Yorulmuştum artık, ayağa kalkacak gücüm bile yoktu. Düştüğüm yerden kalkamıyordum. Sanırım çaresizliğin son evresini yaşıyorum. Beni çıkmaz sokağa atmışlardı sanki, oradan çıkamıyordum. Çıkmak için çabaladığımda söylenemezdi.
Etrafımda herkes bana acıyarak bakıyordu. Pek de umurumda değildi açıkçası.
Artık ailemden uzaklaşmıştım. Okuldaki arkadaşlarımdan bile uzaklaştım. Eve gitmez oldum, okul zaten umurumda bile değildi. Bazı geceler bankta yatıyorum. Her zamanki bankımızda biraz soğuk oluyordu ama sen varmışsın gibi hayal ediyordum içim ısınıyordu. Bu aralar yaşlı teyzeler benden pek haz duymuyorlar. Çünkü evlerinin duvarlarına "Minik Kuş Geri Dön" yazıyorum. Belki görür de gelirsin diye. Pek işe yaramadı , gelmedin çünkü. Arkadaşlar kızıyorlar bana çok içiyormuşum. Ölürmüşüm.Yaşıyor musun diye sormadılar ki hiç?
Anlayamıyorum... her şeyi anlarımda gidişini bir türlü anlayamıyorum. Bilmiyorsunuz bir sabah veda mesajıyla uyanmanın çaresizliğini bilemezsiniz... Yıllarınızı geçirdiğiniz, her şeyim dediğiniz, göz yaşına bile kıyamadığınız biri size sadece bir mesajla veda etmesi insana öyle bir koyuyor ki kalkamıyorsunuz. Gözümün önünden gitmiyor mesaj
"ELVEDA TEO"
şaka gibi değil mi? İnanması zor ama bu mesaj ardından 1 yıl geçti. Benim için doğum günü hediyesi buydu işte. Bir elveda mesajı. İlk başta inanmadım. Nehir'in evine gittim, arkadaşlarına gittim, babaannesi, anneannesine, dedesi, halası ,teyzesi kim varsa gittim.
Hiç kimsenin haberi yoktu. Her şeyini burada bırakmış. Telefonunu, elbisesini, cüzdanını... tek pasaportunu ve kimliğini almış. Polis başka birisiyle yurt dışına kaçtığını düşünüyor. Çünkü 2 aydır düzenli olarak biriyle konuşuyormuşsun. Ben inanmadım tabi. Biz çok severdik birbirimizi, severdin sen beni. Gittin ama, geri geleceksin bunu biliyorum. Sonradan polis den haber geldi, konuştuğun bir çocuk varmış telefon numarasından ablasına ulaşmışlar o söylemiş. Yurt dışına kaçmışlar, ablası bir miktar para bile vermiş.Meğer beni hiç sevmemişsin. Anlamalıydım zaten, son zamanlarda sürekli bahaneler uyduruyordun. Bense bunun farkında bile değildim, her şeyi o kadar normal algılıyordum ki beni sevmediğini anlayamadım. Aslında sende haklısın ben bile kendimi sevmiyorum beni sevmeni beklemem hataydı. Beni güldüren de sendin , öldürende..
Keşke gülmeseydin bana , o koca gözlerini benden uzak tutsaydın keşke. Ama ne demişler "keşkeler adamı keş eder"sevdiğim. Ben bugün Nehir defterini burada kapatıyorum. Eğer bir gün olur da geri dönersen karşıma çıkma, sonra kötü bir laf ederim kalbini kırarım sonra kendi kafamı kırarım. Senin meşhur bir lafın vardı : baktın olmuyor, bakmayacaksın ... Sen ve benden biz olmadı minik kuşSen beni 17 yaşımda koca bir adam yaptın. Şimdi bana" şair ruhlu adam" diyorlar.
Şiir gibi konuşuyormuşum . Gidişin tek yararı şiiri sever oldum, zararıysa geceleri uyuyamıyorum. Okulda uyukluyorum genelde. Artık uyku düzenim yok, okulda ne uyursam artık. Moru severdin sen al işte göz altlarıma taşıdım. Mor mor geziyorum artık,ucubelere döndüm. Sürekli siyah giyiyorum, sanki yastayım. Ölüyüm aslında sadece zaman geçsin diye yaşıyorum, artık aklım başıma geldi seni sevmiyorum ama düşünmeden de yapamıyorum . Anlayın beni her yerde anı 2 yıl az değil 2 yıl boyunca İstanbul'un her yerinde anımız var, sahilinde geçiyorum mesela çiçekçi teyzeler geliyor yanıma:- Ağabeyim bea yanında ki güzel ablam nerelerdedir ? Bir gül alasın ona...
bak işte nasıl düşünmeden durabilirim ki ? Tek buda değil mesela bizim evin oradaki dedikoducu bir kapıcı abla vardı ya bütün mahalleye kız bunu boynuzlamış diye yaymış millete beni gören" vah vah" diye geçiyor yanımdan. Gülüyorum sadece ... bir de bakkalcı fahri amcanın çırağı selim var ya sürekli jelibon getiriyor kapıma koyuyor , bir gün tuttum bunu :
-Selim neden jelibonları kapımın önününe bırakıyorsun?
-nehir abla şey dediydi: Teoman ağabeyin üzüldüğünde jelibon ver geçer demişti. Bende mutlu ol diye bırakıp gidiyordum.
-(başını okşadım Selim'in) sağ ol Selim
Demek iyi gelir ha! Nehir de iyi geliyordu güya, gelmiyormuş...
hafta sonları evde içiyorum hiç kimseye de kapıyı açmıyorum. Resmini karşıma alıyorum ,içimdeki nefretini büyütüyorum. yani anlayacağın seni unutuyorum. Dövme yaptırmıştık hani minik kuş dövmesi yaptırmıştım. Gittim sildirdim , herkes çok acır falan dedi ama bir senin kadar acıtmadı...
Bunların hepsini tek başıma yapmıyorum ben, bana kalsa sokakları evim yaparım içerim falan ama başımda Burak var. Ben sırf dedemle o üzülmesin diye mutluymuşum gibi yapıyorum. Çünkü onlar gerçekten benim sahip olduğum tek ailem. Seni ailem diye görmüştüm ben ,meğerse hiçbir şeyimmişsin sen. Dedem seni çok severdi, beni mutlu ediyorsun diye şimdi nefret ediyor beni öldürüyorsun diye... Artık bazı geceleri seni düşünmeden uyuyabiliyorum, yavaş yavaş düzeliyorum daha yolun başındayım ama olsun , bir gün seni tamamen hayatımdan çıkardığım günün hayalini kuruyorum. Dedeme artık onu düşünmeden uyuyabildiğimi söylüyorum bana dediği :
-yastığın altındaki fotoğrafını kaldırırsan buna inanırım
Nehir'in fotoğrafı yastığımın altında olduğunu biliyormuş be! ama ne yapayım atamıyorum, tek o değil resimlerini yakamadım ama mutlaka yakacağım .
Bir gün Burak senin fotoğrafına baktığımı yakaladı, demediğini bırakmadı bana haklı da. Ama ne yapabilirim ki bir anda unutmak kolay mı? O kadar anıları silmek kolay mı ya? Boşver diyorsunuz ama veremiyorum , ilk defa çabalıyorum ve olmuyor ben ne yapayım kendimi alamıyorum ondan, sanki o kapıdan bana bakıp ben geldim diyecekmiş gibi kabullenemiyorum gidişi canımı acıtıyor, bunu yaşamadan bilemezsiniz çaresiz kaldığın zaman insan yanlışla doğruyu ayırt edemez, hatalarım var ama kurtulmam için zaman gerek, evet ondan nefret ediyorum ama tamamen hayatımdan çıkartamıyorum. Bunu en çok ben istiyorum çünkü acının hasını ben çekiyorum. Siz bana üzülürken ben hem kendime hemde geçen yıllarıma üzülüyorum. Yoruldum artık. Geceleri rüyama girmesinden, bazen yanımda belirmesinden, radyoda bizim şarkımızı çıkmasından, mahalledekilerden ya aslında ben İstanbul'dan yoruldum. Belkide onu çıkartmam için hayatımda değişiklik yapmam gerek ve bu da sanırım İSTANBUL...
ARKADAŞLAR BEĞENDİYSENİZ VOTE VE YORUM YAPMAYİ UNUTMAYİN HATALARİM VARSA SOYLEYİN SİZİLERİ SEVİYORUM BU ARADA MULTİMEDYADA TEO VAR😘😍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KENDİNE İYİ BAK
Teen FictionSiz hayatınızda kaç kez darbe aldınız? Ya da en çok ne canınızı yaktı? Hiç yaşamaktan yorulduğunuzu hissetiniz mi? Ve hiç girmemeniz gereken bir olaya karıştınız mı? Sanırım okuycağız bu kitapta hiç yaşamadığın bir serüven sizi bekliyor. Heyca...