Diyecek bir şeyi yokken bile çok tatlıydı. Öyle bir bakıyordum ki onun gözlerine, havanın karanlığına rağmen gözlerinin çakırlığını görebilmiştim. Çok çakır değildi böyle, hafif bir çakırlığı vardı. O yakışıklılığa ayrı bir hava veriyordu. Kesinlikle benim için yaratılmıştı. Ben yine derin düşüncelerdeyken, sert bir ses tonuyla girişti;
"Poyraz Aras kim? Hemen söyle, seni dinliyorum!"
Nasıl yani Poyraz, Bulut değil miydi? Lanet olsun! Her şey birbirine girmişti. Şuan başbaşa, hatta burun buruna ve biraz daha yaklaşırsa dudak dudağa durduğum kişinin sanalda aşık olduğum Poyraz Aras olduğunu sanıyordum ve onu karşımda gördüğüm andan beri hep bakışıyorduk. Poyraz Aras olduğunu sandığım kişinin Bulut Uras olduğunu öğrendiğimden beri kime aşık olduğumu bilmiyordum. Poyraz mı? Bulut mu? Aman Allah'ım, nasıl bir işin içindeydim. Yine yalnızım, ben hep yalnız kalacağım.
"Deniz?"
Ah yine ismimi söyledi. Ne diyeceğimi bilemiyorum ki...
"Deniz!"
Sinirler geriliyor ve ben iyice korkmaya başladım.
"E-efendim?" ilk kez sesimin çıkmadığını hissedebiliyordum...
"Poyraz?"
Allah'ım tek kelimeyle soru soruyor. Ne yapacağımı, ne diyeceğimi bilemiyorum. Sen yardım et, yarabbim.
"Deniz, Poyraz Aras kim? Konuş artık!" dedi çok sert bir ses tonuyla. Aynı anda sol kulağımın yanından gelen ses ile irkildim. Sağ elini yumruk yapmış ve duvarı yumruklamıştı. Korkudan nefes almakta zorlanmış bir hâle gelmiştim. Onun öfkeyle soluduğu havayı ve verdiği nefesi dudaklarımda hissediyordum. O sinirli, ben korkmuş bir hâlde bir süre daha öylece bekledik. Bana iyice yakınlaşmaya başladı. İlk kez karşı bir cinsle bu kadar yakındım. Nefesi nefesime değiyordu ve sanki öpecekti beni. Elbette henüz sevgilim bile olmayan adama kendimi öptüremezdim. Ellerimle göğüslerinden ittirdim. Adam kıpırdamadı bile. İki elinide duvara dayayarak resmen beni kafeslemişti. Bir şey demeden itmeye devam ettim. Çabalarım sonuç vermiyordu. Artık göğsünü hızlı ve can acıtacak bir şekilde yumruklamaya başladım. Canı acımıştı ve hafif bir inlemeyle geri çekildi.
"N'apıyorsun ya?!" dedi yüzünü ekşiterek.
"Benden uzak dur!" dedim tavrımı koruyarak ve başka hiçbir şey demeden hızlı adımlarla uzaklaştım.
Tahmin ettiğim üzere peşimden geldi. Hâlâ bir açıklama bekliyordu ama haklıydı. Poyraz sanıp bakıyordum sürekli. Uzun bir süre bakışmıştık Bulut'la. Şimdi nasıl açıklayacağımı bilemiyordum. Ama neyin ne olduğunu bilmek elbette hakkıydı. Ben kime aşık olduğumu bilmez bir hâlde kaçmaya, o da bunu merak eder bir hâlde kovalamaya devam ediyordu.
Lise mezuniyetimin böyle olacağı aklımın ucundan bile geçmezdi. 2 yıl önceden ayarlamıştım herşeyi, partnerimi bile...
Kazandığım burs ile birlikte bu kolejde lise hayatıma başlamıştım. Bulut'u bu yıl tanıdım. Tanıdım derken bu yıl farkettim onu, ismini falan bilmiyordum. Bir ay öncesine kadar onun bana bakışlarını farkedip Poyraz olduğunu düşünmüştüm. Değilmiş.
Bulut, benim gibi burslu değil. Biliyorum. Burslu olan sayılı kişi var çünkü. Hatta zengin bir ailenin çocuğu. Onun hakkında bildiklerim bunlarla sınırlı.***
Kaçmaya ve kovalanmaya devam ederken karşıma çıkan kardeşimi farkettim ve ani bir şekilde durakladım. Kardeşim dediysem sadece 1.25 dk büyük olduğum kardeşim.. Evet ikizimin ta kendisi. Yalnız karşı cinsten, erkek. En az benim kadar asabi, fazlasıyla ukâla ve bir o kadar da gerizekalı. Karşınızda Ediz!
"Sen nereden çıktın ya?" dedim nefes nefese kalmış bir hâlde.
"Senden 1 dk'cık sonra senin çıktığın yerden, gerizekalı."
"1.25 dk!!"
Ufak ve herzamanki malca tartışmalardan sonra kardeşim, Bulut'u farketmiş olmalı;
"Bu kim?!" dedi kaşlarını çatarak.
"Kim, kim?" dedim kimden bahsettiğini bidiğim hâlde.
"Deniz, sinirlerimi zıplatma benim! Şu arkandaki dingilin kim olduğunu ya açıklarsın, ya da kafa göz dalacağım!"
Ağabeyim falan değildi ama ürküten bir kişiliği vardı kardeşimin. Benim kadar zeki değildi, zeki olsaydı burslu olurdu ve aynı kolejde okuyor olurduk. Onunla aynı okulda okumak yürek ister açıkçası. Kreş, anaokul, ilkokul ve ortaokul zamanlarımız aynı sınıflarda hatta aynı sıralarda geçmişti. Sonunda liseyi ondan ayrı bir şekilde okudum, tam 4 yılım onsuz bir okulda geçmişti, çok güzeldi vallahi. O şimdi sıradan bir anadolu lisesinde okuyan ve derslerine pek önem vermeyen biri. Tam anlamıyla gereksizin teki, ama kardeş işte bir yandan da diğer yarım...
Ediz'in sorduğu sorudan yaklaşık 2 dakika sonra Bulut atıldı ve;
"Merhaba, ben Bulut." diyerek elini Ediz'e uzattı.
Ediz, Bulut'un uzattığı eline okkalı bir şekilde yapıştırıp;
"Sen sus len, düdük makarnası." dedi, Allah'ın krosu. Bu çocuk nasıl benim kardeşim ya, hem de ikiz kardeşim, gerizekalı.
Zavallı Bulut neye uğradığını şaşırmış bir vaziyette;
"Dü-dük makarnası?.." dedi, canım benim nasıl da masum..
"He, düdük makarnası, sus hele bir. Deniz, açıklama yap derhal, valla yapışacağım saçlarına!" dedi davar kardeşim.
"Edizciğim, öncelikle saygı çerçevesinde konuşmanı istiyor, seni sevgili bir şekilde konuşmaya davet ediyorum." dedim, ilk kez Ediz'le bu şekilde konuşuyordum.
"Edizciğim ne kız? Sen böyle konuştuğuna göre bu lavuk senin sevgilin falan mı yoksa?!" dedi, resmen çığlık atıyordu Ediz.
"Lafı uzatmayacağım kardeşim. Bu okuldan arkadaşım Bulut. Bulut Uras."
"Ne arıyor yanında?"
"Şey.. Parti bitti de ben de yalnızdım, hava fazla karanlık olduğundan Bulut beni eve bırakmak istedi."
"Haa, öyle desene kızım ya. Ben de şey sandım.." dedi kardeşim.
"Ne sandın?" dedi Bulut masumane bakışlarıyla.
"Ayyaş."
Benim canım kardeşim resmen Bulut'a ayyaş dedi inanamıyorum rezil oldum rezil..
"Ee.. Bulut, bu benim kardeşim Ediz." dedim araya sıkıştırdım bir şeyler.
"Soyismimi de söylesene!"
Bu çocuk hakkatten arıza.
"İkiz kardeşim, Ediz Acar."
"Demek ikizsiniz." dedi Bulut, pek şaşırmışa benzemiyordu.
"Maalesef." dedik Ediz'le aynı anda.
"Tip olarak andırmıyorsunuz ama huylarınız benzerlik gösteriyor olmalı." dedi Bulut, gözlerimin içine gülümsüyordu resmen.***
Bulut'la vedalaşarak kardeşim ile evimize döndük. Belki Bulut'la birdaha hiç görüşemeyeceğiz, bir yerlerde karşılaşır mıyız? gibi düşüncelerle doluydu aklım. Sonuçta mezun olmuştuk liseden. Ah, ahh hiç göremeyecektim belki de...Arkadaşlar lütfen hikayemi oylayın ve nasıl bulduğunuzu yorumlarsanız çok mutlu olurum. Eksiklerim varsa lütfen söyleyin. Sizi Seviyorum!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Lazım
CasualeAşk lazım evet. Yalnızlıktan bunalmak bir yandan acı veriyor. Aşığım fakat yalnızım. Anlarsınız ya. Aşık olmak yetmiyor. Aşk olmalı ortada. Var ya da yok bilinmiyor. Ya sevmiyorsa? Ya da gerçekten sırılsıklam aşıksa? Kimse bilmiyor ne olduğunu, ne y...