Sumbuller, menekseler, papatyalar... neler neler yapmış bu teknede! Hepsinin yeri farklıydı onun için. Ama illede battal ebru. Rekn renk boyaları üstüne atarken yıllarca gönlünde tuttuğu tüm duygulari aktarıyordu teknenin uzerine. Fırçayı vuruşunda ahenk,ustalığıyla birleştiğinde tüm gizli duyguları suyun üzerinde bir anda gorunur olurdu. Kâğıdı tekneye yatırdı. Elini, okşar gibi gezdirdi kâğıdın üzerinde. Nefesini tuttu ve kağıdın köşesinden kaldırmaya başladı. Kalbi yine hızlı hızlı atıyordu. Binlerce kez yapmıştı bu işi. Ama het seferinde aynı heyecanı duyuyordu. Teknede gördüğünü kağıttada görebilecek miydi acaba? Ürkek,kaçamak bir kaçış attı önce. Her Şey yolunda görünüyordu. Akmamisti boyalar kâğıttan. İşte ebrusu karsisindaydi. Ebrulu kâğıdı
Sererken,
-Kurusun, bu senin, dedi yanındaki küçük kıza Deminden beri hiç kımıldamadan onu seyrediyordu. Ne zaman gelmişti, nasıl girmişti içeriye? Fark etmemişti bile. Kafasını kaldirdiginda meraklı bakışlarıyla karşılaşmış, konuşmadan işine devam etmişti. Küçük kız " Gerçekten mi?" Derken gözlerindeki pırıltı en az ebru kadar güzeldi.