Aylardır beklediğim gün geldi sonunda. Bugünü hiç böyle hayal etmemiştim... Sana bir saat almayı düşünüyordum, her fotoğrafında siyah bir saat var kolunda bu da saati sevdiğin anlamına gelir. Başlarda siyah bir şey almayı düşündüm ama zaten siyah vardı sonunda kahve almaya karar vermiştim. Böyle her zaman kullanabileceğin... Yarım sayfalık bir yazı yazacaktım sana altına da "seni seviyorum, iyiki doğdun balım" diye bitirecektim. Farklı şehirlerde olduğumuzdan mecburen kargoya verecektim. Belki birkaç gün önce ulaşacaktı eline ama sonunda sana gelecekti... Alacağım saate bile karar vermiştim. İçine ismini yazdıracaktım küçük harflerle, kendi adımı yazdırmayacaktım olur ya belki ayrılırız her zaman takabilesin diye... Hayal işte, benimde sadece hayallerimden kaldı...
Sana kuru bir "doğum günün kutlu olsun" demekle yetinmeliymişim.
Aylar öncesinden planını yaptığım hiçbir şeyi gerçekleştiremedim sadece yarım yamalak bir doğum gününü kutlayabildim o kadar... Hiç değilse "bir sesini duyarım" diyordum şimdi ondan bile mahrumum...
Şimdi ne yapıyorsun, nasılsın, kimlerle berabersin bilmiyorum. Kulağımda senin dinlediğin, sevdiğin bir şarkı, akmayan gözlerimde yaş, aklımda bir türlü çıkaramadığım sen, asla okumayacagını bildiğim halde ben sana yazıyorum... Takma sen beni, zira bilincimi kaybedene kadar ağlıyorum ama sonra sen mutlusundur diye kendimi teselli etmeye çalışıyorum. Umarım mutlusundur umarım eğleniyorsundur...
Seni seviyorum, iyiki doğdun balım..