Senin saçlarını çok severdim ben. Çünkü farklıydı herkesten. Turuncumsu gibi. Çoğu insan gülüşüne aşık olur sevdiği insanın. Ben senin saçlarına aşık oldum. Bu yüzden bende o renge boyatmak istedim ve boyadım. Herkese yakışmaz demiştin, haklısın bana sen kadar yakışmadı.
Ama sen beğenmiştin saçımı. Önemli olanda buydu. Saçlarımı çok severdim ama kıyamazdım kestirmeye. Saçlarım çok uzun ve dalgalıydı. Sende kestirme derdin bana. Ama saçlarını kestirmene sebep olacak adam olmam demedin. Belki de ilerleyen zamanlarda hiç yapmayacağım şeyi yapacaktım.
Güneş ışığının saçına vurduğu zaman saçların rengini daha çok belli ediyordu. Başkaları sende fark ettiğimi fark edecek diye korkuyordum. Seni kimseyle paylaşmak istemezdim. Çünkü seni benden fazla kimse sevemez. Ben öyle düşünüyorum. Zaten haraketlerimden anladığını söylemiştin. Kendimi bende böyle görmemiştim. Aşk bu olsa gerek. Bu hayatta herkesin bi hikayesi vardır. Herkes yaşamak için doğar ve aslında yaşayamadan, sadece bir şeyler çırpındıktan sonra hayata veda eder. Bizler doğum ile ölüm arasındaki o ince çizgide yaşamayı unutan insanlar...
Ama ben en azından bazı şeyleri başardığımı düşünüyorum. Seni sevmek gibi mesela. Sevmek kolay olabilir ama yürekten sevmek apayrı.
Ben sana ikimizi anlatıyorum. Ama sen hikayeye dahil etmiyorsun kendini. Kendi hikayemin başrolündeyim. Peki ya bu hikaye tamamlanacak mı yoksa yarım mı kalacak ? Belki de hikayenin sadece başlığı vardır. Belki ben bi hikayenin içinde sanıyorumdur kendimi. Belki de bu hikaye başlamadan bitmiştir çoktan...Bazen düşünüyorumda benim gibi bi kadını sevmek o kadar da zor olmamalıydı. Bi kere güvenilirim. Bundan daha önemli bir şey varsa o da seni deli gibi seviyor olmam. Sen beni çok yordun. Yıprandım. Son zamanlarda her şeyden , herkesten sıyrılmış hissediyorum kendimi.