''SEN GÜLDÜKÇE...''

220 27 11
                                    

          En çok üç şey yorar insanı. Affetmek, içi yanarken susmak ve olmayacağını bildiği halde hayal kurmak. Saniyeler sonra ne olacağını bilmeden, yıllar sonrasının hayalini kurduk. Hayal kurdukta ne oldu? Sevdiğimiz insanlar bizi hayal kırıklığına uğrattı. Yanlış insanlar üzerine hayal kurduk. Seninle ilgili çok güzel hayallerim vardı. Sadece vardı. Gerçekleşmedi hayallerim. Çünkü gittin. Beni terk ettin...

          Ayrılığın bedelini acı çekerek ödüyorum. Boğazıma saplanan düğüm gitmiyor. Yanağımdan süzülüp yüreğime düşen her bir damlada 'Neden anne!' diye haykırmak geliyor içimden.

          Ne güneşi istiyorum karanlığıma, ne de yıldızları istiyorum gece yarılarında. Çok değil, bir tek seni istiyorum anne!

          Her dakikam seni düşünmekle geçti yokluğunda. Ne kadar istesem de aramadım, istemediğini düşünerek. Sanki anlamsız olan her şey beni buldu sensiz. Benim için mutluluğun anlamı sensin be anne. Sensiz mutluluk, sensiz huzur olmaz ki... Dön ve bana hayat ver, ben bitmeden beni bul. Hiç bir şey için, mecbur değiliz ayrılığa anne...

          Gözlerimden akan yaşlarla beraber günlüğümün kapağı sertçe kapattım. Dinmiyordu acısı. Geçmiyordu kalbimin ağrısı. Hele boğazımdaki yumru... Yutkunamıyordum. Her gün daha çok ölüyordum. Kahretsin! Sensiz yaşayamıyorum anne. Kendimle hesaplaşıyorum, geleceğine inandığım için. Seni sevdiğim için hesap veriyorum vicdanıma. Acı çekiyorum anne! Gülümse...

          Uyuşan ayaklarıma aldırmadan ayağa kalktım. Elimin tersiyle gözlerimi sildim. Lanet olsun! Bir işe yaramıyordu. Kahrolası gözlerim tekrardan doluyordu. Umursamamaya çalışarak odama girdim. Elimdeki günlüğü komodinin üzerine bıraktım. Dolaptan ince bir hırka çıkarıp üzerime giydim. Spor ayakkabılarımı da ayağıma geçirdikten sonra hızla evden çıktım.

''Azra! Kuzum bu ne hal böyle?'' diye seslendi Emine teyze. Annem gittiğinden beri en büyük destekçim oydu. Tabii oğlu Kaan'ı unutmazsak. Sağ olsunlar her türlü yardımda bulunuyorlardı. Yüzüme zoraki bir gülümseme yerleştirdikten sonra Emine teyzeye doğru döndüm.

''Bir şeyim yok Emine teyze.'' dedim. Biraz daha yüzümü inceledi. İnanmadığına dair bakışlar atmaya başladı. Endişeliydi... Dudaklarımı birbirine bastırdım. Gözlerim tekrardan dolmaya başlamıştı. Benim için endişelenen birisinin olması, güzeldi. Yanına doğru adımladım. Okyanusu andıran gözleri dolu doluydu. Kollarımı boynuna doladım. Sımsıkı sarıldım. Çok seviyordum onu. Kimsesiz bırakmamıştı beni. Annem bile beni bırakmışken o, yanımdaydı. Ellerini saçlarıma çıkardı. Okşadı... En çok saçlarımı okşamasını seviyordum. Yalnız olmadığımı hissediyordum sayesinde.

''İyi ki varsın, Emine teyze.'' dedim boğuk sesimle. İyi ki vardı...

          Biraz daha böyle kaldıktan sonra geri çekildim. Ellerimle gözlerimi sildim. Ardından onun gözlerini sildim.

''Ağlattın beni sümüklü.'' dedi sitemli bir şekilde. Burukça gülümsedim. O da gülümsedi. ''Bir daha ağladığını görmeyeceğim tamam mı?'' diye sordu. Olumlu anlamda kafamı salladım.

''Hele bir daha ağla da kafanı kırayım.'' Bunu diyen Kaan'dı. Gülümseyerek ona sarıldım. Ne zamandır görüşmüyorduk. ''Özledim seni.'' derken sesim bir çocuğunkinden farksızdı.

''Bende seni özledim cimcime.'' Gülümsedim. O sırada Emine teyze,

''Kaan, oğlum. Azra'yı al da, bir yerlerde dolaşın. Kafası dağılsın kızın.'' dedi. Benim içinde iyi olurdu. Hevesle Kaan'a baktım. Gülümsedi. ''Hadi cimcime. Kaldın yine başıma.'' Yanağına bir öpücük bıraktım. Emine teyzeye döndüm ve,

HER ŞEY BİTMİŞKENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin