2.Bölüm

73 1 0
                                    

Sabah çalan alarmın kafamı zonklatmasıyla uyandım. Aslında bunun sebebinin alarm olmadığını anlamam 10 saniye sürmüştü. Dünkü olanlar aklımdan bir türlü çıkmıyordu. Bunun böyle sürmeyeceğini anlamıştım ama yapabileceğim bir şey yoktu. Ona bağırsam ve karşılık versem o da babama şikayet etse... Benim arkamda duracağından emin değildim, hatta hiç. Ya nerede yanlış yaptığını düşünür ya da beni bu evden göndermenin yollarını arardı. Beni sevmediğini ve onun için hiçbir önem ifade etmediğimi zor da olsa anlamıştım. Hiçbir zaman geriye dönüşümüz olmayacaktı.

Yataktan çıkıp banyoya ilerledim. 10 dakikayı geçmeyen bir banyodan sonra odama gerisini geri girdim. Dolabımdan kıyafetlerimi çıkarıp giyindikten sonra saçımı taramaya çalıştım ama pekte başarılı olamamıştım. Derimin üstündeki kurumuş kan lekeleri canımı yakıyor ve saçlarımın arasına karışıyordu. Tarayabildiğim kadar tarayıp montumu üstüme geçirdim.

Matt'in neşeli sesi, sabahın bütün sıkıcılığını ve monotonluğunu üstümden atarak yaşam sevinci veriyordu. Yüzüme bir gülümseme yerleştirip odamdan çıktım. Onu yanağından öptükten sonra Diana ve Adam'la göz göze gelmeden evden çıktım. Amy'nin arabasına doğru ilerlemeye başladım. Bana şaşkınlıkla bakan gözlerini gördükten sonra iç çektim. Işte başlıyoruz. Arabaya bindiğim an koltuğunda yan dönüp kocaman olmuş gözleriyle bana baktı.

"O cadıyı bir gün elime geçireceğim. Elime geçince de gününü göstereceğim. O cadı neye uğradığını şaşıracak" dedi bir Shrek repliğini taklit ederek. Yüzüme ufak bir gülümseme yayıldı ama bizi izlediğini görünce gülümsemem yüzümde dondu ve sonra yavaşça soldu.

"Lütfen bir an önce buradan gidelim." Korku dolu gözlerle ona bakarken Amy hızla ana yola çıkmak için geri geri gitti. Onunla göz bağımızı kopardığımıza o kadar seviniyordum ki. Okula gelene kadar hiç konuşmamıştık. Ya da ben hiç konuşmamıştım. O sürekli bir şeyler anlatıyor ve bende onaylayan sesler çıkarıp kafamı sallıyordum. Arabadan indiğimizde herkes bize bakmaya başlamıştı bile. Biz Amy'le yan yana yürürken herkes Amy'e hayranlıkla bakıyor sonrada beni görüyorlardı. Göz göze gelecekleri bir insan olmadığı için de kafalarını çevirip fısıldaşmaya devam ediyorlardı. Bu neredeyse her gün böyle oluyordu. Okula girip dolaplarımızın önüne geldiğimizde Amy beni durdurup söze başladı.

"Sesleri duyuyor musun?" Neyden bahsettiğini anlamıyordum.

"Hangi sesler?"

"Testere sesi. Çarprazındaki çocuk seni resmen doğradı."

Bahsettiği yere bakınca daha önce hiç görmediğim biriyle karşılaşmıştım. Gözlerinde güneş gözlüğü vardı. Saçları dağınık bir şekilde yukarıya uzanıyordu. Dolgun pembe dudakları hafifçe aralanmıştı. Kafamı Amy'e çevirdiğimde kaşlarını kaldırıp indirmeye başladı.

"Kes şunu. Onu daha önce görmedim bile. Hem görsem de bir şeyin değişmeyeceğini biliyorsun Amy." dedim onu uyaran bir ses tonuyla.

"Tabiki de görmedin. Çünkü okula yeni geldi. Sana sabah bahsettiğim çocuk bu işte"dedi kafasını arkaya çevirip bir bakış atarken. Sonra aklına bir şey gelmiş gibi tekrar bana dönüp konuşmaya başladı.

"Sen beni dinlemiyor muydun?"

"Dinliyordum ama pek ilgi alanıma girmiyor." Yalan da değildi.

"Benden hoşlandığını düşünmeye başlayacağım" dediğinde gözlerimi devirdim. O kahakaha atıp bana takılırken tekrar ona baktım. Bana doğru geliyordu. Sonra bir hamleyle yanımdan geçti. Yanımdan geçerken güneş gözlüğünün ardındaki gözleri görmüştüm.

"Hmm, Armani kullanıyor. Sen seversin" deyip göz kırptığında onu arkamda bırakarak yürümeye başladım.

"Elissa, tamam sustum."

KördüğümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin