1. Bölüm Hafta sonu

401 18 0
                                    

Annem ile babamın bitmek tükenmek bilmeyen kavgaları...
Onlara baze ne cevap vermem gerektiğini bilmiyorum. Bu nedenle beni sakinleştiren tek şey ağabeyim oluyor.

Sabah erken kalkmakta nefret ederdim ve babam beni her sabah inadına erkenden kaldırırdı. Bu günde onlardan biri.

Kahvaltıya inerken merdivenlerde ağabeyimle karşılaştım. Bahçe içinde iki katlı çok tatlı bir evde yaşıyorduk.Ağabeyim bana alaycı bir bakış göndererek" hey cadı , artık selam sabahta mı yok?" Ona omuz silktim. Ağabeyimin sevgilisi olduğunu yaklaşık 16 saat önce öğrenmiştim ve unutulmaktan korkuyordum. " hayır ne alakası var ben sadece olacak ihtimalleri değerlendiriyorum eminim ki sevgiline benden daha çok ilgi göstereceksin ve beni unutacaksın . Ayrıldıktan sonradan yine benim kollarımda ağlayacaksın " alaycı bir kahkaha attı" yine mi? Nereden uydurdun bilmiyorum ama ben senin kollarında hiç ağlamadım. Sen benim kollarımda perişan bir şekilde ağladın" ona göz devirdim . Bazen tam bir sulu göz olabiliyorum ama ağabeyimle aramda 4 yaş var ve ne kadar kabul etmek istemesem de benden daha olgun. Ayrıca erkek olduğu için saçma sapan bir gurura sahip. Erkekler ağlamaz. Vay be.

Moralimin bozulduğunu fark etmiş olacaktı ki beni kolumdan çekerek kolunu altına aldı . Ona sımsıkı sarıldım. Bu mutlu ağnı babamın bet sesi böldü " Nil , Orkun bırakın oyalanmayı. Sofraya gelin." Ağabeyim derin bir iç çekerek elimden tutup beni aşşağıya indirdi.

Yemekten sonra ağabeyimin en yakın arkadaşı hatta kardeşi olan Barış ile buluşmak için hazırlandık. Dışarı çıkarken annem " çocuklar babanızla sizi biz bırakırız . " biraz duraksadı ve Orkun' a döndü." Bence bu gün araba kullanma . Bu seferde Mersin ' den falan çıkarsın. Hiç uğraşmayalım . " Ağabeyim bu cümleden sonra Gözlerini devirdi ve annem ile babamın gülmesine neden oldu. Çünkü bundan yaklaşık üç ay önece sarhoşken araba kullanmaya kalktı ve kafası güzel olduğu için çok saçma bir yere gitti.

O akşam eve gelmedi ve biz onu çok merak ettik. Babam önce çok merak etti ve Barış'ı aradı. Barış bilmediğini söyleyince babam polisi aradı ve biz ağabeyimi İzmir ' de arabasının içinde uyurken bulduk. Bu nedenle ağabeyime bu kanuda çok takılırdık.

Ağabeyim ters bir cevap verirse babamdan azar yiyeceğini biliyordu.  Ama arabasız da dolaşmazdı. Ben bile arabasına dokunamazdım ama bu sefer hiç beklemediğim bir şey yaptı."tamam hiç sıkıntı değil. Arabayı Nil kullanır. Ne de olsa ehliyeti var ve 18 yaşına 4 ay öce girdi. " bana göz kırptıktan sonra devam etti" ne de olsa ona canımı emanet edebilirim"

Babam bile şaşırmıştı. Ağabeyimin şaka yapıp yapmadığını anlayamadım çünkü ağabeyimle tek kavga konumuz arabasıydı. Dışarı çıktım ve beni şöför koltuğuna oturttu. Arabayı çalıştırdım ve ilerleme başladık ağabeyim bana baktı ve ekledi " eline ayağına hakim ol Nil . Seninle anlaşamadığım tek konu araba biliyorsun . Bu nedenle dikkatli ol . "

Barış ve Ezgi bizi kapılarının önünde bizi bekliyorlardı. Ezgi Barış' ın kız kardeşi benimde en iyi arkadaşımdı. Ezgi de benimle aynı yaştaydı. Barış ve ağabeyim de neredeyse beşikten beri arkadaşlar ve bu da yetmezmiş gibi aynı bölümde aynı sınıfta okuyorlar. Gerçi biz de Ezgi ile aynı sınıftayız . Arabadan çıktığımızda ikisi de Şaşkın gözlerle bize bakıyordu. Barış ağabeyime dönerek" Orkun ben mi yanlış gördüm yoksa arabanı Nil mi  kullandı? " Ağabeyim kafasını olumsuz anlamda salladı " hiç sorma " Ezgi ile selamlaştık

Arabanın anahtarlarını ağabeyime verdim. Arabaya yerleştik ve Ezgi sözü aldı "bu  gün ne yapacağız? Size Söylemek istediğim bir şey var ne olur bara gitmeyelim. Ne de olsa direksiyon Orkun' da ne olur ne olmaz." Bunu söyledikten sonra ağabeyim hariç herkes kahkahalarla gülmeye başladık.

Benim annem ile babam iç mimar ve bu yüzden maddi Sıkıntımız yoktu. Ezgi ile Barış' ın durumları da gayet iyiydi. Annelerinin bir moda evi vardı ve babaları uluslar arası ilişkiler mevzunuydu . Ağabeyim ve Barış küçüklüklerinden beri spora meraklıydı ve bu yüzden spor akademisinde eğitim alyorlardı . Ben ve Ezgi hukuk fakültesinde okuyordu. Henüz birinci sınıftık ama ikimizde konuşkan kişiler olduğumuz için bu meslek bize çok yakışacaktı.

Ezgi'nin ,Barış'ın ve benim kahkahalarımız bitince ağabeyim sözü eline aldı. " aşk olsun bıdık . Ben de seni bana arka çıkar sanmıştım. Beni arkamdan vurdun, çok ayıp" güldükten sonra devam etti" neyse bu gün hafta sonu ve sizi yormayacağım . Evet avukat bayanlar siz söyleyin nereye gidelim?" Ezgi ile birbirimize gülümsedik ve aynı anda " sahile" diye cevap verdik. Barış' ta bu fikri beğenmiş olacaktı ki kafasını olumlu anlamda salladı. Ağabeyim bize bakarak " sıkı tutunun o zaman" dedi ve gaza asıldı.

Kısa bir süre sonra sahile ulaştık ve bir Çay Bahçesine oturduk . Ağabeyim hepimize çay söyledikten sonra Ezgi 'ye bir telefon geldi. İngilizce konuşmasından okulla konuştuğu anlaşılıyordu. Sıkkın bir şekilde telefonu bana uzattı" sen konuş, seni istiyorlar ve biraz daha bu kadının sesini duyarsam ağzını yırtacağım." Telefonu bana verdi kadın ile ben konuşmaya başladım. Şaka gibi . Bu hafta sonu bize temsili bir dava için müvekkil vermişlerdi. Ön prova gibi ve oyuz olduğumuz kız Nihal adındaki varlık hasta olduğumuzu söylemiş ve bizi listeden çıkartmışlar.

Ağabeyim sinirlendiğimizin fark etti ve bizi neşelendirmek için " buradan Çıkışta sizi eski binaya götüreyim mi ? " dedi . Anında neşelendirmek çünkü çocukluğumuz o yıkık arazide oyun oynamakla geçmişti.

Çaylarımız bitti ve biz eski binaya gittik ağabeyim bana baktı. " şu suyu hatırlıyorsun dimi ? Seni islatıp sinir etmek ne kadar Hoşuma giderdi ama . Gerçi hala gidiyor o ayrı konu"dedikten sonra bana muzip bir bakış attı ve kaşlarını oynattı. Ona Kafamı olumsuz anlamda salladım " Sakın Orkun sakın. Aklından bile geçirme" bunu demem ile ağabeyimin bana su atması bir olmuştu. Acayip sinirlendim " öyle mi? Sen bilirsin ben de sana çamur atmaktan hoşlanıyordum. Şanda bak tam arkamda hala biraz var." Ağabeyim bana korku ile baktı " Nil saçmalama bu su , o çamur. Su kurur ve eğer sen bana çabuk atmayı aklından geçirirsen seni bu suyun içine atarım. Bak yaparım. " çümlesini birmesine izin vermeden ona çamur fırlattım. Ezgi' minin kıkırdamaları daha çok arttı ve ağabeyim beni sırtına aldığı gibi su dalu havuza atması bir oldu.

Çığlık attığımda ağabeyim bana Zafer kazanmış bir ifade ile " hak ettin ufaklık " dedi. Ezgi ağabeyimi arkamdan iterek yanıma düşmesini sağladı. Barış bize telefonlarımızı zorla arabada bıraktırmıştı.

Birlikte güldüğümüzde ağabeyim havuzdan çıktı ve ezgiye döndü " senin sayende çamurlardan kurtuldum. Gel de bir sarılayım sana bıdık " Ezgi kafasını olumsuz anlamda salladı ve kaçmaya başladı . Ağabeyim onu yakalayarak sımsıkı sarıldı ve onu da ıslattı. Barış resmen anırırcasına gülmeye başlarında ben de havuzdan çıktım ve muzip bir şekilde güldüm." Kamşuda pişer size de düşer Barış Bey. "Barış bana baktı ve " bu yapamazsın bücür bunu yapamazsın" ona meydan okurmuşcasın baktım" öyle bir yaparım ki . Senin sayende telefonumu arabada bıraktım. Teşekkür mayetinde sana bir sarılasım geldi. " Barış kaçtı ama çok hızlı olduğu için ona yetişmek zordu ve yardımıma ağabeyim yetişti. " kardeşim kusura bakma biz ıslaklık sana kuru kalmak yakışmaz " Ağabeyimin cümlesini bitirmesi ile birlikte onu havuza itmesi bir olmuştu.

Bir süre eski günlerdeki gibi oynandıktan sonra bize gittik. Adada bir birbirimizde kalırdık. Annem ile babam bizi gördüğünde babam tek kaşını kaldırdı. " hayırdır ?" Annem babama ters bir bakış attı. " yavaş Korhan insan bir önce hoş geldiniz der" babam tekrar bize döndü ama suratında hala Şaşkın bir ifade vardı " hoş geldiniz, hoş geldiniz de bu ne hal güreştiniz mi?" Babama güldük ve açıklama giriştim" eski binaya gittik , ağabeyim bana su attı, ben ona çamur attım, sonra o beni kucağına aldı beni havuza attı. Ezgi de saolsun Orkun' u havuza itti. Orkun ' havuzdan çıkıp Ezgi' yi ıslattı be Barış' ı ıslanacaktım ama o çok hızlı olduğu için yakalayamadım ağabeyim de bana yardım etti ve Barış' ı havuza itti. Sonra biraz daha oyalandık. Yani bu duruma böyle geldik." Babam kafasını salladı ve biz yukarı çıktık

Çok zaman sonra bu kadar eğlendim ama ben en çok bu Günlerden korkardım. Ne de olsa her beyaz bulutun arkadında bir fırtına bulutu saklanır. Ve havada ki iki damla yağmura inanmadan şemsiye almayız ve birden fırtına çıkar. Belki bizim de fırtınamız yakındı .

Yağmur DamlalarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin