Mektup

1.5K 75 15
                                    

Beni çok uğraştıran bir bölüm olduğu için 100 vote sonrasında yeni bölüm gelecek. Aynı zamanda önce bölüm de sınır geçilmedi. O sınır a geçildikten sonra yeni bölüm gelecek😂 keyifli okumalar^^

Simsiyah karanlığıma rengarenk çiçekler açtıran adam, Ant, oh Antonio,

Söz vermiştim kendime. Sana artık Ant demeyeceğime dair. Çünkü güzel günlere ait bir hitap bu. Ant. Öyle yumuşacık, tertemiz. Senin ismini söylemek şurada dursun, düşünürken bile hislerim bambaşka benim. Bahar günü beyaz tül perdeler boydan boya pencerenin açıklığında, ılık bir meltemle uçuş uçuşken bembeyaz sabun kokan yumuşacık bir yorganı seriyor gibi bir his. Ah komik değil mi, bence komik. Ama hissim bu, bana hissettirdiğin bu, değiştiremem. 

Ant, ah başımı gönlümce göğsüne yaslayamadığım. Cemal Süreya' nın dediği gibi, ölümüm kalımım. Ant, sen benim herkese gülümseyerek anlattığım kişisin, kişiydin. Sen uğruna tüm kalabalığı arkama aldığım kişiydin. Sen benim her şeyimdin. Sen benim herkesimdin. Değerliydin ama değer miydin?  Sen ne yaptın böyle, sen bizi ne hale getirdin böyle? Artık sevmiştim deme, zaten sevsen görürdü Allah. Gerçi, ben senin ilk cinayetin değilim. Git elini yıka.

Merak ediyorsundur sen şimdi, "Ben neden bu mektubu okuyorum? " diye. Kara kara düşünüyorum bende bu mektubu yazarken. Onca renk varken, insan neden kara kara düşünür değil mi? Sen hiç korkmadın beni kaybedeceğine. Ama ben çok korktum. Seni kaybetmekten ölesiye korktum. Ve nitekim korktuğum başıma da geldi, seni kaybettim. Peki sen Ant, sen hiç sahip olmadığın birini kaybettin mi?

Başımı ellerimin arasına ne ilk ne de son alışım. İlk acım değil ama en büyük acımsın. İç yaramsın sen benim. Canımdan bir parçasın. İç kavgamsın sen. Beynimle kalbim arasındaki kanlı bıçaklı olansın. Benim kavgamsın.  Kaç gece unutulmaya çalışıldın kaç sabah tekrar hatırlandın, haberin yok. Kaç kere mantığımla kalbimi kavgasından ayırdım haberim yok. Aslına bakarsan kavgayı biraz çözmüş olabilirim. Sana şu kadarını söyleyeyim, seni aklımdan çıkardım da kalbim hala inatçı. Çünkü ben senin iç çekişlerini bile sevdim. Apayrı sevdim, bambaşka sevdim. Ben gibi sevdim seni, sen gibi değil. Sen diye ayrı bir kişi yok ben varım sende. Daha doğrusu sen varsın bende, benden fazlaca. Deli gibi sevdim, ama haddim kadar seveceğim bundan sonra. Haddimi aşınca fazla geliyor kaldıramıyorum. Ama sen ne de güzel kırmışsın. Ne de güzel acıtmışsın içimi.  Ama artık yoruldum be Ant, eskisi gibi değilim. Sevmeyişine dayanacak gücüm kalmadı. Gidiyorum Ant. Beni kaybetmeyi seçeni kazanmak için uğraşmam bundan sonra, uğraşamam. Ama Allah biliyor, güzel sevmiştim. Aslına bakarsan uğraşırım da sana ikinci bir şansı vermem. Hiçbir zaman ikinci şansı istemedim de vermedim de, ne yapalım prensibim böyle. Bakma böyle yazdığıma. Sen şimdi çıkıp gelsen şu kapıdan, dilim tutulur, konuşamam.

"Büyük insanlar veda ederek giderler yeğen, Küçük insanlar ihanet ederek.." bu repliği çok sevmiştin ilk izlediğimizde. Bende kaldım etkisinde. Böylesine benimsediğim bu replik için yazıyorum sana. Küçük insan olmamak için sana veda ediyorum. Sen ihanet ederek gittin bu aşktan bense veda ediyorum. Veda etmek zorunda kalıyorum. Çünkü özlüyorum diyorum sonra birden piçliğin aklıma geliyor vazgeçiyorum. Unutmadım yaptığını. Unutamadım. Hak ver bana. Bak kadın olmaktan geçtim, hangi insan evladı hazmeder ihaneti? Hazmedemedim Ant, yapamadım. Hani o kadınla, o kızla gördüğüm gün varya seni, işte o gün nefret ettim senden. Öylece yürüdüm sokaklarda. Öyle nefret ederken bile sarılmak istiyordum sana. Çünkü canımı yakan senken onu iyileştirecek olan da sendin, ne acı. Ama yeri doldurulamayacak bütün boşlukları yaktım ben. Şimdi bu yüzden yok kimseye ihtiyacım. Ben artık kendime bile fazlayım. Zaten sana bittiğimden kendime kalmamışım. Çocuklarıma yetememişim. Yadırgamadım. Ondandır seni kaybettikten sonra kimseyi kazanmak için uğraşmadım. Dedin ya hani o gün bana, yılandan da zehirli sözlerinle zehirledin beni. İçin rahat olsun. Uğraşmam da bundan sonra. Eski kafalı birini istiyorum. Hayatını bir kişiye adayan, sevmek ve sevilmenin her şeyden daha güzel olduğuna inanan birini istiyorum. Ama biliyorum ki bu dünya da öyle biri mevcut değil. Olsun. Sevmeye devam derin derin, dibe vurana kadar. Biliyorsun, ben seni her şeye rağmen çok sevdim. Bir gün dönersen eğer beni bıraktığın yere git. Orada olmayacağım ama oraya bak. Bir boşluk hissedeceksin. Ve o gün paramparça olmak ne demekmiş, iliklerine kadar hissedeceksin. Bazı şeyler yolunda gidecek. Sen bana dönmek isteyeceksin. Ama istemekle kalacaksın. Çünkü anılara da veda ettim ben. Aşka da sana da  veda derken saçlarımı kestirdim her kalbi kırık kadın gibi. Ama keşke saçlarımı sevseydin biraz. Kestirmeden önce bir tesellim olurdu. Ama hiçbir yerimi sevmedin ki sen benim saçlarımı sevesin. Zaten bunu diyorum hep kendime. Bu kadar anlamsızlığa ne ara bu kadar anlam yükledim anlamıyorum diyorum. Bu yüzden aynaya bakıp aptal olup olmadığımı sorguluyorum işe yaramıyor ama olsun. Zaten acım da geçti sayılır da, gözlerimde senden kalan bir nemli bakış var. Her an ağlamaya hazır olan ama asla ağlamayan. Onu atlatacağım Çünkü alıştım. Benim denizimde, senin gemin çoktan battı. Batırdım.  

İKİZLERİM VE BİZ (Bebeğim ve Ben -2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin