seventy one

2.2K 217 82
                                    

Michael olayı hariç bu bölümde gerçekleşen her şey tamamen gerçek. Bahsettiğim dans tamamen öyle oldu, ve ben de ona tamamen öyle baktım. Fazla bir şey söylemeyeceğim, bölüm her şeyi anlatıyor. Bunları yazmak zordu, pek betimleme falan kullanamadım. İnanın bana içimdeki şeyleri yazmayı dilerdim çünkü ciddi manada o dans sırasında kötü hissettim. Bunun için üzgünüm, şu an garip hissediyorum. Çünkü yazdıklarımı, bunları daha önce yaşamış olmam, geriye yine o anlara dönmek istememe yol açıyor. Her neyse, umarım beğenirsiniz.

İyi okumalar!

Kalbimin az öncekilerden daha fazla kırılmasının imkansız olduğunu düşünüyordum. Ne zaman yıkılsam, yine Niall'ın bir hareketiyle kendime geliyor ardından yaptığı başka bir şeyle yeniden yıkılıyordum. Gerçekten bugün kendimi dünyanın en dengesiz insanı gibi hissediyordum çünkü on dakika önce ağlıyordum, beş dakika önce gülüyordum ve şimdiyse ne yapacağımı şaşırmış bir şekilde büyük bir acıyla titreyerek Niall'a bakıyordum.

En iyisi, her şeyi baştan anlatayım.  

Zayn'in o mükemmel sesi son bulduğunda içimdeki bütün göz yaşları neredeyse tükenecek şekilde ağlamış ve daha iyi hissedince de yüzümü yıkayarak tekrar yukarı çıkmıştım. Çocuklar Zayn'i övüyor, Niall ise sesinin bir kadını hamile bırakabilecek kadar harika olduğunu söyleyerek gülüyordu. Hafifçe tebessüm ederek masaya doğru yürürken, Michael'ın öylece sandalyede oturmuş yere baktığını fark etmiştim. Ona bunu yapmaya hakkım yoktu, o bunları hak etmiyordu ancak elimden bir şey gelmezdi. Niall'ı cidden inanılmaz bir biçimde seviyordum ve diğer hiçbir erkek gözüme onun gibi görünmüyordu. O herkesten çok farklıydı, gerçekten kimseyle aynı kefeye koyamazdım.

''Mike? Çok üzgünüm, birden kendimi kötü hissettim ve gitmek zorunda kaldım.'' diyerek yanındaki sandalyeye oturduğumda, yeşil gözlerini bana çevirdi. Bir süre baktıktan sonra bir iç çekerek arkasına yaslandı ve aynı noktaya bakmaya devam etti.

''Önemli değil.'' 

Kaşındaki piercing dikkatimi çektiğinde yavaşça ona dokundum ve ardından ellerimi hemen geri çektim.

''Acıdı mı?'' derken endişeliydim çünkü daha önce böyle bir şey yapmadığım için nasıl hissettirdiğini bilmiyordum. Yüzüme bir süre baktıktan sonra hafifçe gülümsedi, bu hareketi öyle yapmıştı ki bana hissettiği sevgiyi kalbimin en derinliklerinde hissetmiştim. 

''Hayır, acımıyor.''

Karaoke için herkes hazır olana kadar ve insanlar isimlerini söyleyip teker teker çıkana kadar onunla renkli saçlar ve piercingler hakkında konuşarak gülmüştük. Çok iyi bir çocuktu ancak onunla arkadaş olmaktan daha fazla öteye gidemezdim. Niall'ın bize baktığını hissetmiştim ve ona dönmüştüm, onu öyle bir halde bulmuştum ki az daha bayılacaktım. Niall'ı sevdiğim iki yıl boyunca, gözüme ilk defa o kadar çekici görünmüştü. Yani o sevimliydi, şirindi ancak o an o kadar çekiciydi ki; neredeyse kendi cenazem için hazırlıkları başlatacaktım. Danslardan dolayı terlemiş saçları dağınık bir şekildeyken ve gözlükleri gözündeyken fena bir şekilde harikaydı. Bir süre birbirimize baktık ve o bakışlar altındayken, bir kez daha aşık olduğumu hissettim. Baktığım süre boyunca kalbimde ve hatta tüm bedenimde oluşan o his, neredeyse beni öldürüyordu. Tanrı onu yaratırken ekstra vakit harcamış falan olmalıydı çünkü bir insan hem seksi hem şirin olamazdı. 

O harika anlardan sonra, Michael bu konuda bana hiçbir şey demedi ve sadece sohbet etmeye devam ettik. Oliver enerjik bir şekilde sahneye çıkarak, karaokeyi canlı bir şarkıyla başlatmıştı. Bazen kelimeleri kendine göre uyarlıyor ve her şeyi daha komik hale getiriyordu. On dakika kadar sonra, bütün okul dans pistindeydi. Müdür bile uzaktaki masadan oturup izlemek yerine kalkıp dans etmişti ve bu fazlasıyla komikti. Michael, ben, Melody ve Calum bir grup halinde kahkahalar atarak dans ediyorduk. Ve doğrusunu söylemek gerekirse, hep Niall'a yakın yerlerde dans ediyordum çünkü onun enerjisini fark etmek harikaydı. Bir kere sırtlarımız, iki kere kolumuz değmişti ve neredeyse çığlık atacaktım. Temas haline her geldiğimizde, kalbimin göğüs kafesimi yumrukladığını hissediyordum. 

Ve sonra, şu an yine gözlerimin yanmasını sağlayan o olay oldu.

Jennifer, Niall ile beraber gülerek dans ederken Niall ellerini tuttu ve Jennifer'ı döndürdü. Jennifer da onun elini tutuyor olunca, kafası Niall'ın omzuna denk geldi ve neredeyse burun buruna geldiler. İkisi de bu dönüşün böyle olacağını beklemiyor gibiydi ve ben de beklemiyordum. Her şey ağır çekime alınmış gibiydi, kalbime şu ana kadarki en ağır darbe atılmış gibi hissediyordum. Canım acıyordu, gerçekten acıyordu. Boğazıma sarılan eller, birbirlerine gülümsediklerinde daha çok artmıştı. Jennifer sonunda onun elini bırakmayı akıl edebildiğinde, Niall bu sefer ters döndürerek yüzlerinin yakınlığını bozdu ve eski konumlarına döndüler. Yine de kalbimin acısı her saniye daha fazla artıyor, gözlerim fena biçimde yanıyordu. Bunun neden böyle kötü hissettirdiğini bilmiyordum, Jennifer ile bugüne kadar çok yakın bile değildi. Evet, eskiden sevgililerdi ve bir geçmişleri vardı ancak Niall sevgililerinden Rose dışında hiç birine aşık olmamıştı. 

Birini sevdiğiniz zaman, onunla ilgili birçok hayal kuruyordunuz. Hayatınızın hikayelerdeki gibi olmasını istiyor, onun da sizi sevmesi için çeşitli yöntemler kuruyordunuz. Mezuniyet gecemiz için çok fazla hayal kurmuştum çünkü bence, benimle dans edebileceği kadar yakındık. Bu kadar fazla yanılacağımı tahmin etmemiştim. Hayallerimin gözlerimin önünde birer birer yıkılışı, bütün bedenimde büyük bir acı bırakıyordu. Başkası yaşıyordu işte, istediğim ne varsa başkası yaşıyordu ve bu dünyadaki en iğrenç his olmalıydı.

Çünkü ben Niall'ın yanındakini kendim gibi hayal etmek değil, Niall'ın yanındaki olmak istiyordum.

Dans devam ederken Melody yanımda bir şeyler söylüyordu ama hareket edemiyordum. Öylece Niall'a bakıyordum. Ona baktığımı hissetmiş olacak ki, bakışları bana döndü ve ben bile o an gözlerimdeki kırgınlığı hissettim. Göz temasımız fazla sürmemişti, o acı dolu bakışlarıma rağmen gözlerini benden çevirmiş ve dansına devam etmişti. 

Bense, ben berbat hissediyordum. 

''Gördün mü?'' diye fısıldadım Melody'e. Calum ve Michael sadece susuyordu, çünkü dışarıya rezalet yıkık bir görüntü verdiğimi biliyordum.

''O kızı nasıl döndürdüğünü, gördün mü?'' diye kısık bir sesle yineledim. Melody kollarını bana doladığında, bekleyen tüm göz yaşlarım aktı ve bu gece hep yalnız başıma girdiğim lavaboya doğru yavaş adımlarla ilerledi.

Yine ağladım, ancak bu seferki en ağırıydı. 

Ve bu seferkinden sonra Niall'ın dahi beni iyileştiremeyeceğinden emindim.

Platonic Love / NHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin