1 ~ Yağmur damlası.

937 94 10
                                    

Neden her yağmur damlası ömrünü tamamlayamadan camdan kayıp gidiyor?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Neden her yağmur damlası ömrünü tamamlayamadan camdan kayıp gidiyor?

Neden güneş ve ay birbirini öyle büyük bir aşkla kovalıyor?

Neden... Ben hiçbir şey hatırlamıyorum?

Tek düşünebildiğim kim olduğum ve tek cevap veremediğim de aynı soru... Gözlerimi bu soru işaretleriyle dolu dünyaya açalı birkaç gün oldu ama hala bir sonuç ya da cevap yok. Ne kim olduğumu ne de buraya nasıl geldiğimi hatırlıyorum. Her gün aynı cama bakıp aynı güneşi izliyorum. Her gün aynı ilaçları içip aynı cümlelere cevap veriyorum.

Kendini nasıl hissediyorsun? Silik. İyi.

Bugün daha iyi misin? Derin bir karanlık gibi. Daha iyiyim.

Bir şeyler hatırlıyor musun? Karanlığın dibinde ki karanlık kadar. Hayır...

Ağrın var mı? Hatırlayamamak daha çok canımı yakıyor. Hayır yok.

Hani bazen nasılsın diye sorduklarında söyleyecek milyonlarca şeyin varken sadece iyiyim dersin ya... Benim ki öyle bir şey. Hatırlayamadığım onca şeye rağmen söyleyecek çok şeyim var. Haykırmam gereken birden çok şey var. Nedenlerle çevrili bir duvarım var ama sadece susmakla yetiniyorum. Çünkü kendimi tanımıyorum. Kimim ben? Nerede yaşıyorum? Bir ailem var mı?

Düşüncelerimin arasında kaybolmuşken kapı açıldı. Doktorum Sedat bey olması gerekiyordu. Başımı camdan çevirmedim.  Çünkü her gün aynı saatte kimin geldiğini biliyordum.

"Merhaba..."

Sedat bey her zaman ki selamını vermişti. Merhaba... Merhaba ne? İsmi olmayan bir insan olmak, iki tarafı da zorluyordu. Derin bir nefes alarak kapıya doğru döndüm. Sedat bey bu sefer yalnız değildi.

"Sana birini getirdim." Dedi sevecen bir sesle. Bir beyaz önlüklü daha... Hızlıca yeni kişiyi gözlerimle taradım. Tanıdık değildi... Gerçi bana hiç kimse tanıdık gelmiyordu. Sarı saçları ve saçlarıyla uyum sağlayan masmavi gözleri vardı. Boyu tahminen 1.85 civarındaydı. Kirpikleri buradan bile fark edebileceğim durumdaydı... Farklıydı. Alışılagelmiş bir havası yoktu. Sedat Bey gülümseyerek yatağımın başında ki dosyayı eline aldı.

"Bundan sonra seninle Doktor Gökmen ilgilenecek."

Gülerek başımı iki yana salladım.

"Sar saç ve mavi göz... İsminizin anlamını taşımak için doğmuşsunuz."

Önce Sedat Beyin kaşları havalandı ardından da Gökmen gülümsemeye başladı. Sedat bey birkaç adım atarak yanıma ulaştı.

"Gökmen'in anlamını biliyor musun?"

Az önce söylediğim şeyin benim için ne anlama geldiğini şuan fark ediyordum. Ben az önce ufak da olsa bir şey hatırlamıştım. Belki bu benimle alakalı bir şey değildi, bilmiyorum. Belki de bir yakınımın ismiydi...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 26, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BuğuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin