Arkadaşlar bu ara yorgunluk bende nirvana... Bölümü geç attım biliyorum kusura bakmayın. Bir süre bana müsade hayatımı düzene sokana kadar en azından. Bölüm yetiştirmek uğruna evden dışarı çıkmaz olmuştum neredeyse, o yüzden her şeyi zamanlamaya oturtmam gerek. İyi okumalar. Seviliyorsunuz...
'Toprak, yenge, kekbra' kelimeleri karman çorman etmesi ile elindeki anahtarın alınıp kapının kırılırca çarpılması ve kilit sesi saniyeler içinde olmuş olaydı. İşte şimdi Toprak'ın yeni kuruyan yüzü tekrar gözyaşları ile donanacaktı. Kızdı kendi kendine, ne diye iki lafı bir araya getirip abisini sakinleştirecek bir cümleyi kuramamıştı ki. Hiç yoktan yemek bıraktım deseydi bu kadar çıldırmazdı. İlk önce ablasına sonra kapıya bakınca içeriden yükselen çığlıkla gözlerini belerterek kapıyı yumruklamaya başladı.
'Kekbra (Abi)! Ayaz ağam! Ayaz ağam! Dinleyesin bir!'
'Ne yaptığını sanıyorsun lan sen!' bir gürültü koptuğunda Azad daha çok yüklenmişti kapıya. 'Kardeşimi odana almak nedir lan!' bir gürültü daha 'Adıma laf mı getireceksin lan sen!' dolapların kapak sesleri, kırılma sesleri, Toprak'ın acı çığlıkları derken bütün konak başlarına toplanmıştı. Welat ağa kapıya vurunca derin bir nefes aldı.
'Xito me(oğlum), konuşalım, çıkasın odadan!'
'Bao (Baba)! Bao gidesiniz! Gidesiniz, evliliğime karışmayasınız!'
'Ayaz! Xito (oğul)! Çıkasın xito me (oğlum), dokunmayasın kıza!' kırılmak istercesine açılan kapıdan Ayaz'ın dağılmış hali görüldüğünde herkes şoka uğrasa da adam çoktan işaret parmağını sallamaya başlamıştı.
'Karışmayasınız! Benim karım, benim evliliğimdir! GİDİN!' ve tekrar kapı kapanmıştı gürültü ile. Herkes birbirine şaşkınca baktığında Welat ağa oğlunun aşırıya kaçmaması için dua etmeye başlamıştı. Onun evladı böyle değildi ki, el birliği ile gözünün çırası, ilk göz ağrısını delirtmişler, sonra da suçu günahı olmayan bir kadına çektirmeye başlamışlardı. Olanı biteni bilmiyordu ki durdursundu oğlunu. Ayaz özellikle yapıyordu biliyordu ama bu onlar gibi değildi. Evladının gözlerinde cayır cayır tutuşmuş bir adamı görmüştü. Resmen alev püskürüyordu. Zamanında nasıl kendini dağıttıysa oğlu da şimdi hem kendini, hem yürek verdiğini hem de koca Madyat'ı dağıtıyordu. Kırılmaların, çarpma seslerinin yerini hıçkırıklar doldurmaya başladığında kapı önündeki kalabalıkta dağılmıştı. İçeride olan eziyeti bilmeden, Ayaz'ın kendini kaybedişini fark etmeden herkes tedirginde olsa işlerine dönmüştü. Bu durumdan memnun bir tek Tijda hanımağa ve Dicle'ydi. Teyze yiğen birbirlerine bakıp gözlerinden memnuniyet aktarıyorlardı sanki... İşlerine gelmişcesine keyifleri yerindeydi, Ayaz ve Toprak'ın kavgası en çok onların işine yarardı sonuçta.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mardia (Askıya Alındı)
Novela JuvenilSevdanın ve Törenin tarihi Mardia... Huzuru da huzursuzluğu da bir başkaydı bu memleketin. İnsanı hem asabiydi hem sıcakkanlı. İstedikleri zaman merhametli oldukları gibi sinirlendiklerinde bir kurşun yarasını göz kırpmadan açabilirlerdi. Farklıydı...