K3

39 6 0
                                    

Melisa ' nın siyah porşesi sayesinde en yakın cafeye gelmiştik. Küçük ama sevimli oldukça modern bir kafeydi. Hemen içeri girdik. Köşe de duran renkli masaya doğru yöneldik ve oturduk. Yanımıza gelen garsonla Melisa konuşmaya başladı. "Bişeyler içelim o sırada da sormak istediğin soruları sorarsın." Melisa nın sesini duyduğumda bakışlarımı ona çevirdim. "Peki" dedim ve birer kahve sipariş ettik.Kahvelerimiz geldiğinde Melisa nın tebessümle karışık meraklı bakışlarını gördüğümde bende tebessüm ettim ve konuşmaya başladım.

"Ailenle mi yaşıyorsun." Yüzündeki tebessümle cevabı hemen verdi. "Evet"

"Özel olmazsa ailenle ya da eğer varsa erkek arkadaşınla bir problemin var mı? Yani neden ayrı eve çıkmaya karar verdin?" "Öncelikle bir erkek arkadaşım yok. Babam ve abimle yaşıyorum. Annem ben beş yaşındayken ölmüş. Evden ayrılma sebebim ise artık babama ve abime büyüdüğümü kanıtlamak istiyorum. Tamam paraya ihtiyacım yok ama baba parası yiyerekte hayatımı devam ettirmek istemiyorum. Bu işe de ilk olarak evden ayrılmakla başlamaya karar verdim. Açık konuşmak gerekirse babam bu işe olumlu baksa da abim babamla aynı fikirde değil. Bunun nedeni de abimle aramızda ki bağlar çok kuvvetlidir ve başıma birşey gelmesinden korkuyor sanırım. Aslında bu şey korkaklık ta değil annemden ona kalan tek şeyin benim olması. Annem ölürken bizi birbirimize emanet etmiş. Bunu da babam söylemişti. Pek fazla arkadaşım da yok. Hatta nerdeyse hiç yok. Çünkü herkes kendi menfaatleri için benimle ilgilenir. Bunu bakışlarından bile anlayabiliyorum. Neyse çok uzun bir konuşma oldu sanırım kusura bakma."

Konuşurken sesine yansıyan duygulardan o kadar etkilenmiştim ki. Söylediği şeylerle gözlerim dolmuştu ama bazı yerlerde tebessüm ederek dinlemiştim. Annesizlik ne demek bilmiyodum ama çok kötü birşey olduğunu bir kere de Melisa nın gözlerine bakarken anlamıştım. Anladığım kadarıyla parasını birilerinin gözüne sokmayı da sevmiyordu. Hatta sırf bu yüzden kendini sınırlandırıp bir çok şeyden vazgeçiyordu.Bu kız her geçen dakika daha çok bağlıyordu beni kendisine. Bana olan bakışlarından bir cevap beklediğini anlayarak kendime geldim ve konuşmaya başladım.

"Özür dilerim yani sana anneni hatırlatmak istemezdim.Abinle olan problemini de beraber atlatabiliriz sanırım. Benim de bir abim var. Şu an özlemiş olsam da yanındayken bana da az çektirmiyordu. Yani bu konuda seni anlıyorum."

Söylediğim her kelime de umutla bakan gözleri daha da parlıyordu.Heycan dolu bir sesle "Yani seninle kalmamı kabul ettin mi?"dedi. Tebessüm ederek kafamı salladım. "Evet. Henüz birbirimizi tanimasak ta iyi anlaşabileceğimizi umuyorum."

Sevinçle ayağa kalkıp kollarını boynuma dolağın da bende ona sarıldım. "Yaa sen bir tanesin ya. Seni ilk gördüğümde ne kadar iyi olduğunu anlamıştım. Zaten abim de seni gördükten sonra önyargılarından kurtulucaktır eminim." Söylediklerine karşı gülümsedim ve geri çekildim.Bir süre daha birbirimiz hakkında konuştuktan sonra yarın tekrar buluşmak için sözleştik. Hem evi görmek hemde beni bırakmak istemesine karşı onu terslemek istemediğim için teklifini kabul ettim ve kafeden ayrıldık. Arabaya biner binmez kemerini bağlamasını tebessümle izledim ve bende kemerimi bağladım. Yolumuzu da neşeli sohbetimiz ve benim adresi tarif etmemle tamamladıktan sonra araba evin önünde durmuştu. Ona döndüm ve gülümseyerek bana baktığını görünce bende ona tebessüm ettim. "Hadi gel hem evi görmüş olursun" teklifim üzerine hem istekle hem de mahcup bir şekilde gözlerime baktığını gördüm. "Rahatsızlık vermiyim" dediğinde "Saçmalama burası artık senin de evin ısrar ediyorum hadi." dedim ve içten tebessümümle gözlerine bakıp arabadan indim. Apartmana doğru ilerlediğim de arkamdan bana yetişmekte olduğunu gördüm. Bir süre sonra eve birlikte girdiğimizde nasıl bir tepki verdiğini öğrenmek için bakışlarımı yüzüne çevirdim. Yüzündeki içten ve sıcak gülümsemeyle evi incelediğini gördüğümde sevinmiştim. Ayakkabılarımı çıkarırken benim yaptığım şeyi anlamış olucak ki o da konverslerini çıkarmaya başladı. "Kusura bakma aslında bende evde ev papuçlarımla gezerim ama ....."
Ayakkabılarımızı çıkarttıktan sonra Melisa yı salona doğru yönlendirdim ve mahcup bir şekilde konuşmasına daha fazla dayanamayarak sözünü kestim."Önemli değil tatlım rahatına bak lütfen... Eee nasıl buldun evi"
"Çok sevimli ve çok güzel. Küçük olmasına rağmen insana huzur veren bir havası var. Eminim bu atmosferde senin de etkin çok fazladır."
"Teşekkürler.Hadi gel sana odanı gösteriyim." sözümü bitirdiğim de heycanla yerinde zıpladı "Gerçekten mi? Hadi hemen gidip bakalım." Gülümseyerek kafamı salladım ve önceden hazırlamış olduğum Esra' nın eski odasına doğru yol almaya başladık. Oda benim odamın çaprazında kalıyordu. Kapıyı açtığımda içeri girdi ve karşısında dünyanın en tatlı şeyi varmış gibi tebessümle incelemeye başladı. Tam kapının karşısında büyük bir cam vardı ve yerlere kadar uzanan beyaz perdelerle tamamlanmıştı. Diğer köşede başlık kısmı duvarla bütünleşmiş İki kişilik bir yatak, yatağın yanında makyaj masası ve köşe de de bir dolap vardı. Yatağın diğer tarafında üzerinde abajur bulunan küçük çekmeceli bir dolap daha duruyordu. Hepsi birbiriyle uyumlu sade ama güzel bir takımdı. Açık renk odaya ayrı bir ferahlık katıyordu. Bu oda da benim ki kadar büyüktü ama benim odamdaki gibi balkonu yoktu.Evet odamda en sevdiğim yer küçük ama benim sıkıldığımda kendimi atabilecegim tek yer olan bu balkon benim için önemli ve özeldi. Melisa da beğenmiş olucak ki "Burası çok güzel."diye sevincini ortaya atarak kendini hızla yatağa attı. Bu kızın her hareketi beni güldürüyordu. "Beğendiğine sevindim" dedim ve bir süre onu izledikten sonra kendini toparladı. Mahcup bir şekilde dudaklarını sarkıtarak konuştuğunda aramızdaki bu resmiyeti kaldırmaya karar verdim. "Ah pardon be.." Cümlesini bitirmeden araya girdim.

"Lütfen artık şu resmiyeti kaldıralım olur mu? Burda sende yaşicaksın unutma." Yalancı bir sitem ve kızgınlıkla konuştuğum da ilk önce şaşırsa da sıcak bir tebessümle kafasını salladı. Kafasını yere eğmişti ama ben gözlerini görmüştüm. Gözleri dolmaya başladığında ne kadar duygusal ve fazla kırılgan olduğunu bir kere daha anlamıştım. Yanına gittim ve sarıldım. Bana karşılık verdiğinde daha sıkı sarıldım. Sıcak ve üzgün çıkan sesime engel olmadan "Sorun ne?" Diye sordum. Yanlış bir şey söylediğimi düşünmüyordum.

"Seninle bir ilgisi yok sadece daha önce bana senin gibi gerçekten sıcak davranan biri olmamıştı.Yani arkadaş olarak." Beni serbest bıraktı ve sorar gözlerle yüzümü inceleyip koyu kahvelerini mavilerimle buluşturdu." Yıllardır yanımda olan insanların gözlerinde bir saniye bile sende gördüğümü görmemiştim. Beni tanımadığın halde bana evini açtın ve her gülümsemen de gerçekliği gördüm bu derin mavilikte. Çok ani olucak ama bunu öğrenmeye ihtiyacım var. Senin gibi bir insanı yanımda görmeye ihtiyacım var. Arkadaşız biz değil mi?" Hızlı bir şekilde kurduğu her bir cümlesiyle içimde tarifi imkansız duygular oluşmuştu ve Melisa nın yüz ifadesinden anladığım kadarıyla bu duygular mavilerime de yansımıştı. Söyledikleriyle hem sevinmiş hem de üzülmüştüm. Daha bir gün bile geçmeden aramızda oluşan bu çekimin bende farkındaydım. Ama böylesine temiz ve gerçek bir kalbi olan bir kızla kim oyun oynardı ki. Onu ilk gördüğümde anlamıştım içindeki gerçekliği ve samimiyeti. Zaten bende insanların sırf bu yapmacık hareketleri ve sahte bakışları yüzünden çevremde pek kişiyle arkadaşlık kurmazdım ve herkese çabuk güvenemezdim. Ama Melisa ya nedensiz bir şekilde güveniyordum. Biraz önceki sarılmamız da başımı omzuna koyduğum da "işte burası" demiştim. O omuza başımı koyup saatlerce sevincimi ya da üzüntümü giderebilirdim. Meraklı bakışlarına ve bence ona özel olan dudak büzme hareketine daha fazla dayanamadan tatlılığına bir gülümseme yerleştirdim yüzüme. Herşeyi yani aklımdan bu kadar rahat geçirdiğim düşüncelerimi dışarıya yansıtmasam da onu tatmin edicek bir cevap vermeye karar verip konuşmak üzere dudaklarımı araladım.

"Tabi ki arkadaşız. Zaten seni bu kadar kısa sürede eve almış olmamın sebebi de bu. Ben de senin gözlerinde ki gerçekliği hissettim ve sana yani bize bir şans vermeye karar verdim. Benimde gerçek dostum diyebileceğim bir arkadaşım olmadı ama seni tanımayı bende istiyorum." Tebessüm ederek söylediğim her kelimede hem gözleri dolmuştu hem de sevinçle bana tekrar sarıldı. Bende birşey demeden karşılık verdim. Omzumdaki ıslaklığı hissettiğim de geri çekildim ve yanaklarında ki yaşları sildim.

"Şştt tamam. Vala sen bu kadar sulu göz sen seninle cok işimiz var hee" alayla ve gerçeklikle söylediklerimden sonra o da kıkırdadı ve tamamen gözlerini ince narin parmaklarıyla sildi. "Şey ben artık gitsem iyi olucak kıyafetlerimi toplamam gerek ve babam ile abimle konuşmam da lazım. Yarın yerleşebilirim öyle değil mi?" Heycanla konuşurken sonlara doğru sesi kısılmıştı. Tebessüm ettim ve "Bu konuyu hallettiğimizi düşünüyordum. İstediğin zaman gelebilirsin"diye cümlemi tamamladım. Esra nın bırakmış olduğu evin diğer anahtarını vermek üzere odadan çıkıyordum ki Melisa ya da seslendim. "Benimle gel sana anahtarlarını da veriyim."dedim. Yüzündeki gülümsemeyle beni takip etmeye başladı. Benim odamın önüne geldiğimizde sorar bakışlarına cevap verdim. "Benim odam " tebessümlerimizle birlikte odaya girdiğimizde odam her zamanki gibi ferahtı ve çilek gibi kokuyordu. Melisa nın yüzüne baktığımda yüzünde buruk bir gülümseme vardı. Bu sefer ben ona sorar bakışlarımı attığım da o da bana acı dolu bir bakışla baktı ve kekeleyerek cevap vermeye çalıştı.

"Bb..bu...bu kokuu..."

KaranlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin