-Luna-

57 4 0
                                    

Luna, her sabah olduğu gibi alarmı çalmadan uyanmıştı yine. O kadar alışmıştı ki bu düzene, her gece aynı saatte uykusu geliyor; her sabah aynı saatte uyanıveriyordu. Monoton bir yaşamı vardı evet, ama memnundu. İlla ki bir macera olsun, hareketlilik yaşansın aramazdı. Her sabah aynı saatte kalkıyor, ellerini ve yüzünü yıkıyor ve kahvaltıya oturuyordu. Okuluna gidip, pür dikkat derslerine odaklanıyordu. Öğle yemeklerini okulda yerdi. Yemek seçmezdi Luna, diğer arkadaşları gibi günün menüsü hoşuna gitmedikçe dışarıda yemek yemeğe gitmezdi. Her şeyi kararınca yapar, kurallara uyardı. Evine gidince bir süre kestirir , ödevi varsa yapardı. Ona yetmezdi öğretmenlerinin verdiği bir iki sayfa yazı. Masa başında kalır, derslerini tekrar edip test çözerdi. Geleceği için yaşardı Luna , hayatının ailesinden ayrılacağı diğer yarısında zorluklarla karşılaşmak istemezdi. İyi bir öğrenci, iyi bir evlat idi. Kitap okumayı asla ihmal etmezdi. Araştırma yapmayı da çok severdi. Merak ettiği en ufak bir şeyi hemen öğrenirdi. Meraklıydı Luna , merakı onu bilgili yapardı. Onunla konuşurken kendinizi çok  kültürsüz hissederdiniz.
Pek de güzeldi Luna, eli yüzü düzgündü. Badem şeklinde mavili yeşilli ela gözleri, kumral sarısı saçları vardı. Yüz hatları birbirine uyumluydu. Küçük bir burnu, kibar bir ağzı, biçimli dudakları vardı. Kaşları hilal şeklindeydi, tıpkı adı gibi. Açık tenliydi Luna, inci gibi dişleri vardı. Vücudu da orantılıydı. Yuvarlak , dik ve hafif çıkık kalçaları; ne çok ince ne de çok kalın olan bacakları vardı. Beli incecikti. Zarif ve narindi. Hoş bir görüntüsü vardı. Boyu, kilosu kitle indeksi tam yerindeydi. Saçları da ne çok uzundu ne de çok kısaydı. "Bu sefer uzatacağım," derdi hep. Ama sonra uflar puflar "Çok kırığım var, gidip bi' uçlarından aldırayım." der, kestirirdi.
Annesi balık sırtı örmüştü saçlarını bir önceki gece. Hala bozulmamıştı. Ona yakışıyordu. Güzel yüzü ortaya çıkıyor, Ay gibi parlıyordu. Aslında deli gibi yatardı Luna, yatak savaş alanına dönerdi. Yayılarak uyumayı sevedi. Hele de yorganı bacağının arasına almaya bayılırdı.
Formalarını giymişti. Etek ona yakışıyordu, siyah çorabı zaten biçimli olan bacaklarını daha da güzel gösteriyordu. Ne giyse yakışıyordu genç kıza.
Kahvaltısını yaparken pek konuşmazdı, hala uykusundan sıyrılamamış olurdu. Gerçi Luna normalde de pek konuşmazdı. Sessiz, sakin bir kızdı. Kim bilir, hangi fırtınanın sessizliğiydi bu?
Anne ve babasının yanaklarına küçük buseler kondurup evden çıktı. Kulaklıklarını takıp okula doğru yürümeye başladı.
Evden erken çıkıp, okula yayan gitmeyi severdi Luna. Etrafı, insanları incelerdi. Öyle güzel yürürdü ki Luna, ayağını bastığı yerden menekşeler çıkacak sanırdınız. Zarif ve ahenkli adımlar atardı.
Şarkı dinlerken kendini müzik klibinde gibi hayal ederdi. Luna hayal etmeyi severdi.
Luna durgun ve monoton hayatından memnundu. Yaşamında macera, hareketlilik aramazdı. Hayalleri de vardı elbet. Bilim kurgu severdi Luna, sihir dolu macera filmlerini, insanı gizli kapılar buldurup kaybolma hissi uyandıran kitapları severdi. Romantizm aramazdı. Ama hep bi sihir olsun isterdi. Bu hayattaki düzeni bozulmasın, hayallerinde macera yaşasın isterdi. Düzenini bozmaya korkardı ama içinden bir ses ona hep "Acaba,"diye sordururdu,"acaba düzenimi bozarsam ne olur?"

Sol et LunaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin