykulu sesine gülerek karşılık verdim. "Heey, sen gülüyor musun? Yoksa şu an yatağında hüngür hüngür ağlayan bir kızın hıçkırığı mı bu duyduğum ? " Göz devirerek cevap verdim.
" Sana da merhaba Jaxon." Ardından bir kıkırdama sesi duydum. " Sesin iyi gibi geliyor."
" İyiyim çünkü." dedim ve kıkırdadım. " Ciddi misin?" diyerek şaşkın sesiyle konuştu. "Evet aslında iyiyim ,sadece senden şu okulun haber sitesindeki videomu sildirmeni isteyecektim." " Gerçekten mi ? Halloldu bil hemen çocuklara söylüyorum." dedi. Ardından konuşmasına devam etti.
"Aslında bakarsan iyi olmana sevindim, senin yerinde kim olsaydı gün boyu yataktan çıkmazdı."
" Motive etme şeklin bu mu? " diyerek göz devirdim.
" Hayır hayır, yani onlara istediklerini vermeyeceğin için mutluyum. "
" Emin ol buna izin vermeyeceğim" dedim ve sıkılı dişlerimi serbest bıraktım.
" Aslında ne diyeceğim biliyor musun, Boiler diye bir gece klübü var ,Sara'nın abisinin klübü. Oraya gidip Sara' nın Mathew' le birlikte kokain çekerken çektiğim fotoğraflarını görmesini sağlarsak belki de yeterince bedel ödeyeceklerdir.Ha? " Şaşkınlıkla açılan ağzımı nihayet kapatıp konuşmaya başladım.
" Ciddi olamazsın. Gerçekten böyle insanlar mı bunlar? Tanrım hepsi birbirinden sorunlu."
Sara beni suya ittiren kız olmalıydı. Nasıl biriydi de bu kadar sorunlu oluyordu?
" Eee ne diyorsun bu gece operasyona çıkıyor muyuz?" Dişlerimin arasındaki dudaklarımı serbest bırakıp tereddütlü bir şekilde cevap verdim.
" Sanırım..."

~~ 4 saat sonra ~~
Deri ceketimi giyerken hızla kendimi Jaxon' ın arabasına attım.
" Sen ciddi misin? "
" Ne?" diyerek soran gözlerimi ona çevirdim.
" Operasyona gidiyoruz kendimizi yedirmeye değil. Farkındasın değil mi ?" Tekrardan " Ne?" diyerek demek istediğini anlamak için bakışlarımı üstüne yoğunlaştırdım. " Bu kadar dikkat çekici olmak zorunda mısın ? Anlaşılan bu işi kendim halledeceğim. Yoksa gece boyunca seni erkeklerden korumak zorunda kalacağım." diyerek üstüme baktı. " Duyanda mini etekle geldim sanır. Sadece siyah pantolon ,tişört ve ceket, bunda ne var?" Bunda gerçekten ne vardı kıyafetlerim pantolonumun şeritli modelinin açıklığının dışında gayet normaldi. Saçlarımı at kuyruğu yapmıştım ve hafif bordo bir ruj sürmüştüm.
" Keşke o ortamı bir defa görseydin neden böyle korktuğumu anlardın. Tanrı yardımcın olsun."
İçimdeki birden büyüyen endişeyle gözlerimi cama çevirdim ve tanrıya dua etmeye başladım. Bu gece baya uzun olacaktı...