SORDUM SARI ÇİÇEĞE

258 3 0
                                    


"Tabduk Emre bir gün müridlerine, "Bugün hepiniz dağa çıkınız ve bana çiçeklerden demetler getiriniz. En güzel demeti hazırlayana bir hediyem olacak" dedi. Dervişlerin hepsi kırlara çıktı... Demet demet çiçekler hazırlayıp şeyhlerine koştular. Yunus en sona kaldı... Akşam üstü tek bir papatya ile çıkageldi. Yunus'a karşı gizli bir haset içinde olan bazı dervişler; "Şuna bakın hele!.. Bula bula bir tek papatya getirmiş." diye fısıldaştılar. Taptuk, olayın hikmetini Yunus'tan sordu. Yunus da "Şeyhim" dedi. "Kırları dolaştım, hangi çiçeğe varsam Allah'ı zikreder buldum. Hiçbirini koparamadım. Akşama doğru bir papatya bana seslendi: "Gel derviş Yunus. Benim kellemi kopar. Ben bugün Rabbime zikirden gafil oldum. Ölmek bana haktır, beni götür şeyhine" diye inledi. Ben de size onu getirdim."

Dervişlik yolunun bir gereği olarak dervişler de kimi zaman imtihandan geçerler. Bu Yunus için de böyle olur. Yunus, imtihanı başarmış ve varlıkların dilini anlayabilecek saf bir gönüle sahip olmayı, bu menkıbedeki gibi, başarmıştır.

Öte yandan Yunus'un "Oduncu Yunus" olması elbette tesadüfî bir durum değildir. Buradaki odun ve ateş sembolleri incelendiğinde işin başka sır perdesi daha aralanmış olur. Yunus Emre, her seferinde Dergâha düzgün odunlar getirir. Ormandan ya böylesini bulur ya da düzgün olmayanları yontar, düzgün hâle koya. Bu durum, Yunus'un imtihanının sırrını yani neden odunculukla görevlendirildiğini kavradığını göstermektedir. Nitekim Şeyhi'yle aralarında geçen şu olay bu bakımdan ilginçtir:

"Fedakar derviş tam kırk yıl bu hizmette bulundu. Odunu sırtına vurup getirirdi. Ama yaşını ve eğrisini kesmezdi. Bir defasında Tabduk Emre: "Yunus Can, dağda hiç eğri odun yok mu ki hep düzgün odunlar getirirsin" diye sordu. Yunus da "Şeyhim, burası öyle bir Hak ve doğruluk kapısı ki, buraya değil eğri adam, eğri odun bile giremez." dedi.

Olayı Sabahattin Eyüboğlu'nun söylediği gibi o zamanki Dergâhların bir iş okulu gibi çalıştıkları şeklinde de yorumlayabiliriz. Bu yorum da Yunus gerçeğine aykırı değildir. Çünkü Dergâhlar her anlamda eğitim ocaklarıdır. Fakat bu zahirdeki görüntüdür ve elbette önemlidir. Ama işin aslında ideal bir çizgiyi takip yönü vardır ki asıl görülmesi gereken budur. O da Yunus'un dediği gibi Dergâhların bir Hak kapısı olması ve burada doğru olmayana yer bulunmamasıdır.

KISSADAN HİSSEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin