0.7 G-gidiyorum

691 72 5
                                    

-burası reality biçiminde olacak sndjhsj bir ara hep hikayesel mi yazsam diye düşündüm smndjsj
Watsapda da kendi kendime konuştuğum için zorlanmıyorum pek şu texting de ama genede nasıl oluyor bilmiyorum. Umarım beğeniyorsunuzdur bswhhsas
IYI OKUMALAR .-.-
~~~~~

"Fannnie? Sen nasıl?"Tao şaşkınlık içerisinde sordu bir yandandan da Yifan'a doğru ilerliyordu uçak korkusunun beyninde yaptığı hayal olup olmadığından hâlâ emin değildi çünkü, fakat yanına geldiğinde gerçek olduğundan emin olmuştu.

"En yakın dostumu yolcu etmeye gelecektim tabikide senin saçma fikirlerin de bana engel olamaz."
Tao bunları duyunca üzülse mi sevinse mi karar veremezken Yifan'ın kendisine sarılmasıyla tüm düşünceleri ışık hızıyla ondan uzaklaşmıştı. Herşeyi rafa kaldırıp gözkapaklarına kilit vurup sımsıkı kapattı gözlerini sadece o an Yifan'ı hissetmek istiyordu.

"Y-yifan, teşekkürler". Dedi Tao müteşekir ve duygu yüklü bir sesle.

Yifan teşekkürü neden ettiğini anlamamışçasına "neden?" diye sordu.

Tao aynı duyguların üzerine biraz gözyaşı serpiştirip "buraya geldiğin için Fannie" dedi.

"Ohh Tao lütfen saçmalamayı kes ve sakın ağlayayım deme."

Tao,Yifan'ın sözleri üzerine gözyaşlarını silerek gözlerini ondan kaçırmaya çalıştı. Eğer daha fazla bakarsa içindeki aşk daha fazlalaşacaktı bu yüzden en iyi secenek olarak ona bakmamaya çalışıyordu fakat aynı zamanda onun tüm portresini hafızasına resmetmek istiyordu aslında bugünü tamamiyle resim olarak hafızasına almayı arzuluyordu.

Tao düşüncelere dalmışken uçak için anons yapıldı fakat Tao düşüncelerinden sıyrılıp anonsu duymamıştı bile. Yifan onun anonsu duymadığı fark edince "Tao uçak... uçak için anons yapıldı." Dedi uyarır bir ses tonuyla.

Tao, duyduğu sesle gözlerini yerden çekip Yifan'a baktı ne dediğini tam idrak edememişti sadece "ne?" demekle yetindi.

Yifan yineledi. "Uçak kalkacak birazdan acele etmezsen yetişemeyeceksin."

Kelimeler gerekli yere iletilince anladı ve Yifan'a sarılıp "g-gidiyorum öyleyse...S-seni s-seviyorum." Dedi Tao kekeleyerek.

Yifan arkasından ona birşeyler demişti fakat o duymamıştı. Yifan'a onu sevdiğini söyleyince ne diyeceğini deli gibi merak etsede korkusu ağır basmıştı ve koşarak yanından uzaklaşıp uçağa gitmişti.

Uçağa bindiğinde son söyledikleri için pişman olmuştu biraz. Fakat genede mutluydu.
~~~

Yifan haberlere bakarken bir kaza haberi gördü. Bir uçak kazası. Birden içine korku salındı bedenine, tüm hücrelerine ateş bastı. Ve Çin'den Kore'ye gitmekte olan bir uçağın kazası olduğunu öğrendiğinde bu korku daha fazla yayıldı vüduna.

Ya o uçak Tao'nun bindiği uçaksa? O çok sevdiği dostuna ya bir zarar gelmişse hatta ölmüş bile olabilirdi. Bu fikirler beyninde bir fırtına gibi esiyordu.

Yanayakıla telefonunu alıp Tao'yu aramaya başladı fakat her aradığında duyduğu tek ses telesekreter'in "arardığınız kişiye şuan ulaşılamıyor" sesiydi.

Sinir,korku,endişe sardı dötbir yanını ama belkide henüz inmemişti hemen böyle karamsar olunmamalıydı.

Yifan neden bu kadar çok korkuğuna ve neden bu kadar çok kötü düşüncelere sahip olduğuna anlam veremiyordu bir türlü ama Tao kendisi'nin en yakın arkadaşıydı tabiki de korkacaktı. Hemde 12 yıllık arkadaşı. "Başka" birşey olamazdı ki fakat kim "başka" bir şeyi idda etmişti ki? o "başka" birşey olmadığını kanıtlamaya çalışıyordu?

Telefon sesiyle tüm düşünceler gaz halini alıp buharlaştı belki Tao'dur diye heycanla telefona sarıldı fakat arayan Park HyoJae idi. Yani sevgilisi.

İnce ve tiz bir sesle "alo" dedi genç kız.

Karşılık olarak Yifan da "alo" dedi.

Telefon konuşmaları yaklaşık 10 dakika sürdü ve akşam yemek için anlaşıp kapattılar.
~~~

Sabah olmuştu dün geceki yemek tam bi fiyaskoydu tüm yemek boyu Tao'yu düşündü "ya kötü birşey olduysa" düşüncesi beynini kemirmişti Yifan'ın adeta. Tüm akşam boyunca elinde telefonu, Tao'nun onu aramasını bekliyordu.

Gözlerini açınca başına ağrı saplanıverdi dün gece fazla kaçırmıştı ve yanında birisi vardı. Bu kimdi?Kız diğer tarafa dönmüştü ve yüzünü saçları kaplanmıştı Yifan usulca kızı saçları'nı yüzünden çekip ona baktı.

Fakat bu kız düşündüğü gibi HyoJae değil di. Bu kız... kimdi bu? Kim olduğu hakkında en ufak bir fikri bile yoktu Yifan'ın. Kızın yüzünü gördüğünde kalbinde pompalanan tüm kan beynine hücüm etmişti adeta. O aldatmıştı... sevgilisini aldatmıştı. Nasıl bu kadar alcak biri olabilirdi? Yifan iyiliği ile bilinirdi tüm herkesçe peki buda iyilikmiydi? Hayır değildi bu aldatmaktı. Aldatmak iyiliğin kıyısından geçemezdi.

Düşünceleri arttıkça kötü oluyordu Yifan özelliklede önündeki beden çıplak vaziyette yorgana sarılmışken vicdanına ve tüm iyi olan duygularına mir çekiyordu.

Kendiyle boğuşurken yatakta uyuyan beden gözlerini açıverdi, gülümsüyordu. Yifan'a gülümsüyordu.

Yifan ne tepki vereceğini bilemiyordu sadece bakmakla yetindi başka yerlere bakmakla. Gözleri başka yerlerle oyalanırken hâlâ daha o kızla aynı yerde durduğunu akıl edebilince yataktan fırlarcasına çıktı ardında şaşkınca onu izleyen iki göz bırakarak.

"Tatlım bir sorun mu var?Kız sorar bir ses tonuyla Yifan'a seslendi.

Aldığı cevap sessizlikti bunun üzerine onun yanına gitti genç kız. Yifan üzerini giyinmişti. Karşısında kızı görünce birden afalladı, dudaklarından kendisi'nin bile ne olduğunu anlayamadan "çabuk buradan defol."cümlesi döküldü. Kızın şaşkınlığı bir kademe daha artıp zirveye ulaşmıştı.

Şimdi buda neyin nesiydi? Hiçbir erkek öyle davranmamıştı şimdiye kadar ona ve burası onun eviydi nasıl kovardı onu?

"Hey sen ne diyorsun öyle! "Dedi genç kız kızarcasına parmağını Yifan'a sallayarak.

Yifan etrafına bakındı fakat burası onun evi bile değildi nasıl o kıza defol diyordu? Kıza hiçbirşey demeden odaya girip telefonunu aldığı gibi dışarıya fırladı.

Telefona baktığında 75 mesaj 35 cevapsız arama vardı. Ve bunun yarısı HyoJae'e yarısı da Tao'ya aitti.

Fakat şuan HyoJae konuşamayacaktı çünkü onu aldatmıştı!

Tell Me You Love Me/ TaoRis TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin