Aşağıya indim ve bir araba kapının önünde beni bekliyordu. Arabayı hemen hatırladım. Bu jamie'in arabasıydı. Hemen arabaya bindim ve şoför beni gideceğim yere kadar bıraktı. Ve arabadan indikten sonra restaurana girdim.Karşımda Jamie oturuyordu. Beni görünce ayağa kalktı ve yanıma geldi. Bana '' Hoşgeldin, nasılsın? '' dedi. ''İyiyim teşekkürler. Sadece biraz heyecanlıyım.''dedikten sonra bana '' Aslında ben de heyecanlandım. Yani seni her görüşümde heyecanlanıyorum. Heyecanlanmeadan duramıyorum. İşte ben de seninle bunkonuyu konuşacaktım. Buraya gelme sebebimiz de bu. Lütfen otur'' dedi ve benim sandalyemi çekerek beni oturttu. Gerçekten o kadar kibar ki. Onun yanında kendimi prenses gibi hissediyorum. Bu akşam ne konuşacağımız belliydi. Sanırım artık bana beni sevdiğini söyleyecek. Ve şöyle söze başladı.'' Aslında ben seninle çok konuşmak istedim ama bir türlü cesaretimi toplayamadım. Ve artık kendimi hazır hissediyorum. Aslında ikimizde biliyoruz . Bu akşam seni neden çağırdığımı.'' dedi ve ben çok heyecanlandım. Sonra söze şöyle devam etti. '' Jane ben sena iş yerine gelmeye başladığından beri aşık oldum. Yani seninle konuşmalarımız, yemekler yememiz, seni tanımam öyle bir zaman geçtiki, senin o gülüşün, bakışın, her şeyinle beni derinden etkiledin ve ben sana aşık oldum. Evet sana aşık oldum. Hem de çok . Her gece yatmadan seni düşünüyorum. Seninle olan anılarım aklıma geliyor ve çok heyecanlanıyorum . Kalbim yerinden çıkacakmış gibi oluyor. '' dedi ve ben bir an dilimi yuttum gibi hissettim. Hiç bir şey diyemedim. Bu benim hayalimden de öteydi. Sonra bana baktı. Beni ayağa kaldırdı. Ve eğilerek '' Her sabah gözümü açtığımda beni görmeye sağlıkta hastalıkta yanımda olmaya bir ömürünü benimle paylaşmaya var mısın, Jane benimle evlenirmisin? '' dedi ve ben '' Jamie ben seni çok seviyorum Gerçekten çok seviyorum. Aynı duyguları ben de sana karşı hissediyorum. Sevdiğim biriye nasıl hayır diyebilirimki. Tabikide Evet, Evet, Evet.'' dedim ve ayağa kalkarak bana sarıldı . Sonra elindeki yüzüğü parmağıma taktı. Yüzük gerçekten de bayağı büyüktü. Sonra birbirimize baktık.O an dünyanın en mutlu iki sevgilisi gibiydik. İkimiz de çok mutluyduk. Ve onunla her zaman mutlu olucağıma eminim. Ve sinra yemek yedik ve restaurandan çıktık. Tekrar arabaya bindik ve evin yolunu tuttuk. Sonra beni arabadan indirdi ve vedalaşarak evime gittim. O gece hiç uyuyamadım. Aynı şekilde Jamie de öyle. Bütün gece mesajlaştık onunla. Ve ben dünyanın en mutlu insanıydım o gün.Benden mutlusu oamazdı herhalde. Ve nihayet sabah oldu. Bir an önce kalktım.Kahvaltımı yaptıktan sonra hemen çıktım. Çok mutltuydum. Kendimi çok iyi hissediyordum. Bugün biraz. yürümek istedim.Yürürken birden karşıma bir araba çıktı. Çok hızlı geliyordu. Yolun ortasında kalmıştım. Korkudan ne yapacağımı bilemiyordum. Tamamaen tutulmuştum. Araba bana çok yaklaştı ve tam beni ezecekken aniden beni biri tutup kenara çekti. Ne olduğumu anlamadım. Bir baktım ki uzun boylu, siyah saçlı, siyah kaş ve gözlü, esmer ve yakışıklı mı yakışıklı bir adam. Beni öyle sıkı tutmuşki hiç bırakmadı. Bir dakika filan hiç konuşmadım. Ve kendime gelmeye çalıştım. Biraz dinlendikten sonra o bana '' İyimisiniz hanımefendi? Sizin için çok endişelendim. dedi. Ben de ''İyiyim, teşekkür ederim. Hayatımı kurtardınız, size borçluyum.'' diyince bana " Ne demek lütfen bunu borç olarak görmeyin. Kim olsa aynı şeyi yapardı.'' dedi. Ben de '' Benim işe gitmem gerekiyor çok geç kaldım. Kusura bakmayın.'' diyince bana '' Ne demek tabiki gidebilirsiniz. Ama adınızı henüz öğrenemedim. '' dedi. Acaba adımı neden merak ediyordu. Gerçi ben de ona borçluydum. Adını öğrenmem gerekiyordu. Ve kendimi toparlayarak'' Benim adım Jane . Peki senin adın ne? '' Pekala, Benim adım Andrew. '' dedi. Bir an çok havalı bir ismi olduğunu düşündüm. Kendiside havalıydı. Sonra bana '' İstersen seni istediğin yere kadar bırakabilirim.'' dedi ve ben de '' Aslında biraz geç kaldım, ama medem öyle diyorsun,bırak bakalım. '' dedim ve beni köşede duran lüks arabasına doğru götürdü. Arabası gerçekten de çok güzeldi. Kapımı açtı ve beni ön koltuğa bindirdi. Ve yolculuğa başladık.
