Azazel Eden'den uzaklaşıp Ateş Tarlaları'na ulaştı ancak siniri gittikçe artıyordu. Alev Tarlaları'nda zamansızca yürüdü. Sonu gelmeyen alevleri çiğnedi, yaratılmamış yerlere ulaştı. Yürüdüğü süre boyunca içindeki ateşi hissetti ve sonunda söyledi. "Ben Dumansız Ateşten yaratıldım!" Kendi derinliklerine, babasından olan parçasına baktı. Diğer meleklerden farklıydı. Azazel, Alev Tarlaları'na yaratılmıştı ve özüne dönmesinin vakti gelmişti. Sonunda alevlere tamamen hükmetti ve o Eden'den ayrılırken meleklerin ona taktığı isimleri bir kenara bırakıp, kendine yeni bir isim taktı: O, Ateşten Gelen'di.
Yürümeye devam etti ancak içindeki öfke asla geçmedi. Babasının yanında olmak, onun sevgisini hissetmek istiyordu. Onun arzularını, ölümlü Adwa'nın gerçekleştireceğini bilmek onuçıldırtıyordu. Yaratılmamış yerleri gezdi. Alev Tarlaları ve Genesis haricinde yeni yerler aradı, ama işine yarayacak bir şey bulamadı. Sonunda geri döndü.
Görevini layıkıyla yerine getirdi etti ve Adwa'yı cezalandırdı. Adwa ise ölümlü hayatını yenileyerek devam ediyordu ancak kusurlulardı. Melekler kadar bilinçli ve güçlü değil, melekler kadar zeki değillerdi. Babasının neden ona eğilmelerini istediğini hala anlamıyordu çünkü her yaratılan Adwa buraya geliyordu. Her Adwa hatalıydı, her Adwa kusurluydu. Hiçbiri Azazel kadar yaratıcısına sadık değildi.
Alev Tarlaları'nın dışında, küllerin ve külden gelenleri olduğu yerlere gitti Azazel ancak gittiği yerde hoş karşılanmadı. Zamanında Eden'in duvarlarınında çarpıştığı iblisler karşısında duruyordu ama bu sefer durum farklıydı. Kendi de iblisler gibi Eden'de istenmiyordu. İblislerin arasına karıştı. Sadece kanatları bile onun iblis olmadığını anlamaya yeterken, teninin rengi ve yanan eli de ekstrası oluyordu. Kanatlarının parıltısı ise değerini gösteriyordu.
Yaratıcı, Azazel'in güçlenmesi ve kendi sınırlarını keşfedebilmesi için iblisleri Azazel'den hemen sonra ve diğer meleklerden önce yaratmıştı ve Azazel'i Eden'i iblislerden korumakla görevlendirmişti. Bu sebeple Azazel'in iblislerle pek de hoş olmayan bir geçmişi vardı lakin zamanında hepsini tek başına yenebildiği için iblisler ondan hala korkuyordu. İblislerin yanmadığını, küllerden oluştuğunu bilen Azazel, iblisleri kendi tarafına çekmeye çalıştı. Onlara Eden'in sonsuz güzelliklerinden bahsetti ve bencil meleklerin tüm güzellikleri kendilerine ayırdığını, bu yüzden iblisleri orada istemediklerini söyledi. Babasının ona verdiği ismi, Samael'i sonuna kadar hak ediyordu. Zaten Samael olmasaydı, yalanlarıyla yaratılmışları kandıramasaydı iblisleri asla tarafına katamazdı. Onları Eden vaadi ile cezbetmiş ve safına çekmişti.
İblisler, beklediğinden çok daha zayıftı ama eğitebilirdi. Melekleri eğitmiş biri olarak, iblisleri de eğitebileceğini biliyordu. Orada bulunduğu süre boyunca da hem Adwa'nın cezasıyla ilgilendi, hem de külden gelen iblisleri eğitmeye devam etti ve onları da tıpkı ilk görevinde eğittiği melekleri sınadığı gibi sınadı. Ashmedai ve Mara en gözde iblisleri oldu. Diğerlerinden çok daha üstün olan bu iki iblis, Azazel'in yanında yerlerini aldı ve Adwa'nın cezalandırılmasında büyük rol oynadılar. Alev Tarlaları'nda, Azazel'in işlerini üstlendiler. Hatta Ashmedai, küllerin olduğu yere gidip yeni iblisleri de efendisinin tarafına çekti. Böylece Azazel'in iblis yardımcıları giderek çoğaldı ve Alev Tarlaları'na gelen her Adwa'yı anında cezalandırdılar.
Azazel ne kadar uğraşırsa uğraşsın, Ashmedai hariç hiçbir iblis bir melek kadar güçlü olamıyordu. Aslında Ashmedai bile dört büyüklerin seviyesine ulaşamıyordu ancak Azazel, eğittiği çoğu melekten daha güçlü olduğunun farkındaydı. Azazel aklına koymuştu. Çamur yığının önünde diz çöken tüm melekleri, yaratıcısına hakaret eden tüm melekleri Eden'den temizleyecek ve melek olmanın ne anlama geldiğini hatırlatacaktı. Bunun için ne kadar iblis eğitmesi gerektiğini bilmiyordu ama oraya kendinden başka melekler giremediği için dert etmiyordu. Bu çabasından kimsenin haberi olamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Harcanabilir Lucifer
FantasyYaratıcının gözdesi, yaratılmışların en yücesi ve harcanabilir piyon Azazel'e farklı bir bakış...