4. BÖLÜM

38 2 0
                                    

Dünyaya geldiğim gibi gidebilseydim keşke.
-Buse
***
Media= Buse
Sizi seviyorum iyi okumalar 😊
---------------------------------------------------

Ah şu bitmek bilmeyen yol. Dinmeyen acılar, tükenmeyen sessizlik. Ve sessizce oturan ben bana gülümseyerek bakan o. Zaman geçiyor. Yelkovan akrep'i takip ediyor. O da arada göz ucuyla bana bakıp muhteşem gülüşünü sergiliyor. Sonunda eve gelebildim. Araba yavaşça durdu. O bana döndü "görüşürüz küçük cadı " dedi. Ben sadece gülümsemekle yetindim. Tekrar görmek umuduyla eve girdim. Ben girdikten sonra o da gitti zaten. Her zamanki gibi beni kapıda merakla bekleyen bi annem yoktu. Bende odama çıkıp yatağıma uzandım ve orhanı düşünmeye başladım......
**
Zaman geçiyor insanlar hayatına kaldığı yerden devam ediyordu. Bende öyle. Sanki dün hiç yaşanmamış gibi hayatıma devam ediyordum. Annemin "Buse" diye bağırışı beni derin düşüncelerimden çıkardı. Bu zamana kadar benimle tek kelime konuşmayan annem adımla sesleniyordu. Yataktan yavaşça kalkıp annemin yanına salona gittim. Bakalım ne için çağırıyor beni. Yanına gidip "Efendim" dercesine başımı salladım. "Bugün çok değerli misafirlerim gelicek akşam yemeğine". Annem ve kıymetli misafirleri iyi de banane bundan. "Bu yemekte sende olucaksın itiraz yok gidip hazırlanıyosun". Annem otoriter istediğini elde eden bir kadındır. Yani ona 'hayır' diyebilmek imkansızdır. Cevap bile vermeden odama çıktım. Hazırlanmaya hiç niyetim yoktu. Yatağıma uzanıp müzik dinlemeye başladım. Müzik dinlerken uyuya kalmışım. Annemin pat diye odaya girmesiyle uykudan sıçradım. "Ben sana hazırlan dediğimi hatırlıyorum ama biliyodum hazırlanmıycağını bu yüzden al bu giyeceklerin üstünü giydikten sonra da yanıma gel " diyip yatağıma bir kutu bıraktı ve gitti. Kutuyu önüme alıp kapağını açtım. İçinde bir elbise ve siyah topuklu ayakkabı vardı. Normal şartlar altında bunları giymezdim ama hanımefendinin itibarı zedelenmesin diye giyicektim.

*****
Herşey hazır sadece annemin kıymetyli misafirleri eksikti. Annem Şükran ablaya emirler yağdırırken kapı çaldı. "Buse kapıyı aç" diye seslendi annem mutfaktan. Kapıya doğru ilerleyip kapıyı açtım. Karşımda bakımlı genç bir kadın duruyordu. Annem arkamdan"Hoşgeldin canım gel içeri" diye araya girdi. "Hoşbuldum canım " diyip içeri doğru ilerlerken bende kapıyı kapatıyordum ki biri ayağını kapının arasına koydu. Kapıyı geri açarken karşımda gördüğüm kişiyle ağzım iki metre açıldı. "Merhaba küçük cadı. Ağzını kapat sinek kaçar sonra" diyip oda içeriye doğru ilerledi. Bunun burda ne işi vardı şimdi. Kader mi bu ne ya! İçten içe sitem ederek bende salona geçtim. Annem " kızım bu Ceyda buda onun oğlu " diyerek genç kadını sonrada Orhan'ı gösrterdi. Bende başımla onaylayıp gülümsedim. Daha sonra annemle Ceyda hanım koyu bir sohbete girdiler. Bende fırsattan istifade kendimi Şükran ablanın yanına attım. Bu evde beni anlyan dinleyen tek kişi oydu. Aynı zamanda evin yardımcısıydı.
"Prenses sıkıldın mı içerde."
" Sorma sultanım annem derin sohbetlerde bende yanına geliyim dedim" (işaret dili)
" İyi etmişsinde git biraz görün sonra laf yapmasın Melda hanım"
"Off haklısın sonra onun boş laflarını çekemem"  (işaret dili) İnsanlarla konuşmazdım küçükken ta ki o olaydan sonra evimize şükran abla gelene kadar. İlk ve tek onla konuştum. Ondan başka kimseyle de konuşmam zaten. İçeriye girdim ve küçük tekli koltuğa oturdum. Ceyda hanım" ne kadar güzelmiş kızın Melda çok masum bir yüzü var" ben sadece gülümsemekle yetindim.
"Hangi okula gidiyorsun canım " dedi ceyda hanım.  Annem hemen lafa girdi,
" Evde özel ders alıyor okula gitmiyor" dedi
"Özel bir sebebi mi var" dedi orhan
" Yok kendisi biraz içine kapanık, dışarıyla ilişkisi yok evde ders almak istedi, bende karşı çıkmadım kendisine" dedi annem. Sanki ben yokmuşum gibi konuşuyordu annem. Hiçte öyle değildi. Bunu o istemişti bana da hiç sormamıştı. Gelip " bundan sonra evde ders alıcaksın" diyip gitmişti.
"Olur mu öyle şey Melda. Seni bizim okula kaydettirelim bundan sonra orda öğrenim görürsün " dedi Ceyda hanım.
******

Saatlerce konuşuldu ve sonunda Buse'nin okala gitmesine karar verildi. Genç kız bir yandan mutluydu bir yandan da korkuyordu. Bu zamana kadar hiç arkadaşı olmamıştı. Ama artık yeni bir hayatı olucaktı, hayatında belkide yeni  insanlar yer alıcaktı. Acaba evdeki gibi suskunluğunu okulda da sürdürücek mi diye korkuyordu şükran hanım. Genç kızı annesinden daha çok düşünüyordu. Bu sefer o masum yüzünden tek bi damla göz yaşı akmasın istiyordu. Genç kız içindeki korku ve mutlulukla kendini uykunun kollarına bıraktı. Sabah yeni bir hayata başlıycaktı...
******"

İşaret dili, işitme engellilerin kendi aralarında iletişim kurarken, el hareketlerini ve yüz mimiklerini kullanarak oluşturdukları görsel bir dildir.

Küçük CadımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin