HAKKIDAN;
Müdür kararından vazgeçmeyecek gibi duruyordu. İtirazlarımız devam ederken odanın kapısı açıldı.Kapıdan içeriye orta yaşlı bir bayan girdi. Kısa sarı saçları ve kırmızı takımıyla oldukça tatlı birine benziyordu. Yanımızdan geçerek müdürün yanına gitti, ardından bize dönerek:
"Bedriciğim bu çocuklar yeni gelen çocuklar mı ?" dedi. Hemen ardından bembeyaz dişlerini göstericek şekilde gülümsedi.
İsminin Bedri olduğunu öğrendiğim müdür birden bire değişerek:
"Evet Yeldacığım, bunlar o çocuklar" dedi.Yelda hanım bize gülümsedi ve:
"Hoşgeldiniz çocuklar" dedi.Hep bir ağızdan yanıt verdik:
" Hoşbulduk ". Ufak bir selamlaşmadan sonra Bedri bey eskisinden tamamen farklı yumuşak bir ses tonuyla ekledi:
"Çocuklar, Yelda Hanım müdür yardımcısı aynı zamanda benim karım."
Daha 5 dakika önceki o sert ve ciddi konuşan adam,karısı gelince 180 derece dönmüştü.Bu olay hepimizi çok şaşırtmıştı.Anlaşılan adam karısından biraz korkuyordu . Yüzümüzdeki şaşkınlık ifadesiyle cevap verdik:
"Memnun olduk efendim."Bu sözün ardından Ayşegül kulağıma yaklaştı, dalga geçer bir ses tonuyla:
"Adam muma döndü beee ."
Bu lafın ardından gülmemek için kendimi zor tuttum.Sessiz bir gülüşmeden sonra Yelda hanım sessizliği bozdu:
"Eee Bedriciğim ayarladın mı çocukların sınıfını ?"
(Harbii ya, müdürün karısı gelince değişmesine şaşırmaktan, adamın bizi ayrı sınıflara dağıtacağını bir anda unutmuşum.Abi öldürün beni ya.) Müdür cevap verdi:
"Ayarladım elbette hayatım."
Bunu söylerken yüzünde bir tereddüt ifadesi vardı. Sanırım karısının,bizi ayrı sınıflara dağıttığını öğrenmesini istemiyordu. Ceren kendini acındırıcı biçimde:
"Yelda hocacığım, müdürümüz bizi ayrı sınıflara dağıttı. Biz birlikte olmadan yapamayız.Acıyın bize lütfen lütfen lütfeen ! "
Cerenin bu sözü sonrasında Yunusta bi gülümseme oluştu.Muhtemelen aynı şeyi düşünüyorduk:
(Vaaay be ceren, oyunculuk yeteneğini nasıl da kullanıyor. Yürü be kim tutar seni)
Cerenin acındırıcı tavrı sonrasında kadın hemen yumuşamıştı. Cerenin yanına yaklaştı ve saçını okşayarak:
"Ayyy kuzum benim.Olur mu hiç öyle şey. Bedricim çocukların dediği doğru mu ?"
Müdür önce bir afalladı.Sonra telaşla karısına dönerek:
"Iıı şey ya hayatım yok yook .Onlar beni yanlış anlamışlar, dördüde 11-C'deler. Öyle demiştim ya çocuklar aa ne zaman unuttunuz. Ah işte zamani gençliği hep böyleler. " dedi ve mide bulandırıcı bir gülümsemeyle bizlere baktı.
Ben Yunusun kulağına "Yalana bak yalana gevşek herif. ! " diye fısıldadım. O sırada Ayşegül yapay bir sevecenlikle :
" Oldu o zaman hocam biz kaçalım dersi falan kaçırmayalım ilk günden yani . Her şey için teşekkür ederiz " dedi ve Bedri hocaya sikici bakışlar atarak odadan çıktık. Bu adam gerçekten götü başı farklı oynayan tiplerdendi.
CERENDEN;
Koridorda yine bütün gözler bizim üzerimizdeyken sonunda sınıfın kapısına geldik. Zil daha yeni çalmış olmalı ki sınıftan sesler geliyordu. Anlaşılan hoca daha gelmemişti. Yelda Hanım sıcak gülümsemesiyle:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatın 4 Tonu
Подростковая литератураOnlar mutluluklarıyla, üzüntüleriyle, ve heyecanlarıyla hayatı doruklarda yaşayan 4 genç. Hikayeleri çok önceden başlamıştı fakat okuldan atılıp yeni bir koleje başlamaları çoğu şeyi bir anda değiştirdi. Hayat onlar için bir çok plan yapmışken, onl...