K5

27 6 0
                                    

Yiğit' ten

Şirketteki koltuğumda otururken başım nerdeyse çatlamak üzereydi. Nedeni tabiki saatlerdir ara vermeden çalışıyor olmamdı. Başımı ellerimin arasına alarak ovalamaya başladım ama hiçbir etkisi olmuyordu. Oturduğum yerden kalkarak bir kısmı komple camla kaplı duvara yaklaştım ve İstanbul'un eşsiz dedikleri manzara da bakışlarımı gezdirdim. Ruhum o kadar karanlıktı ki etrafımdaki bütün güzelliklere kör olmuştum. Her gün daha çok kararıyordum. Karanlık dünyamda ki tek gerçek annemin bana bıraktığı bir melekti. O da kardeşim Melisa. Hiç bir şeyden hiç kimseden korkmamayı daha 10 yaşında öğrenmiştim. Ben korkmadıkça karanlık beni daha çok kendine çekiyordu ama ben umursamıyordum. Zaten dipte yaşıyordum. Bu kusursuz gibi görünen hayatımda boşlukta sallanıyordum. İçimde ki boşluk her geçen gün biraz daha büyüyordu. Baba dediğim adam umrumda değildi sonuçta annesiz kalmamızın en büyük suçlusu oydu. Onun o pis işleri yüzünden melek kelimesinin bile yanında sönük kaldığı bir kadını kaybetmistim ben. Hem de daha anne kokusuna yeni alışmışken kaybetmiştim annemi. İntikam almak için yıllarca kendimi geliştirmiştim. Hiç kimseden yardım almadan tek başıma gelmiştim buralara kadar. Ama bir daha bu bataklıktan çıkamamistim. Yaptığım pis işler yüzünden namım yer altı dünyasında ecele dönmüştü. Elimi bir kere kana bulamiştim ve adam öldürmek etkilemiyordu beni. Vicdan ya da merhamet ya da sevgi içimde hiç kimseye karşı tek bir duygu bile yoktu, bir kişi hariç. O da annemin bana bıraktığı son varlığım Melisam. O değer verdiğim tek insandı. Kadınlar sadece ihtiyacım olduğunda ben istediğim zaman vardı o kadar. Zaten tanıdığım tek masum dişi kardeşimdi. Onun tek bir gülüşüne dünyayı yerle bir edebilirdim. Ama etrafımda bu kadar çakal varken onun benim yanımda kalmaması ve ayrı bir eve çıkması beni deli ediyordu. Yanımdayken zor korurken tek bir korumanın dahi olmadığı bir yerde nasıl koruyacağımı ya da ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Mutsuz olmasını da istemiyordum. Derin düşüncelere daldığımı fark ettiğimde bakışlarımı gecenin karanlığından ayırarak bileğimdeki saate çevirdim. Saat sekize geliyordu. Masanın üzerinden  telefonumu ve arabanın anahtarlarını alarak odadan çıktım. Özel asistanım Selma beni görür görmez ayağa kalktı. Yüzümdeki sert ifadeyi bozmadan konuşmaya başladım.
"Masanın üstündeki dosyaları al ve yarın ki toplantı için düzenle sonra çıkabilirsin."
Birşey demesini beklemeden asansöre doğru yöneldim. Mesai saati çoktan bitmişti ama kafamı dağıtmak için çok çalışıyordum. Bu da bedenimi yoruyodu ama umursamıyordum çünkü ruhum herşeye inat acısını ilk günkü gibi koruyordu. Şirketten çıktığım gibi siyah jipimi getirmeleri için korumalardan birine başımla işaret yaptım. Kısa sürede gelen arabaya atladım ve tam çalıştıracakken telefonum çalmaya başladı. Siyah pantolonumdan telefonu çıkarmamla ekrana baktım ve yüzümdeki sertlik biraz olsun silinmişti. Melisa yı bekletmeden yumuşak çıkarmaya çalıştığım sesimle cevap verdim.

"Efendim güzelim. " karşı taraftan ses gelmeyince kaşlarımı çattım. Başına birşey gelmiş olmasından endişelenmeye başlamıştım. Duygularımı hiç bir zaman belli etmezdim ama şu an durum farklıydı. Sesimi kontrol altına almaya çalışarak tekrar konuştum.

"Güzelim orda mısın. " dedikten sonra Melisa nın hızlı hızlı söylediği şeylerle sinirlenmeye başlamıştım. Lafını bitirmesine izin vermedim ve sesimi biraz sertleştirerek araya girdim."Sakın Melisa devam etme daha bu konu hakkında konuşmadık hemen eve gidiyosun" dedikten sonra aldığım cevap kaşlarımı daha çok çatmama neden olmuştu. Bana bunları söyleyen kız intihara meilli biri olması lazımdı. Hem bana terslenmesi hem de suratıma telefonu kapatması damarlarımda ki kanın kaynamasına neden olmuştur. Hızla ellerimi saçlarıma daldırdım ve sakinlesmeye çalıştım. Ama olmuyordu telefonu elime aldım ve en güvendiğim adamı Gökhan'ı aradım. Telefon ilk çalışta açılmıştı. Bu iyiydi çünkü bir saniye bile beklemeye sabrım yoktu şu an. "Bana hemen Melisa nın telefon sinyalinin nerden geldiğini bul sadece beş dakikan var" sert sesimden korkmuş olucak ki "hemen abi" dedi. Telefonu kapatıp yan koltuğa fırlattım. Nefes alışverişlerim arabanın içini doldururken camı araladım ve bir sigara yaktım. Dudaklarımın arasına yerleştirip zehiri içime çektim. Ciğerlerime dolan dumanı yavaşça serbest bırakırken biraz daha rahatladığımı hissetmiştim.Ama beynimin içinde dönüp duran o cümleler beni yine ele geçirmişti. Hiç kimse benimle bu şekilde konuşamazdı.O kendini bilmeze de haddini bildiricektim. Telefonun zil sesini duymamala hızla elime alıp açtım ve "Söyle" dedim yine sert çıkan sesimle. Gökhan adresi söylerken arabayı çalıştırdım ve gazı kökledim.

Elsa'dan

Melisa bana dehşete düşmüş bir şekilde bakarken "Ne oldu." Dedim. Kendini toparladı ve "Sen ne yaptın.Abim çok sinirli biridir ve sen sen..." diyip kafasını olumsuz anlamda sağa sola sallayarak gözlerimin içine baktı. "Gitsem iyi olucak abim kesin buraya gelicektir."dedi ve ayağa kalktı. Hiç birşey anlamıyordum. "Hayır yaa saçmalama nereye gidiyorsun. Hem gelirse de gelsin ne olmuş yani.Ben varım burda korkma birşey yapamaz sana" gitmesini istemiyordum. Ne vardı bu kadar korkulacak. Bana dolmuş gözlerle bakarken "korktuğum kişi ben değilim. Sorun da burda zaten korktuğum kişi sensin." dedi ama neden benim için korkuyodu ki. Ben yaptığım işin arkasındaydım.Ne olursa olsun Melisa burdan gitmiycekti. Kafama koymuştum ve istediğim olacaktı. Umursamaz bir ifadeyle "Bana birşey yapamaazz korkma  ayrıca gitmeyi de aklından çıkar hiç bir yere gitmiyosun.Hadi şimdi üstümüzdekilerden kurtulalım ve kendimize yiyecek güzel bir şeyler hatırlayalım." dedim. Bana kararsız bir şekilde bakarken yüzüme bir gülümseme yerleştirdim ve "Hadiii" deyip kolundan tuttuğum gibi dolabımın önüne çektim. Ona ayıcıklı pijamalarımı uzatırken koca bir kahkaha patlattı onunla birlikte bende gülerken kendim için de çilekli pijamalarımı çıkarttım."Sen istersen odana geç bende giyinip geliyorum.Mutfakta buluşuruz." Sıcak bir tebessümle kafasını salladı ve odadan çıktı. Melisa nın çıkmasıyla bende üzerimi değiştirdim ve hızlı adımlarla mutfağa yöneldim. Melisa da mutfağa girdiğinde ikimiz birden birbirimize bakıp koca bir kahkaha patlattık. Üzerinde ki ayıcıklı kırmızı pijamalarla daha da sevimli olmuştu. İmali bir bakış attıktan sonra dalgaya vurarak "Çok yakışmış " dedim bakışlarımı
üstünde gezdirerek. O da aynı şekilde beni göstererek  "Bugün okulda gördüğüm o seksi kızla hiç bi alakan yok çok sevimli görünüyorsun." dedi. Açık sözlülüğüne ve samimiyetine tabi iltifatına da tebessüm ettikten sonra hızla harekete geçtim. Beraber güzel bir masa hazırlarken aynı zamanda biraz birbirimiz hakkında konuşuyorduk. Nelerden hoşlandığımız, neleri sevmediğimiz, okul saatlerimiz derken bir saat içinde herşey hazırdı. Masanın başında ellerimiz belimizde yan yana durmuş şaheserimize bakarken Melisa "Çok açım ve biz ikimiz harika bir ekip olduk. Şu masaya bak bir saat içinde iyi iş çıkardık. Lütfen hemen oturalım" dedi. Söylediklerine kıkırdarken başımı olumlu anlamda salladım.  "Bence de artık yemek yemelisin yoksa beni kemirmeye başlayacaksın." derken o da gülmeye başladı. Masaya oturduk ve tam çatalı elime alırken kapı yumruklanmaya ve tanıdık ilahi bir sesin haykırışıyla olduğum yerde sıçrayarak bakışlarımı Melisa ya çevirdim. Korku ve endişeyle aynı anda o da bakışlarını bana çevirdi.


KaranlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin