Ediz'le birlikte aşağıya, yemek masasına iniyorduk. Aşağıya vardığımızda misafirlerin geldiğini gördük. Çoktan masada yerlerini almışlar, ben ve Ediz için iki kişilik yer bırakmışlardı. Misafirleri gördükten sonra Ediz bana tip tip bakıyordu. Başımı kaldırdım ve misafirlere baktım. Aman Allah'ım BULUT!!! Ediz'in bakışlarına karşılık ne olduğu belli olmayan bir tepki verdim. Bu çocuğun ne işi vardı burada. İçimi bir mutluluk, bir heyecan aynı zamanda bir korku, bir kötü his sarmıştı. Ben bu çocuğu unutma yolundaydım ama o tekrardan karşıma çıkmıştı. Hem de benim evimde!
Bulut'un tuhaf bakışları altında Ediz'le birlikte masaya geçmiştik. Bulut gerçekten çok tuhaf bakıyordu. Belli ki onun da hiç bir şeyden haberi yoktu. Buranın benim evim olduğunu bilmiyordu ve habersiz gelmişti. Bulut'un yanında esmer, simsiyah saçlı ve kocaman kara gözleriyle çok güzel bir kız oturuyordu. Ediz tam da bu kızın karşısına oturmuştu. Böylelikle bana da sadece Bulut'un karşısı kalmıştı. Bir süre hiç bir şey konuşulmadan öylece oturduk. Ediz'in kulağıma fısıldamasıyla irkildim.
"Bunun burada ne işi var, Deniz!?"
"Ne bileyim Ediz. Ben de şaşırdım."
"Şaşırmaktan çok mutluluktan uçuyora benziyorsun."
"Of ne saçmalıyorsun."
"Kalk oradan!"
"Ne!?"
"Kalk oradan gerizekalı. Yer değiştireceğiz."
"Ediiiizzzz!"Kardeşim yerinden kalkmış ve benim yerime oturmak üzere başıma dikilmişti. Ben de usulca masadakilere sırıtıp yana kaymıştım. Ediz ise suratındaki ciddi ifadeyi bozmadan Bulut'un karşısına geçmiş, çocuğa tip tip bakıyordu. Benim karşımda ise güzelliğiyle büyüleyen kız oturuyordu. Bana bakıp sevimli bir şekilde gülümsedi. Ben de ona tepki olarak aynı şekilde gülümsedim ama onun kadar sevimli göründüm mü, bilemem. Ediz'le yer değiştirmemiz rahatsız etmiş olmalı;
"Bir sorun mu var, çocuklar?" dedi annem sessizliği bozarak.
"Yok anneciğim. Sorun yok." dedim tedirgin bir şekilde. Ardından babam sırıtarak Erdem Bey'e dönük bir şekilde;
"Bizim ikizler, Erdem Bey. Hep böyleler işte. Birbirlerini çok severler ama hep böyle değişiklerdir. Çok atışırlar fakat birbirlerine çok bağlılardır." dedi.
"Hıı, çok severiz birbirimizi çoook." dedim dalga geçercesine.
"Çok da bağlıyızdır birbirimize. Deniz'e yanaşan adamı doğduğuna pişman edebilirim mesela." dedi Ediz, Bulut'a ters bakışlar atarak.
"Birbirinize bağlı olmanız çok güzel çocuklar. Mesela Bulut, kardeşini çok sever. Aralarında gizli saklı olmaz. Derin her şeyi ağabeyiyle paylaşıyor. Bu gerçekten beni çok mutlu ediyor." deyince Erdem Bey, esmer güzelinin ismini de öğrenmiş olduk. Derin. Derin Uras. Çok iddaalı isim maşallah. Derken Erdem Bey'in eşi atıldı;
"Derin ve Bulut ikiz değiller ama gerçekten ikizmiş gibi büyüdüler. Derin, Bulut'tan sadece bir yaş küçük. Bu bence onlar için avantaj. Birlikte büyüdüler çünkü. Tıpkı sizin gibi. Bu arada benim adım Meltem." dedi. Ardından Ediz;
"Memnun olduk, efendim. Ben Ediz."
"Ben de, Deniz." dedim ve Ediz'le birlikte gülümsedik. Biraz sessizlikten sonra annem Melis;
"Deniz, Ediz. Tanışsanıza arkadaşlarla." diyerek gözleriyle Bulut ve Derin'i gösterdi.
"Validem, biz zaten tanışıyoruz arkadaşla." dedi Ediz ve resmen Bulut'a gözdağı veriyordu.
"Tanışıyor musunuz?" dedi babam Sarp, sorgucu bir edayla.
"Evet, babacığım. Hanımefendiyi tanımıyorum ama Bulut Bey'le çok yakından tanışıyoruz." dedi Ediz. Bu çocuk beni birgün öldürecek yemin ederim. Bu dediklerinin hepsini sırıtarak söylemesi, beni gerçekten çileden çıkarıyor.
"Öyle değil mi, Bulut kardeş?" dedi Ediz, Bulut'a dönerek.
"Evet, evet. Tanışıyoruz." dedi Bulut ve resmen bir korkak gibi konuşuyordu.
"Nereden tanışıyorsunuz acaba?" diyerek anlam çıkaramadığım bakışlar attı Meltem Hanım.
"Şey, efendim. Biz, Bulut'la aynı okuldayız da ondan bahsediyor kardeşim. Genelde benim arkadaşlarımı tanır. Bulut arkadaşım olduğu için, haliyle kardeşim de tanıyor." Resmen bir şeyleri yerine oturtmaya çalışıyordum, Ediz'in ortaya attığı bir şeyleri...Yemekler yenilmiş, sohbetler edilmişti. Ediz odasına çekilmiş, ben ve Derin bir köşede sohbet ediyor, Bulut ve Ediz'i çekiştiriyorduk. Bulut'un nerede olduğunu bilmiyordum. Ama Derin sayesinde onu biraz olsun yakından tanıma fırsatını yakalamıştım. Derin, ağabeyi hakkında sorduğum tüm sorulara cevap vermiş ve hatta beni özel hayatına dair bilgilerden de mahrum bırakmamıştı. Meğer Bulut, sempatik ve yumuşaklılığının tam aksine çok sert ve biraz da katı ruhluymuş. Her şeyi herkese anlatmazmış. Acısını da, tatlısını da, sevincini de, kederini de içinde yaşarmış. Derin'in söylediğine göre onunla dahi pek şey paylaşmazmış. Halbuki ne kadar sevecen görünümlü bir çocuk. Derken Derin'le, Bulut'u bulmaya karar verdik. Önce salonlara baktık sonra tuvalet ve banyolara. Bulut Bey evin içinde yoktu. Bahçeye çıktık ve orada yalnız başına gökyüzünü seyrettiğini gördük. Tam o anda Derin bana fısıldadı;
"Bu saatlerde hep yıldızlara bakar ağabeyim. Gökyüzüne aşırı bir ilgisi var. Yıldızların bize anlatmak istediği çok şey varmış, öyle diyor Bulut."
Onun hakkında bir şey daha öğrenmiştim. Bu çocuk gerçekten ilgi çekici özelliklere sahip.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Lazım
RandomAşk lazım evet. Yalnızlıktan bunalmak bir yandan acı veriyor. Aşığım fakat yalnızım. Anlarsınız ya. Aşık olmak yetmiyor. Aşk olmalı ortada. Var ya da yok bilinmiyor. Ya sevmiyorsa? Ya da gerçekten sırılsıklam aşıksa? Kimse bilmiyor ne olduğunu, ne y...