18. Bölüm. Aşık

105 9 0
                                    

Okyanus'tan

Sabah 7:30 gibi kalktım. İlk başta uyanır uyanmaz bir duş almayı planlıyordu ama Orkun'un yanımda çok güzel uyuduğunu görünce dayanamadım ve uyuzluk yapma isteğimi bastıramadan, onu uyandırmaya koyuldum. İşaret parmağın ile gövdesinde şekiller çizerken sırıtışını fark ettim. Ah benim zavallı sevgilim.

"Orkun uyan!" diye anırırcasına bağırdım ve gözlerini sıkıca birbirine bastırmasına neden oldum. Beni iplemediğini fark edince "Orkun uyan... Orkun uyan... Orkun uyan...Orkun hadi kalk artık. Ben çok sıkıldım... Orkun diyorum... Orkun uyan." Diye bağırmaya başladım.

Yatakta sağ tarafa dönerek yorganı biraz üstüne çekti ve mırıldandı."Okyanus ne demiş Şebnem Gürsoy: Bu hayattaki en hakiki mürşit uykudur." Yok artık Kaçak Gelinler izliyor olamazdı. "Sen Kaçak Gelinler mi izliyorsun?"

"Nil ve Ezgi deli gibi izliyordu" dedi gayet uykulu ve bıkkın bir sesle. Onu yine umursamayarak.

"Orkun uyan... Bak bebeğimiz doğduğu zaman senin baban çok uykucu derim ve seni kötülerim... Bak yaparım bunu... Orkun uyansana."

"Aşkım sabah sabah beni rüyanda mı gördün."

"Evet. Hadi kalk artık. Allah için kalk. Bak gerçekten sıkılıyoruz."

Çevik bir hareketle bana döndü ve beni kendine çekti. Sırt üstü bir şekilde onun bedenine çarptığımda bacaklarım istemsiz bir şekilde yukarı doğru kalktı. Kafam tam boyun girintisinde olduğu için nefes alışlarını çok net bir şekilde duyabiliyordum ve bu heyecanlanmama neden oluyordu. "Eğer şu an karnında çok tatlı ve masum bir bebek olmasaydı sana çok şeyler yapabilirdim" dedi.

Gözlerim kocaman açılsada o bunu fark etmeden "yaşasın minik bebek" dedim çoşkuyla ve üstünden kalkarak karşısına dikildim. Beni arsızca süzülünce gözlerimi devirerek odadan çıktım. Mutfağa geçtim ve kahvaltı için birşeyler hazırladım. Kahvaltımızı ettikten sonra "bu gün Nil, Ezgi ,Ecem ve ben tümgün dışarıdayız."

"Neden?."

"Bebeğim 4 gün sonra evleniyoruz."

"Anladım. Bir soru daha sorabilir miyim?."

"Evet."

"Ben Çağla'yı alırsın sanmıştım. Ecem niye?"

"Aslında dün Çağla'yı aradım, ona teklif ettim ama o istemedi. Başka zaman gönlünü alırım dedi."

"Hala neden Ecem?"

"Ben artık Ecem'e inanıyorum. Dün gördüğüm o manzaradan sonra yalan söylemediğine emin oldum."

"Tamam güzelim siz çıkın." ona gülümseyerek cevap verdim. "Siz ne yapacaksınız?"

"Belki siz dışarıdayken bekarlığa veda partisini falan konuşuruz."

"Yok sana bekarlığa veda partisi falan. Ben biliyorum sonra olanları. Kızın biri iki gün sonra çıkıp 'ben hamileyim' diyor. Yemin ederim katil olurum." Diye cırladım.

Gülümseyerek dudaklarıma bir öpücük kondurdu.

"Sen hiç merak etme güzelim. Dişi sinek bile olmayacak."

"Berk eden insan evladı orada olacaksa biri zor." Gülümseyerek beni arkasında bıraktı ve yukarıya çıkıp giyindi. Kısa bir süre sonra da aşşağıya indi.

***

Kızlarla buluştuktan sonra Ecem'in tavsiyesi üzerine gelinlik bakmaya Fatih'e gitti. Onlarca mağaza girdik ama hiç bir gelinlik içime sinmemişti. Ben bana özel bir şey olmasını istiyordum. Ben önden yürürken arkamdan kimsenin gelmediği fark ettim. Hepsi eğilmiş nefes almaya çalışıyordu. Ezgi nefes nefese konuştu. "Kızım sen hamile değil misin? Biraz yavaş."

Yağmur DamlalarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin