Saat sabahın 6sıydı ve kendimi çok dinç bir şekilde ayakda buldum.Abim hala uyuyordu ses çıkarmadan üstüme bir hırka alarak balkona çıktım.Güneş yeni ağarmıştı.Dışarısı çok güzel kokuyordu evin 50 metre ilersindeki deniz kokusu burnuma geliyordu.Biraz daha manzarayı izleyip aşağıya indim.Biraz telefonda bakındım.Saat yedi buçuk filan olmuştu.Hazır zaman geçmişken kahvaltıyı hazırlamaya başlamıştım abim sekizde kalkardı nasılsa.
Abimin merdivenlerden inerken ayak seslerini duydum benim güzelim nerdeymiş acaba diyip mutfağa girdi yanağıma bir öpücük kondurdu ve direk masaya geçti.Bende onun omletlerini tabağına koydum.Güzelce kahvaltımızı yaptık.Abim işe gitmek için hazırlanıyordu buz mavisi bir kot üstüne beyaz v yaka bir tişörtle cool olmayı başarmıştı.Üstünede bi ceket almıştı.Onu uğurladım ve arabayla bahçeden çıkmasını izledim.Bende kahvaltı sofrasını topladıkdan sonra terasa bir kahve alıp çıktım.Hayatıma baktım.O kadar boştu ki tek değer verdiğim hayatımın bana dair tek parçası Kaan yani abimdi.Aramızda üç yaş vardı.Hayata tutunduğumuz tek varlık birbirimizdi.Ben 18 yaşına yeni girdim.Eskiden etrafa olumlu bakardım anlık yaşamazdım daha ömrümde ne çok uzun günler var diye bakardım.Tamam çok büyümedim ama artık anlık bakıyorum.Bir dakika sonrasına baktığımızda şuanki yaşadığımız geçmiş oluyor.Gördünüzmü elimizden kayıp gidiyor.Hepsini toplasan hayatımızdan geriye ne kalıyor.Sadece belli başlıklar altında toplayabiliyoruz herşeyi anımsayamıyoruz.Bizi neler bekliyor?