Gözleri dolu dolu olmuş bir şekilde bana bakarken neler olduğunu anlamaya çalışıyordum."Babam annemin hep çilek gibi koktuğunu söylerdi. Ama bunu zaten bildiğimi bilmiyordu. Onu yanımda hissetmek için çoğu bakım ürünlerimi şampuan, vücut jeli, parfüm hatta dudak nemlendiricilerimi bile çilekli kullanıyordum. Ama hiçbiri beni rahatlatmıyordu." Gözlerinden akan yaşlarla olduğu yerde titremeye başladığında kolundan tutarak ona destek oldum ve yatağa oturmasını sağladım. Biraz sakinlestiğtiginde tekrar konuşurken onu meraklı gözlerle dinlemeye devam ettim.
"Beş yaşında küçücük bir kız olmama rağmen herşeyin farkındaydım. Annemin bana bakan şefkatli bakışlarının, beni rahatlatan kokusunun, saçlarımı sevgiyle oksayıp bana "bebeğim " diye seslenmesinin. Hepsinin benim için ayrı yeri var hafızam da. Ve yıllar önceki o yoğun koku ciğerlerime dolarken kendimi tutamadım kusura bakma." Sesi her cümlesinin ardından biraz daha kısılıyordu. Gözyaşlarını silmeye çalışırken ayağa kalkmaya çalıştı. Kolundan tuttum ve onu kendime çekip sarıldım. "Saçmalama ne kusuru. Çok küçük yaşta annesini kaybetmiş biri olarak sen çok güçlü bir kızsın. Kendini kasma ve lütfen artık beni bir yabancı olarak görme." Buruk bir gülümsemeyle tekrar sarıldığımızda bedenlerimizi yatağa bıraktık. Kafasını göğsüme yasladım ve saçlarını okşamaya başladım. Yerinde gayet memnun bir edayla mırıltılar çıkarıp biraz daha rahat bir pozisyon alarak o da kollarını belime doladı. Ikimiz de uyumuyoduk. Sadece düşüncelerimizin bizi içine çekmesine izin veriyorduk. Kısa sürede hatta bir gün içinde bu kıza bu bakar kendimi yakın hissetmem normal miydi. Saçları yumuşacık ve kahvenin en güzel tonlarındaydı. Bir süre öylece birbirimize sarılmış bir şekilde uzanırken kafamı çevirip pencereye baktım. Şaşırmıştım kaç sattir böyleydik biz. Hava kararmaya başlamıştı. Aklıma gelen fikirle doğruldum ve Melisa ya döndüm. Birşey söyleyeceğimi anlayıp o da dogruldu ve bakışlarını bana çevirdi. "Bu gece burda kal yarın zaten haftasonu gidip toparlanırsın ve yerleşirsin. Ne dersin?" Yüzündeki buruk tebessüm ve hafif minnet duyan bakışlarını yolladıktan sonra kafasını ellerine çevirerek cevap verdi." Teşekkürler. Aslında iyi olabilirdi ama abimin bunu kabul edeceğini düşünmüyorum"
Sözleriyle gergince yerimde kıpırdandım. Onun da burda kalmak istediğini anlayabiliyodum. İnatçı yönüm galip gelirken bunu kendi ağzından duymak istedim. "İstiyor musun istemiyor musun onu söyle." Ani çıkışıma o da şaşırmış olucak ki ikilemde kalmış gibi dudaklarını ısırıp yerinde huzursuzca kıpırdanmaya başladı. Sanırım biraz endişeliydi. Nedenini anlamasam da sormadım. Güven vermek istercesine elini tuttum.
Sevkatli bir ses tonuyla daha sakin bir şekilde konuşmaya başladım."Ara hadi ben yanındayım." Gergin bir şekilde nefesini üfledi.Nerden çıkardığını anlamadığım telefonla bir kaç tuşa bastı ve kulağına götürdü. Dudaklarımı oynatıp "hoparlöre al" diye fısıldadım. Dediğimi yaptıktan sonra telefon ilk çalışta açıldı. Aynı anda tok, kendinden emin erkeksi bir sesle konuşmaya başlayan adamla dediklerine konsantre olmaya çalıştım. Evet sanırım telefondan gelen bu pürüzsüz sesten biraz etkilenmiştim. "Efendim güzelim" Kafamı kaldırıp Melisa ya baktığımda kafasında bir şeyleri tartmaya çalışıyor gibi bir hali vardı. "Güzelim orda mısın" karşı taraftan sabırsız bir nidayla söylenenlerle Melisa yı dürttüm. Melisa hızla kendini toparladı ve derin bir nefes alarak konuşmaya başladı. "Abi hani beni sana ev ve yeni bir arkadaş edindiğimi söylemiştim ya, işte şu an ordayım ve ev arkadaşım Elsa burda kalmam için çok ısrar etti. Hem alışma...." Melisa nın hızlı kurduğu bu cümleleri daha bitiremeden telefondan gelen sinirli ve sertleşme başlayan pürüzsüz sesiyle abisi kesmişti. " Sakın Melisa devam etme hemen eve gidiyorsun daha bu konu hakkında konuşmadık. " Melisa nın gözleri dolduğunda sinirlenmeye başlamıştım. Ne gerek vardı bu kadar tepkiye. Melisa nın cevap vermeyeceğini anladığım da hızla telefonu elime aldım ve içimi kemiren zehri akıtmaya başladım.
"Melisa hicbir yere gitmiyor dağ ayısı. Telefondan kıza bağırmak, kırmak, incitmek kolay tabi. Hayır ben izin vermiyorum. Melisa bu akşam benimle kalacak tabi bundan sonraki akşamlar da da. Şimdi lütfen bir daha rahatsız etme bizi sadece nerde olduğunu bil yeter. Iyi geceler." Sözlerim bittiğinde kendimi biraz daha rahatlamış hissettim. Insanin içini kemiren şeyleri dışarı atması rahatlatıyordu. Ama bu bende sadece bir kaç saniye sürmüştü. Çünkü Melisa nın yüzünü gördükten sonra içime resmen bir öküz oturmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık
General FictionBir ölüm meleği kadar duygusuz ve sertti. Babasından daha fazla ünü olan yer altı dünyasının karanlığı aynı zamanda eceliydi. Kalbinin her bir köşesinde bulunan korkusuzluğu 5 yaşından sonra başlamıştı. Yani annesinin ölümünden sonra. Babası ve kız...