5 yıldır babamla İstanbulda yaşıyoruz. Eskiden İzmirde yaşıyorduk.Taki babam bizi ordan koparana kadar... Koparıpta bu koca şehre İstanbula getirmesiyle bütün her şeyimi orda bırakmıştı.Artık yeni bi hayatım vardı bu yeni hayatımda bir adet üvey anne ve bir adette üvey kardeşimiz vardı. 5 yılda hayatım öyle değişmisti ki artık eski Deniz yoktu maviye veda etmiştim,siyahı seçmiştim.Dışarıdan bakılınca kardeşlerim hariç hiçbir şeyi umursamıyordum.Herkeze soğuktum ve kimsenin yanında ağlamadım.5 yıldır ne zaman ağlamak istesem İstanbulun manzaralı tepesine çıkıp bağıra bağıra ağlarım ama sesimi kimse duymaz.Çünkü tenha bir yerdir fazla kimse uğramaz ıssız olduğu için...
Bugün o lanet günlerden bir acı gün daha annemin ölümün 5. yılı...
Bugün kardeşlerimle beraber annemi ziyarete gidicektik hazırlanmıştık o çok gerekli olan babamın yanına sofraya indik.Hiç durmadan söze başladım. "bugün annemin ölüm günü onu ziyaret etmek istiyoruz" dedim.Ona bakmadan oda hem yemeğini yerken bana "sanada günaydın kızım" dedi. Ya anlamıyorum nasıl oluyor da bu kadar rahat olabiliyor kendisini sevmediğimi bile bile bana niye sıcakkanlı davranıyor yada davranmaya çalışıyor."tabi bugün emraha söylerim yardımcı olur size" dedi.Emrah abi onun yani babamın sağ kolu gibi bişey fazla yaşlı değil aramızda 3 yaş var.20 yaşında ve ne yalan söyliyim oldukçada yakışıklı ona abi dememi istemese de ben yinede ona abi diyorum.O çok iyi bir insan.Onun da ailesi bebek iken ölmüş ve onu babam yetiştirmiş bu yaşına kadar...
Masadan başka bi ses duymamla kafamı o tarafa çevirdim. Tuğçe yani üvey kardeşim kendisi; şımarık, kendini beğenmiş, bi boka yaramayan, ve de yavşağın teki."ayyy acıyorum size yaa" lan bide o ağzını gevşete gevşete konuşmuyor mu ağzına kürek sokası geliyo insanın bende "Tuğçecim valla bende sana acıyorum çünkü beyin eksikliği gerçekten zor burdan bakılınca bile belli oluyo beyninin olmadığı yazık" diye cevap verip kahvaltıma devam ettim.Kızlar ise kırkırdıyolardı. Masadan kalktım ve allahım bi gün şu kız elimde kalıcak ama ne zaman diye söylenerek odama çıktım.Esila mesaj atmıstı.Esila 5 yıllık arkadaşım,kardeşim ,tek sırdaşımdır.
"Günaydın hayvan dölü :DD" yazmıştı."
"Günaydın orangutan tipli iguana :DD" diye cevap yazıp,telefonu yatağa bırakıp günlük işleri yapmaya başladım. Dişlerimi fırçalayıp saçlarımı düzleştirdim,ve rimel ile eyeliner'ımı çektikten sonra dolabımın karşısına geçtim okul kıyafetlerimi giyip siyah deri ceketimi ve siyah botlarımı ayağıma geçirip çantam ile telefonumu alarak odadan çıktım.Kızların odalarına bodozlama daldığımda ilkte ne kadar kızsalarda sonradan gülmeye başladılar. Evden çıkıp özel arabayla okula gelmiştik. Aslında ben öyle özel araba özel okul falan istemiyordum ama o çook düşünceli insan izin vermedi.Okula girdiğimizde sağımda mira solumda ise hira vardı.Okulun içine doğru ilerlerken kantinde Elisa ve Yağızı görmemle yanlarına doğru ilerledim vardığımda ise ikisinede sarıldım"Nabbünüz pislikler"dedim.Yağız"Günaydın fıstık hiç oturuyoruz" dedi. Elisada kafasını sallayarak onayladı.Elisa "Kanka bugün okula yeni çocuklar geliyormuş haberin varmı?" demesiyle 3 adet yağuşuklu okulun kapısından giriş yaptı.Oha inekler uçuyo diye geçirdi iç sesim, iç sesimi sakinleştirerek bakmaya devam ettim. Gözlerim istemsizce o tarafa doğru kaydı. Eee napıyım yani güzele bakmak sevapsa bunlara bakmak farz o zaman ehuehu şaka yaptım tamam. Çocukları kesmeye başladım. Biri sarışın gibiydi yani kumralada benziyo off bi türlü ayıramıyorum şu insanlarin ten renklerini saçlarına özenle şekil vermiş belli ama biraz ukalaya benziyo ne yalan söyliyim ama bakışlarıyla kızları hamile bırakabilir yani. Ortalarındakide oldukça yakışıklıydı üstüne giydiği siyah kapşonlu ona bayağa yakışmış bakışları oldukça soğuk ve ürkütücüydü.Ama keskin yüz hatları onu oldukça tatlı gösteriyodu.Diğer taraftakide öyleydi burnunda piercing vardı ve olduğundan dahada cool duruyodu oda çok yakışıklıydı.Onlara doğru bakarken bi anda yanımda bi hareketlilik olduğunu anladım. Arkamı dönmemle Tuğçe kevaşesinin omuzuma çarparak çocukların yanına doğru ilerlemeye başladığını gördüm.Eee bende diyodum nerelerde bu yavşak iyi yavşak lafın üstüne gelir sürtük.Tabi gördün 3 tane dalyan gibi çocuğu bırakırmısın armidillo kertenkelesi gibi yapışır şimdi çocuklara, amman banane ne hali varsa görsün.O sırada çocukları kesmeyi bırakıyordum ki ortadaki soğuk ve ruhsuz bakışlarını üstüme kenetledi.Yanındaki piercing'li ise bana bakıp göz kırptı.Aaa bakma be öyle tahrik oluyorum, hemen gözlerimi başka yere çevirdim.Esilanın konuşmasıyla bi irkilme yaşadım tabi"Kanka görüyosun dimi şu irispinin yaptığını hemen yapıştı çocuklara" "Amman bizee ne kankaya". O sırada Yağızın öksürmesiyle kasıldığını farkettim."Ne oldu lan kıskandın mı?" Diye sordugumda çaktirmamaya çalışarak "Ne kıskancam kızım şu züppeleri" dedi.Bende hıhı der gibisinden kafamı salladım. Zilin çalmasıyla sınıfa girdim ve sırama doğru giderken benim sıramda birinin olduğunu gördüm.
BÖLÜM SONU
Merhaba sizleri çok seviyoruz umarım beğenmişsinizdir. Yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyoruz.😘😘 Fulya-Duygu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın Sırrı (Askıda)
Novela Juvenil+Ben ne beyaz kadar temiz, nede mavi kadar duruyum, ben siyahım zifiri siyah -Sen siyahın içindeki mavisin karanlıkta olduğun için göremiyosun kendini, sen SİYAHIN SIRRI'sın.! +Umutlarım tükendiğinden beri siyahım bu yüzden SİYAHIN SIRRI'yım..!