Her zamanki gibi kulaklığımı takıp sahilde hayallere dalıp Istanbul'un kusursuz güzelliğini izliyordum. Bir bank bulup oturdum. O güzel hayalimden bi anda çıkmama sebep olan köpek havlamasını duyunca korkup çığlık attım ve sanki bir şey yapamayacak gibi bankın üstüne çıktım. Beni sinir eden şey ise sahibinin alaylı korkma seni yemez bakışıydı. "Ne gülüyosun be alsana şunu korkuyorum görmüyo musun" dememle kahkaha atmaya başladı "Korkma yemez seni" dedi. Iyice sinirlenmeye başladım ama korkumu ve sinirimi bi kenara bırakıp sahibine baktığım zaman oracıkta boynuna atlamamak için kendimi zor tuttum bi an. Düşünüp hayal kurarken yine o köpeğin havlamasıyla kendime gelip "Ya şu köpeğini alırsın ya da bağırıp herkesi buraya toplarım" diye söylendim. "Aman sende abarttın" diyerek gitti. Onun gitmesine mi üzüleyim yoksa korktuğum köpeğin gitmesine mi sevineyim bilemedim. Neyse zaten bana bakmazdı diye kendimi avutup eve doğru yürümeye başladım. Kendime engel olamayıp istemsizce onu düşünüyordum acaba bir daha karşıma çıkar mı diye sormadan edemiyordum kendime sonra iç ses kalbimin bir platonik aşkı daha kaldıramayacağını fısıldadı sonra acı gerçekler minnoş hayallerime engel oldu...Eve gittiğimde acaba yarın aynı saatte tekrar oraya gitsem yine onu görür müyüm? diye düşünmeden edemiyordum. Ertesi gün okulda en yakın arkadaşım Selin'e anlattım tepkisi sadece "Kızım sen salak mısın?" oldu. Yine hüsran yine keder.. Ama ben bu işi inada bindirdim o çocukla mutlaka bi yerde karşılaşıcaktım. Yine aynı satte aynı yere gittim oturdum bu sefer Istanbul'un kusursuz güzelliğini değilde onun yollarını izliyordum. Ama aradan 10 dakika geçti yoktu ortalıkta. Tabi ben işi inada bindirdiğim için beklemeye devam ettim yarım saat daha geçti gelmedi. Sonra aklıma yapmam gereken ödevlerin çok olduğu bi an önce eve gidip onları bitirmem gerektiği geldi ve gitmek zorunda kaldım. Mutsuz ve yıkılmış bi şekilde eve doğru giderken bacağımda bir köpek hissettim sonra havlayınca içimdeki köpek korkusu gidip acaba "O mu geldi?" hissi sardı beni. Bi umut bi heves arkamı döndüm ve gelen o değil eski ilkokul arkadaşım Semih'ti. Semih yüzümde ki ifade değişikliğini anlayınca "Ne o başka birini mi bekliyordun" dedi. Tabi platonik aşkımı bekliyordum diyemeyeceğim için "Hayır, nerden çıkardın? Hem ben köpeklerden korkuyorum şunu benden uzak tutar mısın?" diye ters bi sekilde cevap verdim. "Sana şu köpekleri nasıl sevdiririz Melis ya yıllardan beri korkuyosun yen artık şu fobini" dedi alay ederek. "Ya sanane sen kendi işine baksana oyalama beni gitmem gerek" diyerek hızla uzaklaştım. Fakat yine pes etmedim yarın yine aynı saatte geleceğim diye söylenerek evin yolunu tuttum.
Ödevleri bitirdikten sonra yatağa uzanıp tavanı izlerken o yakışıklı köpek sahibini hayal ediyordum. Beni ona bu kadar bağlayan neydi? Belkide 5 ay önce deliler gibi aşık olduğum çocuğun en yakın arkadaşımla beni aldattığını öğrendikten sonra onu unutmaya çalıştığım için kendime yeni bir heyecan arıyordum. O gece onu o kadar çok düşündüm ki rüyama bile girmişti, o güzel rüyayı bölen tabiki iğrenç alarm sesiydi. Okula giderken yolda her an görebilme ümidiyle etrafima dikkatlice bakıyordum ama ne yazıkki yine görememiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmkansız Değil
Teen FictionDışarıdan deli dolu fakat içinde fırtınalar kopan genç kız hikayesi.