Yolculuk

23 1 0
                                    


''Görüşürüz bebeğim. Dikkat et kendine. Uçaktan inince de be....''

''Seni arayacağım anne. Merak etme biliyorum her şeyi korkma!'' söylediklerine rağmen annem nutuğunun yeni versiyonuna geçip Derslerine iyi çalış diyerek beynimdeki ekranın karıncalanmasına sebep olurken 'İzmir yolcuları için son çağrı. Uçağınız yirmi dakika içerisinde kalkacaktır.' anonsunun duydunmu dermişçesine anneme bakış attım.

''Yine bir kaçış yolu buldun ya Alya! Hoşçakal bebeğim...'' hoşçakal dedikten sonra sıkı sıkı sarılıp ardından Mine'ye baktım.

''Anneye dikkat et minyoncuk'' sarılıp ufak bir vedalaşmadan sonra annem içindeki sakin okyanusu canlandırıp gözlerinden serbest bırakıyordu. Ağlamayıp göz yaşlarımı sabit tutmak için arkamı dönüp uçağa attım kendimi.

    Çok yorucu uzun bir seyahatti gibi saçmalık yapmayacağım. Neredeyse kırk beş dakika sürdü ve tüm seyahat müzik dinleyip dikkatimi farklı bir tarafa toplamaya çalıştım. 

'Tabi ki yakışıklılara bakmaya!' aptal iç ses.

Uçaktan inip herkesin toplandığı alana ilerlemeye başlamıştım ki topluluğun sağ tarafından '' Alya! Burdayım!'' gibi bir ses duyduğumu düşünüp döndüm. 's*iktir anne! Benimle mi uğraşıyorsun ya!'

''Hoşgeldin Alya. Gel de sarılayım.'' haydiii sümüklü bana sarılmak istiyor. 'Evet yanlış duymadınız sümüklü dedim çünkü annem Melih'e haber vermiş anlaşılan ki karşımdaki şuan o!' Ne güzel hatta ve hatta harika.

''Hoşbuldum Melih.'' *hayattan soğumuş göz deviren emoji*

Kısa bir sarılmanın ardından Melih'in görmediğim o çok uzun zaman zarfında boyunun uzayıp,yakışıklılığa kafa attığının farkına vardım.

''Hala sümüklü olduğumu mu düşünüyorsun bebeğim?'' bu ne şimdi böyle.

''Yani,birazcık. Kbul ediyorsun o zaman sümüklü olduğunu?''

''oooo'' ahahah yüzünün aldığı ifade 'Ben Hollanda'da kahve içiyorum siz çalışın sürtükler' notlu kartpostalın ulaşan kişide bıraktığı etki gibiydi.

''Tamam. Daha fazla surat asmaya devam edersen bu Unicarn'lara ihanet olur'' ahahahhah söylerken bile haykırmıştım. Melih'in 'Geldiğin gibi dön' temalı bakışından sonra sadece ses tellerime hakimiyeti olan gülüş -hayır anırma- tüm bedenime yayıldı.


''Mükemmel bir zaman bekliyor desene Alya!'' diş sıkış ve tebessümden sonra gelen ani bombardıman etkisi yaratmıştım bu çocuğa 'Çok yüklenme çocuğa Alya..' iç sesim vicdan diye haykırırken beynim 'Piçlik yapmaman için bir sebep yok..' diyerek iç sesimin -fısıltı- bütün soluğunu geri teperek tekrar vücuduma kahkaha - dediğim gibi anırma bu kahkaha olamaz- yayıldı.

''Ahh... Yine ne diyeceksin,korkuyorum bak'' yavru köpek bakışlarını bana attıktan sonra bir süre bakıp ağzımı açtım. Gözlerimi yukarıya kaldırıp parmağımı dudağıma dayadıktan sonra ufak bir tebessümle -piçimsi gülümseme-...

''Bir şey demeyeceğim Unicorn tahtının varisi. prensim.'' yüzündeki meraklı bakış yerini sinire bırakırken ben de çantalarımı yere bırakıp kahkahayı bastım.

''Sussana gerizekalı!''

''oooo''

''Lan! Susss!''

''Ta-tamam... Sakin,relaks...'' midemin kasılmasını önlemek için elimi karnıma bastırı çömeldiğim yerden kalkmaya çabaladım.

''Gülme bak!''

''Ta-tamam,tamam gülmüyorum bak.'' gülmemek için bir taraflarım parçalanıyordu. Yüzümdeki gülümsemeyi de alt etmek için dudaklarımı sonuna kadar gerip yüzümdekini sildim.

''Eve gitmeden önce bir şeyler içmek ister misin?'' hmmm... Çok cazip bir teklif aslında. 

''Olur aslında. Bir kupa kahve çok iyi gelir.'' teklifini kabul eder etmez çantalarımdan birini benim itiraz etmeme fırsat bile vermeden kolumdan sıyırmıştı.

  Yol boyunca sessiz sakin ilerlemiştik ve sanırım beynim kendini azad  etmek üzere dışarıya fırlıyordu.

''Heyy! Neden hiç konuşmuyorsun? Kırıldın mı yoksa?''

''Saçmalama! Sadece bir şey düşünüyorum. Senlik bir şey değil yani bebek.''

''Anlatmak ister misin? Yani özel değilse tabi.'' yardım eli uzattığımı belli etmek üzere kafamı biraz aşağıya eğip gözlerine bakıyordum.

'Hey bunun gözleri ne zamandan beri gri!!'

''Daha sonra anlatsam? Şuan için pek iyi değil.'' kelimeleri birisine ok gibi fırlattığını hissettiğimde kafamı Melih'in kadrajına doğru çevirip orasını burasını açmış kıkır gülen bir kıza odaklandığını sezdiğimde bende aynı kıza bakıp tısladım.

''Melih,Melih ve Melih... Umursamamayı öğrensene artık. Yakışıklısın,seksisin,bronz tenlisin,gri gözlüsün...'' ne? Ne diyorum lan ben? Kapa çeneni Alya! Kapa şu çeneni!

''Hı?''

''Yok bir şey ya. Boş ver.'' çenesi düşük Alya! Mal, beyinsiz,aptal,boşboğaz Alya!

.............

Lütfen o güzel yorumlarınızdan ve oylarınızdan bizi mahrum bırakmayın!! :))))))


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 17, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Koyu MaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin