3.Bölüm

19.8K 965 115
                                    

*****
Merhaba sevgili okurlarım,

Masum yeni bölüm ile sizlerleyim. 4. bölüm yarin gece www.izbirakankitaplar.com sitesinden sizlerle olacak.

Masum burada 1 bölüm geriden gelecek.

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum.

Sizleri sevgiyle kucaklıyorum.

****

Gecenin ayazı güneşin batışıyla çökerken Midyat'a, Bevar titriyordu. Lalezar, kapının önünden babası Sermiyan'ın kucağında güçlükle götürüleli birkaç dakika kadar olmuştu. Paslı iki demir çubuğun arasından giren ışık iyice azalmıştı. Ne ellerini ne de olduğu yeri epeydir göremiyordu. Başını taş duvara yaslamış öylece oturuyordu. Ne çatlayan dudakları ne de bir önceki geceden aç olan karnının derin acısını yok sayacak gücü kalmamıştı.

Küçük kolları bedenini sararken hep düşlediği o anda buldu kendisini. Sobanın sıcacık ettiği tek göz odada yıpranmış ancak tertemiz iki sedir... Yerin ortasında yuvarlak büyükçe bir tepsiye konulmuş yiyecekler... Başında oturan yüzünü seçemediği, kokusuyla tahmin edebildiği kadın, Anası... İki kanatlı cama vuran kar taneleri... Uzanan, gelmesi için çağıran güzel eller...

"Bevar." 

Derinlerden duyduğu yumuşacık sesle kıpırdandı yerinde.

"Bevar. Uyudun mu?"

Irkilerek gözlerini araladı. Hic olmamayı istediği o yerde buldu kendisini.

"Ay Dede ile geleceğimi biliyorsun. Neden beklemedin beni?"

Oydu. İnat etmiş yine gelmişti. Sanki yüzünü görebilirmiş gibi çevirdi başını.

"Git buradan Lale."

Titrek nefesini duydu önce. Sonra ise her zaman olduğu gibi sesine yansıyan inadını.
"Gitmeyeceğim işte."

Kollarını kendine sarmış olmalıydı. Yavaşça doğruldu yerinden. Ayaklarına batan cam kırıklarına rağmen. Hemen sol tarafinda kalan parmaklıkların altındaki çıkıntıyı göremesede hissediyordu. Tek ayağını basıp, pas tutmuş demiri kavradı. Yukarı çekerken küçük bedenini gücü kalmamıştı. Yüzünü yasladı. Kendisini göremesede gölgesini seçebiliyordu. Kıpırdanışını, kollarını kendisine sarmasını...

"Üşüyorsun."

"Bevar."

Yalnızlığını vurgulayan adını onu yaralamadan söyleyen tek kişi oydu. Kendi gibi güzelleştiren, gölgesizliğini dahi anlamlı kılmayı başarandı.

Henüz küçücük bir bebekken, Genco'nun kucağındayken dahi onun parmağını sıkıca tutardı. Uykuya dalana dek ayırmazdı. Doğduğundan beri bilmesede karanlığını ışığıyla aydınlatıyordu. İste o vakitlerde onun bir peri olduğunu düşünürdü Bevar. Zalim bir kralın kızı olsa da...

Duyduğu sesleri anlamak ve onu görebilmek için daha sıkı tuttu demiri. Mümkünmüş gibi daha çok çekti bedenini. Başaramadığında öfkeyle yumdu gözlerini. Yaşadığı çaresizliğe, en çok da kimsesizliğineydi. Tam o anda mis gibi ekmek kokusu doldu içine. Açlıktan olduğunu sandı önce. Ta ki gözlerini aralayana dek. O koku küçücük bir elin uzattığı somundan geliyordu.

"Bevar. Alsana. Düşeceğim."

Ekmeği, kokusunu unuttu Bevar. Hızlıca alışının tek nedeni onun düşecek olmasıydı. Küçücük parmak uçlarını kavradı diğer eliyle.

"Yaralayacaksın kendini. Hemde benim yüzümden..."

Parmaklar geri çekildi. Sert bir sesin ardından derin bir soluk sesi duydu.

"Iyiyim ben. Hadi ye ekmeğini. Sevdiğin gibi tereyağı da sürdürdüm Keziban ablaya. Epey vakit oldu ama..."

Boğazında kocaman yumru yer etti o anda. Nasıl yutacağını bilemeden ısırdı bir parçacık.

"Orası sıcak mı?"

Hiç sevmesede yalan söyledi.
"Evet."

"Oh. Sana hırka getirecektim. Ama amcam oradaydı. Yakalanırım diye korktum."

"Ne işi vardı Barzan Ağanın bu saatte bodrumda?"

"Keziban ablanın odasına gidiyordu."

Neden orada olduğunu biliyordu Bevar. Onları birçok kez oldukça samimi hallerde görmüştü. Ama söyleyemezdi.

"Keziban Abla da masal dinlemeden uyuyamıyor mu?"

Sustu Bevar. Her zaman yaptığı gibi sessiz kaldı. Ekmeğini yemeye devam etti. Ta ki ezbere bildiği o sesi tekrar duyana kadar...

"Okumayı öğrendiğim için öğretmenim bana bir kitap hediye etti."

Onun yaşıtlarından daha zeki olduğunu biliyordu Bevar. Ve daha güzel...
"Neden bana söylemedin?"

"Geldiğinde diyecektim ama... Sen benden kaçtın hep..."

Doğruydu. Zira ne Barzan Ağadan ne de Sermiyan'dan bir söz duymak istememişti. Bu yüzden uzak durmaya çalışmıştı Lale'den.

"Tebrik ederim."

"Teşekkür ederim."

Yine saçını kulağının ardına sıkıştırıp, utanarak başını eğdiğini hayal edebiliyordu Bevar.

"Hızlı okuyamıyorum ama... İstersen sana okuyabilirim."

Durduğu yerden yavaş olmaya çalışarak indi Bevar. Ekmeğinin yarısından çoğunu yemişti. Sırtını tekrar duvara yaslarken sordu.

"Adı ne kitabın?"

"Şeker Portakalı..."

Güneş dağların ardında görünene kadar okudu Lalezar. Bevar ise sessizce dinledi. Konaktaki hizmetliler uyandığındaysa ikisini aynı duvara başını yaslamış, uyur halde buldular.

Bevar binbir bahaneyle o köhne yere kapatılıp, cezalandırıldığında sabaha dek o duvarın ardinda bekledi Lalezar. Ikisi için artık çok özel olan o kitabı biri okudu, diğeri dinledi. Onlara ne Barzan Ağa ne de Lalezar'ın babasi Sermiyan engel olabildi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 29, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MASUM (Yedi Aşiret Serisi)(Yakında)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin