1.BÖLÜM

70 1 4
                                    

Cuma. Öğleden sonra saat beş. Kimsenin dikkatini çekmeden şehirden geçmenin en zor olduğu saatler. Belki, en kolay olduğu saatler. Ne de olsa cuma günü saat beşte kimse hiçbir şeye dikkat etmez.
Herkes eve ulaşma derdindedir.

Tüfekli adam minibüsüyle kuzeye gidiyordu. Ne çok hızlı ne çok yavaş. Dikkatleri üstüne çekmiyordu. Göze batmıyordu. Her an bozulabilirmiş gibi görünen, açık renk bir minibüs kullanıyordu. Tek başınaydı. Açık renk bir yağmurluk giymiş ve ihtiyarların golf oynarken güneşten veya yağmurdan korunmak için taktıkları türde, yüzünü gizleyen, açık renk bir şapka takmıştı. Şapkanın şeridi açık ve koyu kırmızı iki çizgiden oluşuyordu. Kenarı adamın yüzünü örtecek şekilde öne eğilmişti. Yağmurluğunun düğmeleri sonuna kadar ilikliydi. Minübüsün karatılmış camlarına ve havanın kapalı olmasına rağmen adam güneş gözlüğü takıyordu. Kışa daha üç ay vardı. Havalar henüz soğumamıştı ama adam eldivenliydi.

Birinci sokak yokuş yukarı devam ederken trafik iyice yavaşladı. Ardından yol çalışması yüzünden yolun iki şeritten bir şeride düştüğü bölüm tamamen tıkandı. Şehrin her tarafında onarım çalışmaları devam ediyordu. Araba kullanmak bir yıldır cehennem azabıydı. Yollar delik deşikti. Sokaklar kum kamyonlarıyla doluydu. Onların olmadığı zamanlarda da çimento makineleri ve zift dökmekte kullanılan araçlar yolları işgal ediyordu. Tüfekli adam elini direksiyondan çekti. Gömleğinin kolunu sıyırdı. Saatine baktı.

On bir dakika.
Sabırlı ol.

Ayağını frenden çekip, arabayı milim milim ilerletti. Yolun daraldığı ve irili ufaklı mağazaların görünmesiyle beraber kaldırımların genişlediği kısma ulaştığında aracı yeniden durdurdu. Sokağın iki tarafında sağlı sollu büyük mağazalar vardı. Yol yokuş yukarı devam ettiğinden her birinin çatısı bir öncekinden az biraz daha yüksekti. Gmiş kaldırımlar sayesinde yayalar rahat eahat vitrinlere bakabiliyordu. Çelik sokak lambaları ile bayrak direkleri insanlar ve arabalar arasında askerler gibi tek sıra halinde dizilmişti. İnsanlara ayrılan alan arabalara ayrılan alandan fazlaydı. Trafik çok yavaş akıyordu. Adam yenidn saatini kontrol etti.

Sekiz dakika
Sabırlı ol.

Yüz metre sonra gösterişli mağazalar nispeten azaldı. Trafik azaldı. Birinci sokak genişledi ve yeniden salaş bir yere dönüştü. Barlar ve ucuz mallar satan dülkanlar vardı iki yanda. Solda bir otopark. Sonra otoparkın genişletilmesi kapsamında devam eden inşaat. Ardından, daha da ileride sokak alçak bir duvarla sona eriyordu. Duvarın arkasında, tam ortasında fıskiyeli bir çeşme yerleştirilmiş süs habuzu ile arabalara kapalı bir meydan vardı. Meydanın solunda eski şehir kütüphanesi, sağında yeni ofis binaları, ilerisinde siyah camdan bir kule. Birinci sokak garip bir açıyla meydanın duvarının dibinden dönüp batıya gidiyor, yükleme kapılarının ve gösterişsiz yan kapıların önünden geçerek direkler üstündeki otoyolun altındaki geçitten şehrin diğer tarafına ulaşıyordu.

Ama minibüsteki adam meydana varmadan önce minibüsü yavaşlatıp direksiyonu sola kırdı. Otoparka girdi. Duraksamadan rampadan çıktı. Her park yerinin kendi pakmetresi olduğundan, girişte ve çıkışta herhangi bir bariyer yoktu. Ne görevli ne şahit ne bilet ne takip edilebilecek bir iz. Minibüsteki adam bu detayları gayet iyi biliyordu. İkinci kata çıkıp binanın uzak ucunun yolunu tuttu. Park yerleri arasından geçen yolun tam ortasında minibüsü durdurup araçtan indi. Aracı yanaştırmak istediği oark yerinin önündeki turuncu trafik dubasını kaldırdı. Binanın eski bölümündeki son park yeriydi. İnşaatı devam edem yeni bölümün başındaydı.

Minibüsü park yerine sokup motoru kapadı. Bir saniye kıpırdamadan durdu. Otopark sessizdi. Trafik dubası sayesinde başkalarının park etmediği park yeri, otoparktaki son boş yerdi. Otopark her zaman dolu olurdu. Adam bunu da biliyordu. Zaten bu yüzden yeni binayı inşaa ediyor, boyutlarını iki katına çıkarıyorlardı. Alışveriş yapmaya gelenler arabalarını oraya bırakırdı. Tam da bu nedenle içerisi sessizdi. Aklı başında hiç kimse trafiğin en yoğun olduğu iş çıkışı saatinde yola çıkmazdı. Hele hele yok çalışması devam ederken. Mevcbur kalanlar ya dörtten önce yola koyulur ya altıya kadar beklerdi.

Minibüsteki adam saatini kontrol etti.
Dört dakika.
Çocuk oyuncağı...

Şoför mahallinden dışarı çıktı. Cebinden bir bozukluk çıkarıp parkmetreye attı. Kolu çvirip bozuk paranın çıkarttığı sesi dinledi. Bozuk para karşılığında parkmetre ona bir saat süre verdi. Otoparkta başka ses duyulmadı. Havada, park edilmiş otomobillerin kokusu dışında bir koku yoktu.

Ayaklarında eskimiş çöl botlarıyla minibüsün yanında kıpırdamadan durdu. Komandoların favorisi olan Clarks of England marka kayçuk tabanlı süet botlar... Altmış yıldır hiç değişmemiş, ikona dönüşmüş bir tasarım.

Gözucuyla parkmetreye baktı. Ellidokuz dakika. Elli dokuz dakikaya ihtiyacı bile olmayacaktı. Minibüsün yan tarafında ki kapıyı kaydırarak açtı. İçeri eğilip tüfeği sarılı battaniyeden çıkardı. Springfield M I A Super Match yarı oomatik tüfeklerdendi. Sapı amerikan fındığından, namlusu kaliteli çeliktendi. Şarjörü on kurşun alırdı. 308 kalibre. Amerikan ordusundaki adskerlerin kullandığı M-14 denilen keskin nişancı tüfeğinin ticari versiyonuydu. İyi bir silahtı. Hemde nasıl! Olağandışı bir mesafeden ateş etmeyecekti. Tüfeğe Lake City M852 kurşun sürmüştü. Elde doldurulmuş kurşunlar. Favori kurşunları. Aslında mühimmat, silahın kendisinden de kaliteliydi. Belirsiz bir uyumsuzluk...

Sessizliği dinleyerek tüfeği eline aldı. Onu eski garajın bitip yeni garajın başladığı bölüme taşıdı. Eski çimento ile yeni çimento arasında bir santimetrelik bir boşluk vardı. Sanki biri orayı işaretlemek istemişti. Muhtemelen gemleşme için bırakılmıştı. Yaz sıcağı düşünülerek.

Er geç orayı yumuşak ziftle dolduracaklarını tahmin ediyordu. O bölümün tam üstünde sarı-siyah "GEÇİLMEZ" yazılı bir bant vardı. Tek dizinin üzerine çöküp iki sütün arasına gerilmiş bu bandın altından geçti. Doğruldu ve inşaatı devam eden bölüme yürüdü.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 10, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

JACK REACHER (TEK KURŞUN)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin